- 703 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SAĞLIK
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
SAĞLIK
Sağlığın ne denli önemli olduğunu ve hiçbir şeyin bu kadar önemli olmadığını söyler dururuz! Hayata uygulama kısmına gelince, herkes kendi dünyasındaki algı oranında koşuşturmaya kapılır gider.
Sağlık deyince aklıma öğretmen çift geldi. İsimlerini bilmez, her karşılaştığımda selamlaşır bir iki lakırdı yapardık ayak üstü. Adam atmışlı yaşlara yakın, okumayı seven, bolca kitap okuyan emekli, ilginç bir kişilik.
Sürekli konuşan ama karşısındakini dinlemeye gelince, umursamaz davranan bir yapıda. Mimik ve tavırlarıyla da bunu alenen belli eden biri! Her şeyi bildiğini düşünen, sürekli, her konuda bilgisi olan, en iyisini ben bilirim modunda. Eşinin halini düşününce gülümsememe sebep olur. Tebessüm yerleşir yüzüme.
İşveli oluşu en belirgin özelliğidir. Elli beş yaşlarında olmasına rağmen fazlasıyla öz güvene sahip bir kadın. Bu yönüyle de takdir kendisini ederim. Bakımlı, giyimine özen gösteren, alımlı bir kadın.
Eşiyle tek ortak yanı çok konuşuyor olmalarıdır. Kadının söylemlerinde her zaman ya kendisi, ya da kızı var. Tüm cümleleri; ben şöyleyim, ben böyleyim, kızımın şuyu, kızımın buyu diye başlayan cümleler sürer gider.
Onu dinlemekten ne güneşlenebiliyor ne de denizin keyfini çıkarabiliyordum.
Çoğu zaman uzaktan görünce yakalanmama adına olduğum yerde kalırdım. Neticede evine gitmediğim, dostluk yapmadığım sadece sahilde, yolda görünce merhabalaştığım insanlardan herhangi biriydi.
Merhaba deyip geçmeye gör. Uzun uzadıya işkenceye dönüşen dinletiler insanı bunalıma sokacak cinsten olurdu! Bu yüzden hiçbir zaman kahve davetlerini kabul etmezdim. Davetlerine icabet etmedim.
Kızları üniversiteyi bitirince, aldığı eğitim neticesinde yüzme hocası olmuş ve ders vermeye başlamış bir havuzda. Güzellik vasıflarını rabbim ona bahşetmiş(!) Gerek fiziği, gerekse güler yüzlü oluşu çok hoşuma giderdi. Anne ve babanın aksine az konuşuyordu. Sohbeti çekilir, hatta dinlerken keyif alırdım. Gözleri ışıl, ışıl, şen kahkahaları yayılırdı ortalığa. Neşeli oluşunu anneden almış. Bir de oğulları var. İlk çocukları. Ama dikkatimi çeken hiçbir sohbette oğullarının adı geçmezdi. Dillerinde varsa da kızları, yoksa da kızları. Tüm dünyaları onun ekseni üzerine kuruluydu sanki. Üstüne titriyorlardı. Bu ayrımcılık neden doğrusu bilmiyor, bilmek de istemiyordum. Belki de kızları yanlarında olduğu için hep onu konuşuyorlar. Aksi mümkün mü? Evlat arasında böylesi bir ayrımcılık olmasa gerek diye düşünüyordum.
Bana göre, bu güzel aile, emekliye ayrılınca kendilerini dinlenmeye bırakmışlar. Gönüllerince keyfini çıkarıyorlar. Çok fazla dostları da yok gibiydi. Kendilerine göre oldukça seçiciler. Onlar için kültür ve statü önemli olsa gerek. Herkesle muhabbete girmez, kişilerin konumu ve görünüşlerine göre davranırlardı. Bu tutumlarını yanlış bulduğum için belki de kadının kahve tekliflerini, türlü bahanelerle geri çeviriyordum.
Okumuş kişilerin kişisel egolarıyla diğerlerine tepeden bakması bana göre yanlış geliyordu. Herkes özünde bir bireydir ve insan olma olgusuyla vardırlar. Kendini bilen birine şekilcilik de yakışmaz zaten.
Okuma imkânını yakalayamamış, ama hayat birikimi olan insanlara böylesi davranış kabul edilebilir bir davranış değil. Diğer taraftan okuma yazması olmayan Müzeyyen ablamız var ki, Ama gönlü bir o kadar da zengin, üretken bir kadındı. Sevgi dolu ve yardımsever! Eli her zaman dostlarının üzerinde olurdu. Hastalıkta çorbasıyla biterdi yanı başına dostlarının! İyi günde de öyle. Neşesiyle bulunduğu ortamı rahatlatır, huzur saçardı. Oldukça da becerikli ve hamarat bir kadındı. Onun yaptığı reçeller markette satılandan kat ve kat daha güzel ve organik olduğu için bayılırdım. Hayatın özünde böyle insanlar çoğu konuda tecrübeleriyle yaşama katkıda bulunurlar. Ve buna ben de dahil, birçok insan onlara danışır fikirlerini alırız. Öğretmen hanım ve eşi de keşke böyle düşünüp, eğitimci kimlikleriyle bilgilerini insanlara aktarsalar.
Bu yaz başı, öğretmen çiftle yolda karşılaştım yine. Gözlerime inanamadım. Kadının saçları dağınık, tokayı rastgele tutturmuş, boyasının günü geçmiş, saç diplerinin beyazları belli oluyor. Yüzünün rengi soluk ve bitkin bir haldedir. Kocası da eşi gibi salaş haldedir! Yanlarına yaklaşınca usulden bir selamla yetindiler. Hafif sahte tebessümleri yüzlerinde sırıtır gibiydi. Acıyı andıran bi ifade vardı sanki. Bilemiyorum belki de ben yanıldım.
Aradan birkaç gün geçmişti öğretmen çifti o selam bile vermedikleri Müzeyyen ablanın bahçesinde karadut topladıklarını gördüm. Şaşırmadım desem yalan olur. Üstelik Sohbet bile ediyorlar. Hayretler içinde kaldım! Yanlarından geçip sahile indim.
Sahi bu sene sahile de pek inmiyorlar. İçten içe seviniyorum. Rahatlıkla güneşleniyor, denizin keyfini çıkarıyor, arada kitabımı okuyorum. Varsın inmesinler diye de kendi kendime mırıldanıyorum.
Hafta sonu sahilde yabancı uyruklu turistler çok olur. Ya da günü birlik denize gelip dönen insanlar. Bu yüzden denize inmeyi tercih etmem. Keyfim yerindeyse yürüyüşe çıkarım o günlerde.
Bu gün dolaşma niyetiyle çıktım sokağa. Köşeyi dönünce bahçedeki konuşma sesine dönünce, öğretmen çiftle; yine selam vermediklerinden biri olan Arif amcayla konuşuyor buldum.
Arif amcayı yıllardır tanırım. Sohbetini severim. Tecrübelerini, yaşanmışlıklarını anlatır hep. Güleç yüzlü yardımsever bir insan! Bu kez sessizce gitmek istemedim. “selam. Kolay gelsin” diyerek bahçe kapısına tutundum. Uzaktan verilen selama, emekli öğretmen ve Arif amca başlarını sallayarak karşılık veriyor. Kadın ise, yanıma gelerek cevap veriyor hal hatır soruyor. ’Nasılsınız’ deyince yüzü asılıyor ve gözleri doluyor. Başlıyor anlatmaya ’’sormayın bu kışı hastahanede geçirdik! Kızımız Lenf bezi kanserine yakalandı. Tedavi süresince, ailece gerek psikolojik gerekse maddi bedeller ödedik! Ama rabbim onu bize bağışladı. Baştan fark edildiği için ilerlemeden tedaviye başladık! İyi şimdilerde. Daha iyi. Doktor kırmızı renkli meyvelerin iyi geleceğini söyledi. Bizde organik olsun istedik. Sağ olsunlar. Komşularımız ricamızı geri çevirmedi. Her gün topluyoruz dalından. Bu güne kadar böyle güzel yürekli komşuları nasıl fark edememişiz? Üzülüyorum. Ama bundan sonra elimizden geldiğince komşularımızla tanışmak, kaynaşmak istiyoruz.”
Sözünü bitirdi galiba düşüncesiyle; “geçmiş olsun. Ne güzel erken teşhisle tedbir alınmış. Allah sevdiklerimizin acısını göstermesin. Size kolay gelsin. Yapacağım bir şey olursa söylemeniz yeterli.” Diyerek birbirimizi öpüyor, ben gezintime kadın vişne toplamaya geri dönüyor.
Bir kaç metre sonrası kızları beliriyor köşede. Şaşkınlığımı gizliyorum. İyi ki konuyu biliyorum. Yoksa aldığı kiloları, kısacık kesilen saçlarıyla espri yapardım. Bana göre şaka olan kelimeler, onun ruhunu zedeleyebilirdi! “canım merhaba.” Diyerek tebessüm ettim. “teşekkür ederim, annemlerin yanına gidiyorum.” deyip gülümsedi. Hala güzel diye geçirdim içimden. İyi ki yaşama bağlı. Bırakmamış kendini diye de mutlu oldum.
Yürüyüş sonrası eve döndüm. İçimde üzüntü mü yoksa başka bir his mi var karar veremedim. Bir kez daha anladım ki sağlığın önüne geçebilecek hiçbir şey yok! Ne para ne statü ne de başka bir şey.
YORUMLAR
anlatıcı tahlili yapayım bende. anlatıcı "çok yalnızım" diye bas bas bağırıyor. yalnız kalmak bazı insanları korkutur. yaşlandığını düşündürür. paranoyaklaştırır... neyse abla. türkçen mükemmel. tahminimce diksiyonun da muazzamdır. çok konuştum. "beni en çok etkileyen kısmı" yazayım da çenemi kapatayım;
"Bir kaç metre sonrası kızları beliriyor köşede. Şaşkınlığımı gizliyorum. İyi ki konuyu biliyorum. Yoksa aldığı kiloları, kısacık kesilen saçlarıyla espri yapardım"
açıklamalı not: kızın hasta olması her vicdanlı insanı rahatsız eder. bu açıklamayı bazı andavallar için yapıyorum abla kusura bakma. dikkatimi çeken şey espri kısmı. gerçek acıyı yaşayanlar veya hissedenler espriyi görünmez kalmak için kullanırlar. ve bunun yanında yalnız kalmak.... falan filan iştteee.
teşekkür.
SEVGİLİ Betül, çok sıcak bir anı okudum.sana, kişiliğine ait de çok ipucu var. insanı dinlemeyen hep kendi konuşanları sevmiyorsun mesela.bilgiç lerden hoşlanmıyorsun.ama nezaketinden bu gibilere tavır koymak yerine onlardan kaçmayı tercih ediyorsun.bakımlı olan insanları taktir ediyorsun.insanlara karşı kayıtsız değilsin.iletişimin iyi denizi güneşlenmeyi kitap okumayı seviyorsun.....yazıdan karakter tahlilim nasıl ama.....sevgilerimi yolluyorum.