- 1400 Okunma
- 8 Yorum
- 1 Beğeni
BİR KAÇIS ÖYKÜSÜ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Üzerimde uzun zamandır giymeye alışık olduğum kot pantolonum, ayaklarımda spor ayakkabılarım ve ayrılmaz parçam haline gelen sırt çantamla kentin hisar tepesi diye adlandırılan bölgeden ağır adımlarla iniyorum. Sağıma soluma bakarak ilerliyorum. Bu bölgeyi çok iyi bilmeme rağmen bu kez değişmiş görüyorum.
Carşı içinden geçiyorum. Kücük ama tarih kokan dükkanlar.Uzun zamandır gezmediğimi anımspyorum. Taşhanın alt tarafında Osmanlıdan emanet kalan Yıldırım Beyazıt camii var. Bütün heybetiyle dimdik, gururla bakıyor kente. Onca savaş, deprem geçirmesine rağmen dimdik ayakta. İbadete açık, görevine devam ediyor. Gururlanarak geçiyorum yanından. İçimden“Allah’ım ezan sesini ve bayrağımızı indirme gönderden” diye dua ediyorum. Hemen altta çarşıya inen merdivenler vardı eskiden. Sonra, teknolojiye uyum için yürüyen merdiven yapılmıştı. Saltanat uzun sürmemiş galiba çalışmıyor . Merdivenleri seke seke iniyorum. Sol tarafta eskiden Sümerbank’ ın satış mağazası vardı mağazaların fazla olmadığı dönemde. Kumaşımızdan, pijamaya kadar her şeyi ordan alırdık. Yerli malı, yurdun malıydı sloganımız. Eskiyi hatırlayınca burkuluyor yüreğim. Sağ tarafta Belediye ye ait bİna var. Tam önünde havuz. Fakat su kesik galiba su fışkırtmıyor. Az ileriye gidiyorum. Karşıma Bolu beyine doğruluk, adalet için meydan okuyan Köroğlu’ nun heykeli çıkıyor. “Silah icat oldu, mertlik bozuldu. “ sözlerinin sahibi. Hem halk ozanı, hem de cesur bir yiğit Köroğlu.
Sonradan düzenlenen aşağı çarsı içinde sadece bir noktada geçiş var orayı geçiyorum. Sağda ve solda bankalar, işyerleri var. Az ileri de yine Bolu’ nun hayırsever işadamı İzzet Baysal Baba’ nın heykeli var.o hala vakfının sürdürdüğü eğitim yuvaları kazandırıyor ülkeme. Allah rahmet eylesin diyorum yanından geçerken. İlerliyorum. Amacım evime gitmek, yolun yarısı bitti. Trafiğe kapalı olan caddede arabalar vızır vızır geçiyor yanımdan. Şaşırıp kalıyorum. Tam da o esnada kulaklarımı tırmalayan bir ses duyuyorum. Etrafıma bakıyorum. Sonunda tam arka tarafımda meczup birını görüyorum. Herkese saldırıyor. Korkuyorum, kaçıyorum ondan. Hatta bir aracın altında ezilmekten son anda kurtuluyorum. Meczup, hepimizi önüne katarak, şehrin güneyine sürüklüyor bizi. Geniş bir alana tıkışıyoruz. Benim gibi herkes korkmuş bir halde bekleşiyoruz. O sırada meczup kayboluyor. Ayaklarımın üzerinde duramıyorum yorgunluktan. Yere çöküyorum. Çantamdan poşet çıkarıyorum. İçine nüfuz cüzdanımı, cep telefonumu, para cüzdanımı koyuyorum. Çantam çok ağır olduğundan, kaçış olanağı yakaladığımda yükümü azaltacağım.Telefonla sevdiklerime ulaşacağım. O sırada, kolumdan iki kişi tutuyor ve itekleyerek götürüyorlar beni. Elimdeki poşet yere düşüyor. Beni sürüklüyorlar. Ben onları ısırmaya çalışıyorum. Ayaklarımı diriyorum yere. Nafile bir gayret içindeyim. Tam tünele sokmak üzerelerken, Poşetimi istiyorum. Bir tanesi söz dinliyor. Gidiyor almaya. Döndüğünde elinde sadece para cüzdanım var. Ben ne yapacaksam parayı! Tünelin içine fırlatıyorlar beni. İniş noktam bir liman. Limana bir gemi demirlemiş yolcularını bekliyor. Gemiye bindiriliyorum. Oturuyorum. Durmadan dua ve sureleri okuyorum. Dudaklarım kıpır kıpır. Yanımda oturan kadın beni dürtüyor. Dua etmek yasakmış diyor. Korkudan içimden sessiz dua ediyorum. Denize bakıyorum şaşırıyorum. Bolu’ da deniz yok ki!
Gözcüler etrafımızda dolaşıyorlar. Yerimi değiştiriyorum. Geminin açık tarafına geçiyorum. Allahtan bana engel olmadılar. O sırada bir karmaşa çıkıyor ve gözcüler karmaşanın olduğu tarafta toplanıyorlar. Tam zamanı. Hemen tırmanıyorum. Aşağıya baktığımda korku iliklerime işliyor. Karanlık bir mavi var aşağıda. Kendimi bırakıyorum derin mavinin koynuna. Beton bir zemine çarpar gibi dalıyorum suyun içine. Nefesim kesiliyor önce. En dibe gömülüyorum. Sonra rahatlıyor vücudum. Yavaş yavaş yüzeye çıkıyorum. Sakin olmalıyım. Sakin ol diyorum. Az kaldı. Ya yaşayacaksın, ya da öleceksin. Sen yaşamayı seçmelisin. Sevdiklerin için sakin olmalısın. Sonra kendimi salıyorum. Su çıkarıyor yavaştan. Etrafımı seyre dalıyorum. Deniz de de yaşam var. Rengârenk balıklar, süngerler, deniz bitkileri. Hepsinin kendine özgü renkleri, beden dilleri var. Seyre doyum olmuyor. O sırada yüzeye çıktığımı fark ediyorum. Önce başım dönüyor. Nerede olduğumu kestiremiyorum. Her tarafım su. Sonra yüzme bilmediğim aklıma geliyor. Şimdi yandım iste. Dua etmeye başlıyorum yine. Gözlerimi kapatıyorum. Sesli dua etmeye başlıyorum. Adeta bağırıyorum. Birisinin sesini işitiyorum. Tanıdık bir ses. Gözlerimi, açıyorum korkuyla. Ben koridorda yerde yatıyorum. Eşim başımda, korkuyla bana bakıyor.
-N e oldu sana böyle?
-Bir şey yok. Yüzüyordum sadece. Sanırım rüyaydı.
-Biliyorum. Az önce seni zor tuttum. Evi turladık sabah sabah sayende.
-Ne yaptım ki !
- Ne yapmadın ki. Yerde süründün, bağıra bağıra dua okudun.
- Allah Allah. Neyse yatalım. Ne güzel yüzüyordum. Belki devam ederim yine.
- Ne garip kadınsın sen yahu. Denizden ödün patlar, denizde üç metre ilerlemezsin. Yüzme zaten bilmezsin. Denizden ödün patlar. Anlayamadım gittim seni. Neyse iyi sabahlar. Benim uykum kaçtı. İster yüz, ister uyu.
Diyor ve oturma odasına gidiyor. Ayrılmaz kumandasını eline alıyor. Yanına geliyorum. Her yer karmakarışık. Ne kadar sıkıntılı anlar geçirdiğini anlıyorum. Ona sarılıyorum. Sıkıca sarılıyorum. Yüzüme bakıyor, sevgi ve endişeli bakışları.
-Hep benimle ol, benimle kal ve beni hep sev
Diyorum. Başını sallıyor ve sarılıyor bana sıkıca.
Kendime söz veriyorum. Bir daha gece yatarken yemek yemeyeceğim ve de haberleri seyretmeyeceğim. (Sözümü tutabilirsem eğer)
12.06.2017 BOLU GECE YARISI
YORUMLAR
Nermin Kaçar
Resim çizer gibi, okuyucuyu yormayan, anlatılanların zihinde net bir şekilde canlanmasına olanak veren, çok lezzetli bir anlatım... Sanırım bunda ressam olmanızın da büyük bir payı var. Resimle ilgilenen birinin, ilgilenmeyen birine nazaran çok daha net görmesini sağlayan bir bakışı oluyor bence. Yazınızda da bu bakış var.
Büyük bir keyifle okudum. Yüreğinize, kaleminize sağlık )
Nermin Kaçar
Aynur okumuşsa okunur dedim geldim. Güzel bir öykü olmuş. Bir yer çok dikkatimi çekti affınıza sığınarak söylemek isterim. Bir heykelden bahsediyorsunuz ve tasvir ederken ''kalbinin güzelliği yüzüne yansımış'' demişsiniz. Çok küçük bir ayrıntı ama sanki yansıtılmış mı desek. Yani sonuçta o bir heykel ve böyle tarif edilmesi biraz garip geldi.
Bu arada yine Aynur'un yorumuna bakılırsa yukarıda ki tablo size ait. Çok özeniyorum resim yapabilen insanlara ... Çok güzel ...
Sevgilerimle...
Aynur Engindeniz
Nermin Kaçar
Tablo benim değil fakat yakında yapacağım insallah. Edebiyat defterine başladığım aynur'u. Hem kalemini hemde kişiliğini severim. Çok dikkatlisiniz. Tebrik ederim. Yanlışını siz söyleyince farkettim.hemen duzeltiyorum. Yeni yazılarda gorusmek uzere. Sevgiler😊
Den(iz)
Sevgili Nermin hanım ;
Ben Aynur okumuşsa bir şey vardır dedim ve doğruymuş. Etkili yorum seçmişsiniz mahcup olduk efendim. Memnun oldum tanıştığımıza.Kitabınız varmış . Ne mutlu size..
Sevgilerimle..
Sevgili Nermin Abla, hoş geldin. Emeklilik sana da kalemine de resim sanatına da çok çok yaramış. Seni imrenerek takip ediyorum bilesin.
Daha sık uğra bu muhite lütfen. Eski dostları özledim. Sevgilerimle.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Rüya tabirlerinden çakmam ama rüyan çok etkiliydi. Meczup- deniz- denizin içindeki canlılar...
Rüyanı o denli etkili anlatmışsınız ki rüya biraz daha devam etseydi, diyesim geldi. Ben de rüyalarımda hep uçarım.
Uzun kayboluştan sonra böyle güzel bir yazıyla ortaya çıkman sevindiriciydi...
Selam ve saygılar Nermin Hanım!
Nermin Kaçar
:))) iyi ki rüyaymış
büyüklerim hep söylerdi yatmazdan önce bir şey yeme diye :)))
paylaşıma teşekkürler
sevgiler