Sosyal Medyanın SOS Hâli
Âlem-i İnternetin içinde başka bir âlem olan sosyal medya her Allah kulunun aklına eseni pervasızca paylaştığı alan olmaya mahkûm maalesef. Sanal âlemin banallik kokan ikliminin tez zamanda ıslah olması için elimizden dua etmekten başka bir şey gelmiyor ne yazık ki. En masumane sosyal medya uğraşı sayabileceğimiz şiir ve yazı paylaşımı. Lâkin bu cenahta da farklı bir hastalık var. Yazılan şiir ve yazının içeriğini , edebi ve ilmi değerini takdir etmekten ziyade, “körler sağırlar bir birini ağırlar.” anlayışı hakim. Bu ana başlık içinde kendine yer bulmuş edebiyat içerikli siteler bir okul işlevi görüyor hiç kuşkusuz. Ancak, yapılan eleştirilerin gerçek eleştiri kıvamında olması elzem. Yoksa başta da ifade ettiğim gibi “körler sağırlar birbirini ağırlar” anlayışı ile istenen amca ulaşmak zorlaşır.
Kıvamında pişirilmeyen bir yiyeceğe sosla lezzet katmak nasıl mümkün değilse, şiir özelliği taşımayan birkaç dizeye övgü düzmek de böyle bir şey olmaktan öteye gidemez. Bu aynı şekilde düz yazı türleri içinde geçerli. Her işte kalite olduğu gibi yazı çizi işlerinde de kalite diyorsak özeleştiri ve eleştiri kavramlarını dürüstçe çalıştırmalıyız. Yoksa sanal âlemdeki ahbap çavuş ilişkisi tarzındaki takdir ve minnet ile yazı âleminde istenilen gelişme sağlanamaz. Şu anda da S.O.S veriyor zaten.
Ben kendi adıma birkaç kez yapıcı eleştiriyi denedim; ama olumsuz tepki ile karşılaştım. Şiiri hakkında söylediğim saygı çerçevesi içindeki sözlerimi işin içine duygusallık karıştırarak olumsuz cevapladı ilgili zat. O günden beri de bu tür eleştiri yapmaktan vazgeçtim. Ancak, kendim eleştiri yapmasam da yapılan eleştirileri dikkat ile okuyorum. Okuduğum eleştirilerin kahir ekseriyetinin objektif olmayışı beni bu yazıyı yazmaya zorladı. Birbirini avutanlar daha nereye kadar bu anlayışlarını sürdürecekler merak ediyorum.
Hatta daha da ileri gideyim. Sırf bu sebepten yazı ve şiirlerime yorum yazan birkaç kişiye nezaket çerçevesi içinde teşekkür ediyorum. Onun haricinde sevinmek ve üzülmek gibi bir duygu yaşayamıyorum. Şiir ve yazılarımı yayımladığım edebiyat sitesinde zaman zaman yazımın güne düşmesi de benim için bu kapsamda. Daha ziyade bir mana taşımıyor. Elbette takdir edilmek güzel. Takdir ve tenkit beni bir adım öne taşıyabiliyorsa anlamlı. Olduğum yerde saymama vesile oluyorsa bir manası kalmaz. Bence şiir ve yazıları eleştiren arkadaşlar daha objektif olmalı. Biraz kaba kaçacak ama; bu işi karşılıklı çıkar ilişkisine dönüştürmeden genel kurallar çerçevesinde yapmalıyız. İşte, o zaman yaptığımız eleştirilerin bir anlamı olur. Ve yazı ile ilgili kaliteyi bir adım daha ileri taşır. Yoksa “körler sağırlar birbirini ağırlar.” mantığı ile aynı yerde sayar dururuz. En iyisi ben söze hiciv ıtırlı bir şiirle nokta koyayım :
En has sözü ben derim şiirlerim emsalsiz(!)
Derdiğim sözcüklerin menba’ı hangi Lügat
İsterim gönüllerde yazdığımdan kalsın iz
Lâkin aklım hiç ermez bu sanat nasıl sanat
Bana da lâzım derim bindirilmiş kıtalar
O vakit anlaşılmaz yaptığım tüm hatalar
Sanatın zirvesine zırva ile çıkılır
Akıcılık duruluk nerede hak getire
Özenli iş yaparsan şakşakçılar sıkılır
En iyisi kâğıda boydan boya çek tire
Bana da lâzım derim bindirilmiş kıtalar
O vakit anlaşılmaz yaptığım tüm hatalar
Usta şair olmaya ramak kala vuruldum
Söylediğim sözlerin itibarı hep sıfır
Şakşakçı toplamaktan artık yeter yoruldum
Muhitimde cümle şey dönüyor hızla fır fır
Bana da lâzım derim bindirilmiş kıtalar
O vakit anlaşılmaz yaptığım tüm hatalar
Yazsam çizsem ne yazar ne anlayan ne bilen
Okumak ayrı bir iş dikkat ve özen ister
Yazı zahmetli bir yol düşe kalka gidilen
Akmalı kalemlerden ve alından helal ter
Bana da lâzım derim bindirilmiş kıtalar
O vakit anlaşılmaz yaptığım tüm hatalar…
Ankara, 12.06.2017 İbrahim Kilik
YORUMLAR
Sizinle aynı gorusteyim. Sırf insanlar daha fazla yorum yazsın diye yazılmaz yazılar şiirler. Edebiyat ummandir. Ya içine girersin kaybolursun yada dışarıdan korkak bir acemi gibi bakarsın. Yüreğe giren aşktır edebiyat. Amma her iste olduğu gibi önce saygı gerektirir. Sevgi de ardından takip eder onu. Edebiyatın içinde nezaket de olmalıdır. Ama maalesef günümüzde hepimiz aynı şeyi yapıyor ve b (encillik) hastalığına yakalaniyoruz. Hatta elestrileri anlayamıyor kaprisler yapıyoruz. Yazınızı çok begendim. Haddim değil ama içimden gelenleri yazmak istedim ilaveten. Saygilar ustadim.
zakir
"Abartı,kendini kaybetmiş hakikattir."der Halil Cibran ve bu sözü çok değerli bulurum.Sanırım eleştirinin objektif ve hakkaniyetli olması önemli."Abartıp eleştiri yaparsak "menfi" yönde hakaret olur,"pozitif" yönde de bir tür "yılışma" hali ortaya çıkar!
Esas mesele "eleştirinin dozu" denebilir.
Zehiri,doz belirler sözündeki gibi.
Bu bağlamda yazınızda çok şeyi "gördüm" diyebilirim.
zakir
Vukuflu bir o kadar da manidar yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Buyurduğunuz gibi yazmak benim için de bir sığınak. Bir anlamda terapi.Yazarak rahatlıyor insan. Ve edebiyat defteri bizler için bir mektep vazifesi gördü.bunu asla inkar edemem. Yorumunuz için tekrar teşekkür eder, saygı ve selamlarımı sunarım. Efendim. Sağlık ve huzurla kalınız.
Onun haricinde sevinmek ve üzülmek gibi bir duygu yaşayamıyorum. Şiir ve yazılarımı yayımladığım edebiyat sitesinde zaman zaman yazımın güne düşmesi de benim için bu kapsamda. Daha ziyade bir mana taşımıyor.
Düşündürücü bir itiraf ve hele ki hiç bir mana taşımadığını da dile getirmişsiniz.
Asla yadsıyamam oysa bana sunulan katkıyı ve zaman zaman hayal kırıklığı yaşayıp kendimi yalnız hissettiğim olsa da ama bu aşka sahip çıkmak bize sunulan bu ulvi görevin temel kaidesi.
Belki de sorun bende hele ki kendimden başka kim varsa nasıl önemseyip baş tacı yaptımsa.
Uzun zamandır vazgeçilmez ilgi alanım psikoloji oldu hatta bu uğurda mesleki kariyerimi sonlandırıp akademisyen kimliğini sorguladım bu mesleğin. Konuyla ne ilintisi var diyeceksiniz büyük ihtimalle ve kısaca izah edeyim.
Asla yazma aşkımı vurgulamayacağım zira sağır sultan bile bıkmışken ben sadece manevi açılım ile psikoloji arasındaki korelasyonu dile getireceğim ki istemsiz bir farkındalık bu hele ki bir şeyler karalayıp güne değer katmışken...
Çok çok engin çok içinden çıkılmaz hele ki tüm derdim kendim ile ilintili iken işte bu yüzden edebiyat sitelerine çok şey borçluyum ve ilk evimdir edebiyat defteri.
Ben düşünmekle iştigal idim ömrümün ilk yarısı ve şimdi duygular aldı yerini işin aslı orta nokta bulmak adına tüm çabam.
Yazarak kendimi daha çok sevmeyi başardım ve ne ise iç çatışmalarımın merkezinde; YAZARAK AŞIYORUM VE BEN BUNU ASLA NET BİR ŞEKİLDE DİLE GETİREMEM ASLINDA GETİRMEM DE ZİRA BU KONU SADECE ALLAH İLE BENİM ARAMDA.
Sevmeyi seviyorum incinsem de.
Nefret duygusunu ise çıkardım hayatımdan ve bu yine edebiyatın ve sevginin gücü.
Çok çok karışık iken kafam şimdi huzur nakşediyor ben doldururken o beyaz sayfayı.
Sayısız güzel insanla kesişti yolum keza canımı yakanları da uzak tutuyorum hayatımdan.
Kendimi çözmek adına çıkmışken yola şimdi hayatı kurcalıyorum ve maneviyatım inanılmaz ivme kazandı bu yüzden şükür doluyum.
Yapacak çok işim var bu anlamda size teşekkür ediyorum içimdeki aydınlığı paylaşmak adına yazdığım yorum ile.
Selam ve saygılarımla efendim.