Mütavazi olmalıyız. çünkü gelip geçiçiyiz ve unutulacağız. hayat başkalarına muvaffakiyetlerimizi anlatmak için geçirilmeyecek kadar kısadır. -- carnegie
su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav)
@su-misali-gulhunertilav-

Kalkanları Yok Etmeyin

10 Haziran 2017 Cumartesi
Yorum

Kalkanları Yok Etmeyin

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1079

Okunma

Kalkanları Yok Etmeyin






Dosyalarını toplarken düşünüyordu. “Altmışına merdiven dayamış biriyim; neden hala çalışıyorum? İçimde okuma ve çalışma hevesini neden bitiremiyorum?

Annesi geldi aklına. Gençlik yıllarında okumasın, babasının işine devam etsin diye ne kadar uğraş vermişti. “Şu hayatta beni bir anam ve bir de eşim çok sevdi. Ama onlar da beni hep yanlış anladı. İçimde ki çalışma ve okuma hevesimi bir türlü anlayamadılar” diye düşündü.

Gençlik döneminde okumak zor, hayat oldukça çetindi. Bakılması, emek verilmesi gereken kardeşleri, ablası, ağabeyleri vardı. Herkes bir işin ucundan tutuyor, aile geçimine fayda sağlıyorlardı.

Büyük ağabeylerinin desteğiyle okuma hevesi yarıda kalmadı. Ailesi erken evlendirmişti onu. Okul yeni bitmiş, iş hayatı yeni başlamıştı. Evlilik sorumluluk getiriyordu. Daha da çok çalışmak, bilmediklerini öğrenmek aşkı ile tutuşuyordu. Eşini hem çalışıp hem okuyacağına, iyi bir aile babası olacağına ikna etmişti.

İşe erken yaşlarda başladığı için, memuriyet hayatını emeklilikle sonlandırdı. Bu arada dışarıdan istediği fakülteleri okumuş, İstediği mesleğin insanı olmaya hak kazanmıştı.

Okuma hırsı kendi genlerinden çocuklarına da geçmiş olmalı ki; hepsi çok iyi üniversiteler bitirmiş, hayata atılmışlardı. Hayatında en çok gurur duyduğu olay da buydu.

Yeni işi ile çok iyi tanındı. Son yirmi yıldır, tahmin bile edemeyeceği kadar çok dostu oldu. Dürüst, çalışkan ve güvenilir birisi olduğundan çok seviliyordu. Bu sevgi zaman zaman kendini şımartsa da, ailesinden aldığı terbiye ve inancı sayesinde kibrini yenmeyi hep başarıyordu. İş yerinde emri altında çalışan elemanlarının hepsi de kendini çok seviyordu. Kimin ne derdi varsa çözümü onunla bulabiliyorlardı. Okuduğu kitaplardan, yaşamından örnekler vererek, doğruyu bulmalarını sağlıyordu.

Ofisinde yalnız, kendi ile baş başa kaldığı zamanlarda, kimselere söyleyemediği o boşluğu nasıl dolduracağını düşünürken, hüzün gözlerinden sessiz sedasız akıyordu.

Seveni çoktu; ama o daha farklı sevilmek ve sevmek istiyordu. Genç yaşta evlendiğinden, tatmadığı duygularını nasıl tatmin edeceğini bilemiyordu.

Ofisinde yalnız olduğu bir saatte, asistanı ona, dışarıda görüşmek isteyen biri olduğunu haber verdi. Geleni az sonra odasına kabul etti.

Onun kapıdan girmesiyle “İşte bu!” diye düşündü. “Sanki yıllardır aradığım, farkına varmadan içten içe beklediğim kadın bu.”

Şirketlerinden birindeki sorun için gelmişti kadın. Kendi değil eşi çalışıyordu aslında; ama bazı şeylerin yanlış gittiğinin farkına varmış, durumu bizzat söylemek için uğramıştı.

Kadın haklıydı. Sevindi aslında böyle bir çalışanı olmasına; anında iş teklifinde bulundu. Kadın, eşi ile konuşması gerektiğini söyleyerek ayrıldı.

Ertesi gün eşi ile gelip çalışmayı kabul ettiğini bildirdi.

Yeni bir birim kurmak istiyordu. Şimdi tam zamanıydı. Kadın bu iş için biçilmiş kaftandı.

Yapılanma için artık sık sık bir araya geliyorlardı. Sohbet bazen iş dışına da kayıyordu. Onun yanında tarifsiz bir heyecan duyuyordu adam. Uzun bir süre devam eden yapılandırma aşaması, beraberinde harika bir dostluk getirdi. Artık sadece işveren - eleman ilişkisi değil, çok da iyi dost olmuşlardı. Aileler tanışmış, keyifli sohbetler başlamıştı. İç dünyasında bir sürü heyecan yaşıyor; ama dışarıya belli etmemeye çalışıyordu. Sürekli çatışma yaşıyordu ruhunda. Bir yılı aşmıştı dostlukları. Bazı hareketleri ele verse de belli etmek istemiyordu. İçinden sürekli “Biz yanlış yapmamalıyız” diye tekrarlıyordu.

Günler günleri kovaladı. Tam sekiz yıl, aynı şekilde karşılıklı güven ve saygı ortamında devam etti her şey. İş başarısı iyiydi; ama o hayatına girdikten sonra daha da iyi olmuştu. Onun kendisi için çok dua ettiğini, bu yüzden işlerinin rast gittiğini biliyordu. Hem kadın da saklamıyordu ki ettiği duaları.

Bir alt birimde çalışmaya başlayan Şenel her şeyin farkındaydı. Hırslı bir kadındı Şenel… Hırslı, zeki ve güzel… Henüz yeni girmişti kırkına. Ne buluyordu patronu şu kadından; anlamıyordu. O kadının olması gereken yere, aslında en çok kendisi yakışıyordu. Daha genç, daha dinamik ve çok daha güzel olan kendisi…

Planlar yapmaya başladı. Yeni açılacak birim tam da istediği fırsatı Şenel’e sundu. Daha çok patronunun odasına gitmeyi, kendini göstermeyi başardı.

Çalışma bahanesi ile girdiği odadan, zafer kazanmış eda ile çıkmayı başardı. Patronu yenilmişti bu güzelliğe. Yeni birimi ve diğerlerini Şenel’e bağladı. Şenelin ilk işi, diğer kadını işten çıkarmak oldu. Zekiydi; ama unuttuğu bir şey vardı. Çok güzel bir dostluğu, saygıyı, güven ortamını bozmuştu. O kadın gibi, “İşler rast gitsin” diye dua etmek aklının ucundan bile geçmiyordu.

Kiminin parası kiminin duası derler ya… Birimi ele geçirdiğinden bu yana her şey ters gitmiş, herkes diğerini arar olmuştu. Patron da farkındaydı; ama Şenel’in şirretinden korktuğu için ses çıkaramıyordu.

Çalışma yaşamında geçen zikzaklarla iki yıl dolmuştu. “Artık teslim bayrağını çekme zamanı” diye düşündü. Kapatacaktı…

İş yerini kapatırken aklına yine işten çıkan kadın geldi. “Demek ki dualar bir kalkanmış” dedi içinden ve bir daha yanlış yapmamak için kendine söz verdi.




Gülhun ERTİLAV



Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kalkanları yok etmeyin Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kalkanları yok etmeyin yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kalkanları Yok Etmeyin yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
13.6.2017 01:51:49
Harika bir hayattan kesit örneğiydi. Hirslarimiza yenilmemememizin güzel bir örneğiydi. Maalesef resmi özel farketmiyor. Yaşadığımız olaylar aslında. Tebrik ediyorum değerli kalem.
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
11.6.2017 19:48:51
Sevgili Arkadaşım.

Bu sitede sizin yazılarınızın hayranları arasında bir derecelendirme yapsalar kesin ilk üçe girerim. Ancak hayran olmam herhangi bir yazıda noksanlık gördüğüm zaman eleştirmeyeceğim anlamına gelmez.

Şimdi...Bu yazının ana fikri nedir? Duanın kalkan olduğu ( ben öyle anladım.) ancak duaların her türlü bela, musibet ve hatta bereketsizliğe karşı kalkan oluşu aynı iş yerinde çalışan ve her ikisi evli olan iki insanın seneler süren yakınlaşması içinde anlatılınca dikkatler duanın kalkan olmasından daha ziyade o kadınla o erkeğin sonunu ne ne olacağına odaklandı. Olaya daha sonra katılan Şenel de öyle. Onunla bir yakınlaşma olacak mı, şirketi ele geçirme gibi girişimlerde bulunacak mı, tüm ilgimizi buna yoğunlaştırmışken, yani şeytan, şeytani düşünürken, pat diye karşımıza rahmani bir durum çıktı.

Sonuç olarak: Duanın kalkan olmasını çok daha farklı ve etkili örneklerle kurgulayabilirdiniz bence.

Selam ve sevgilerimle.
Ayhan Sarıkaya
Ayhan Sarıkaya, @ayhansarikaya1
11.6.2017 03:47:35
Amir- memur ilişkilerindeki yasak duygular... Kıskançlıklar.. Yaşanır mı yaşanır derim.
Yazar gözüyle ince ayar verilmiş hoş bir yazıydı.
Tebrikler Gülhun kardeşim.
Selam ve saygılar.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.