- 1660 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
FELEKTEN BİR GÜN ÇALMAK
Yıllar önce kimselerin bilmediği bir yerlerde çok güzel bir kız yaşarmış. Bu kız öylesine güzel öylesine güzelmiş ki, kimsecikler görmesin diye annesi Felek; kızını evden dışarıya çıkarmıyormuş. Kendisi dışarıya çıkarken de önce pencerelerden dışarıya bakmaması için kızını sıkı sıkı tembihliyor, sonra ise kapıyı kilitleyip çıkıp gidiyormuş.
Yine bir gün feleğin bir işi çıkmış. Kızını karşısına almış ve her zaman ki gibi yine sıkı, sıkı, tembih etmiş, kapıyı da kilitleyip evden ayrılmış. Annesi gittikten sonra Sıla biraz bekledikten sonra canı sıkılıp pencereye yaklaşıp, dışarıya biraz bakınmış. Dışarısı Sıla’ya o kadar güzel görünmüş ki, Sıla gözlerini dışarıdan alamamış. Hatta perdeyi açıp öylece bakmaya başlamış ki, oradan geçmekte olan yakışıklı delikanlı Sıla’nın pencereden baktığını görmüş. Delikanlı, bu güzeller güzeli kızı görür görmez , ucunda hiç sönmeyecek bir ateş bulunan aşk okunun , tam yüreğinin ortasına saplandığını hissetmiş. Sıla ise etrafına bakınırken gözüne o yakışıklı delikanlı takılmış ve gözlerini onun gözlerinden bir an olsun ayıramamış. Bir ara dayanamayıp pencereyi açıp ona adını sormuş. O ise, "adım Gurbet, ya senin adın nedir güzel" demiş. Sıla da ona; "benim adımda Sıla" demiş ve annesinin uzaktan geldiğini görmüş, Gurbet’e seslenerek; Şimdi buradan git sonra görüşürüz annem geliyor" diyerek pencereyi kapatıp içeriye geçmiş. Gurbet ise aklı başından uçmuşçasına oradan ayrılmak istemese de yavaşça oradan uzaklaşır. Uzaklaşır uzaklaşmasına da aklı, fikri hele de gönlü orada kalmıştır. Sıla annesi Feleğe o gün hiçbir şey belli etmemiş ve Gurbet’i tekrar ne zaman göreceğini düşünüp durmuş. Artık Sıla ve Gurbet birbirlerini düşünmeden bir an bile geçirmiyorlarmış. Gurbet her gün Sıla’yı görürüm ümidi ile Sıla’yı ilk gördüğü yere gelip oradan pencereye saatlerce bakıyormuş. Sıla ise Feleğin oradan azıcık uzaklaşmasını kar bilip hemen pencereye koşup Gurbet’e bakıyormuş.
Bir gün Feleğin acele bir işi çıkmış.Felek her zaman ki gibi Sıla’yı sıkı, sıkı tembih edip kapıyı kilitleyip oradan uzaklaşmış. Sıla bu duruma biraz şaşırmış, çünkü Felek dışarıya çıkmadan önce hep tavan arasında ki odaya çıkar ve oradan indikten sonra evden dışarıya çıkarmış. Sıla merakla tavan arasında ki odaya çıkıp bakmış. Odanın bir köşesinde tozlu eski ve kilitli bir sandıktan başka hiçbir şey yokmuş. Sıla sandığın içerisinde ne olduğunu çok merak edip sandığı açmaya karar vermiş ve zor bela alet, edevat yardımı ile sandığı açmış. Sandığın kapağını kaldırdığında ise sandığın bomboş olduğunu görmüş ve az sonra gözüne sadece bir anahtar çarpmış. Sıla anahtarı eline aldığında anahtarın üzerinde "gün" yazdığını görmüş. Sıla anahtarı da alıp oradan ayrılmış. Anahtarla birlik te evde gezinirken bütün saatlerin durduğunu fark etmiş. Bir ara anahtarı masanın üzerine bıraktığında saatlerin çalıştığını fark etmiş. Anahtarı tekrar, tekrar masanın üzerine alıp bırakmış ve her defasında da aynı şeyin tekrarlandığını görmüş. Anahtarı eline alıp pencereye yönelmiş, pencerenin önüne geldiğinde Gurbet’i yine aynı yerde beklerken görmüş. Sıla, Gurbet’ e seslenerek çağırdığında ise Gurbet kilitli olan kapıya yönelmiş ve kapı daha Gurbet dokunmadan açılıvermiş. Her şey Sıla’nın istediği gibi oluyormuş. O gün Sıla’nın elinde ki anahtar sayesinde Sıla ve Gurbet bütün isteklerine ulaşıp Felek’ten bir gün çalmışlar. Bir ara Sıla elinde ki anahtarı tutmaktan usanıp bir yana koymuş ve aradan biraz zaman geçtiğinde saatlerin çalıştığını fark etmiş, hemen paniğe kapılıp Gurbet’le anahtarı aramaya başlamışlar. Lakin Sıla anahtarı nereye koyduğunu bir türlü hatırlamıyormuş. Bir yandan annesinin geleceğini düşünüp üzüntüsü daha da artıyormuş. Gurbet bir taraftan Sıla bir taraftan anahtarı ararken birden Felek kapıdan içeri girivermiş. Sıla ve Gurbet oldukları yerde öylece dona kalmışlar. Felek onları görünce deliye dönmüş. Gurbet alelacele oradan ayrılmış. Sıla ise hala yaptıklarından ve annesinden çaldığı o anahtardan dolayı mahcubiyet içerisinde utanıp öylece duruyormuş. Felek az sonra "gün" yazılı anahtarını yerde ki halının üzerinde görmüş ve bütün olanların sebebini anlamış. Anahtarı tekrar saklayıp kapıyı Sıla’nın üzerine kilitlemiş ve oranın en büyük sultanı olan Kader’in yanına gidip bütün olanı biteni anlatmış. Kader bunu üzerine iki aşığı da suçlu görüp cezalandırmaya karar vermiş. Sıla’ya bir daha asla o ilden dışarıya çıkmama, Gurbete ise kimsenin bilemeyeceği garip yerlerde yaşama cezası vermiş.
O günden sonra Gurbet bir daha o ile gelememiş ve Sıla’sına kavuşamamış. Sıla ise o ilden bir daha asla çıkamamış. Fakat Sıla’nın Felek’ten çaldığı bir gün sayesinde, Gurbet’ten biri kız, diğeri erkek ikiz çocukları olmuş. Bunlardan birinin adını Hasret, diğerinin adını ise Özlem koymuşlar.
YORUMLAR
Bir günü daha bitirdikten sonra 00.25 Te okudum. Beğendim. Yatmadan önce okunabilecek güzel bir eser yaratmışsınız. Tebrikler.
Mustafa Uzelli tarafından 15.8.2021 00:25:38 zamanında düzenlenmiştir.
mavitükenmez
Teşekkürler sayın hocam.
Sağlıcakla kalınız
Masallarımızı unuttuk unutalı insanlığımızı da unutan bir toplum olmaya başladık. O bakımdan masallar önemli.
Oldukça akıllı bir şekilde kurgulanmış ve günlük hayatımızda çok sık kullandığımız kelimeler ve '' felekten bir gün çalma'' şeklindeki deyim üzerine nefis bir masal olmuş.
Zevkle okudum. Teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
Mukemmel otesi bir oyku olmus. Gundelik hayatimizda kullandigimiz isimleri sıla,gurbet, hasret,ozlem, felek, kader cok yerli yerinde uyarlamissiniz hikayeye ayrica hikaye basligini ne kadar guzel bulmussunuz. Bu sitede bu kadar kaliteli yazarlar oldugu icin kendimi bir an sansli hissettim.
Tebrikler
Artemis tarafından 6/6/2017 8:10:34 AM zamanında düzenlenmiştir.