- 716 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kara Kaplı Defterimden Notlar (2)
Geçim derdi, ekmek derdi, çoluk çocuğun derdi derken,kendimi unuttuğum doğrudur.Hatta bakımsız Tarzan’a döndüğüm de. O ekmek bir gün eve gelmesin bakalım, kıyametler kopar da,dünyada ne kadar beddua varsa başıma yağar. Hatta geçmiş yılları sorgulatırlar. Deşilir durur yaralarınız. Bir saniye öncesi bile geçmişte kalmışken, neden geçmiş yıllar didik didik edilir de, yüreklere hançerler sokulur ki? Bir kurşun gibi gelir o yenilir, yutulur olmayan ağır laflar. Bir sıcaklık basar sizi, önce elleriniz, ardından sesiniz ve yüreğiniz titrer. Sıkıntıdan ter içinde kalır, ’ ya sabır! ’ dersiniz.Yok yere hır, gür çıkarıp, pireyi deve yapanlar, ikazlara rağmen susmak nedir bilmezler, ellerine ne geçerse yere çalarlar. Bardağı, çanağı kırarlar, en sonunda insanı katil edecek boyuta getirirler.
Zafer kazanan bir komutan edasıyla muhatabınız, karşınızda sizden güçlüdür, çünkü sizin en küçük bir hatanızı kollamıştır. Savaşı başlatan da kendisidir, bahanelerle gelir üzerinize üzerinize. Mesela bir konuda haklı olsun muhatabınız ve siz haşa peygamber değilsiniz ki hiç yanlış yapmayasınız.
’ Evet, sen bu konuda haklısın, haksız olan benim. Senden de özür diliyorum, senin de şu,şu hatan oldu, yoksa bu konu bu kadar uzamazdı.Konu kapansın, ne sen üzül, ne de ben. Geçmiş geçmişte kalsın.’ dersiniz. Aradan aylar, yıllar geçer, muhatabınız geçmişte söylediğiniz bir kelime veya cümlenizi unutmamıştır. Ufacık bir kıvılcımda, fitili ateşler..Dilin kemiği yoktur, olsaydı bir ok gibi saplanmazdı ciğerinize.
Vefa, saygı,sevgi, anlayış, kitap sözlerinde mi kaldı acaba? Evrensel evlilik yemini “Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde, yoksullukta ve bollukta, ölüm bizi ayırana kadar…” cümlesi ile başlar başlamasına da bu söze kaç kişi sadık kalır? Sadık kalanlara imrenmemek mümkün değil. Derin üzüntüler sonucu ya kanser oluyor insan, ya da içi içini yiye yiye yaşarken ölüyor.Bu ölüm şekli kadar daha acı bir ölüm yoktur...
Herkes kendisini günahlarıyla sevaplarıyla en iyi tanıyandır, bilendir. Mümkün müdür bir başkasının sizi en iyi şekilde tanıması? En yakın arkadaşlarımız, dostlarımız, aynı yastığa baş koyduğumuz eşimiz de dahil. Hatta anamız,babamız da yeterince tanımıyor bizi. Dikkat edin, bakın, herhangi bir konudaki düşünceleriniz aradan geçen zaman zarfında değişikliğe uğradığında, -ki bu çoğu zaman da olumlu bir değişikliktir- ’ Sen çok değişmişsin. ’ derler. İnsanlar sürekli gelişim halindedir ve olmalıdırlar da. Düşünceleri de duyguları da yaşa bağlı olarak değişir, zamanla oturur yerine, olgunlaşır. Aslında herkeste var olan karakterin yüksek değerinin ortaya çıkmasıdır bu durum. Ünlü Fransız cerrah ve fizyolog Alexis Carrel ’ Bir insanın hayatı, onun karakteridir.’ demiş.
Şimdi size sorarım; çocukluk, gençlik yıllarınızdaki duygu ve düşüncelerinizle şimdiki düşünceleriniz arasında hiç mi fark yoktur? ’ Yoktur tabi, olsa da ufak tefek ayrıntıdır bu. ’ diyorsanız, kusura bakmayınız ama, yaşadığınız zamana ihanettir, sizin dünyaya gelmeniz bu durumda başlı başına bir arızadır.
Ah bu bencilliklerimiz ve küçük hesaplar peşinde koşmalarımız yok mu, en acısı da bir kandil misali tükeniyoruz, bir bozuk para gibi harcanıyoruz. Sevdiklerinizin, değer verdiklerinizin kıymetini biliniz, nankörlük etmek size ne savaş kazandırır ne de sizin karakterinizi yükseltir. Ünlü Alman edebiyatçı, politikacı, ressam ve doğabilimci. Johann Wolfgang Von Goethe’nin konuyla ilgili anlamlı bir sözü var : ’Güzel bir düşünceyle güçlü bir karakter birleşince, harikalar ortaya çıkar.’
Unutmayınız, İnsanın en büyük eseri kendisidir. Eserinizin değeri de içinizdeki güzel düşünceleriniz ve duygularınızla ölçülür. Kötülükten, hasetten kimseye bir yarar gelmemiştir, herkes yaptığını, ettiğini de eninde sonunda ödeyecektir.
Vecdi Murat SOYDAN
(Kara Kaplı Defterim)
08/06/2017, Isparta