31
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
3060
Okunma
Bir ahmak gibi oturup aynada kendimi izledim. Bütün gece kuzgunlar aynaya vurup intihar ettiler. Neden korktuklarını anlamadım. Rüzgarlı ağaç gölgeliğinden uçup benim baktığım aynaya neden geliyorlardı. Gecenin bir saatinde üstüme bir şeyler alıp kuzgunların geldiği yöne doğru yürümeye başladım. Etraf sessizdi. Sanki böğürüyordu kuzgunlar. Ormanın derinliğine doğru gitmeye başladım. O an hayallerimin küçüleceğini ve karanlığın içinde kaybolacağımı düşündüm. İçime bir ürperti geldi. O an ellerimi bir daha asla kullanamayacağımı düşündüm. Ne acı.
Yürüdükçe toprağa çökmüş sisler beni yutuyordu sanki. Önümü göremiyordum. Saatler ilerliyor ve ben hala kendi etrafımda dönüp kaybettiğim aynayı arıyordum. Bazen insan bir şarkı söylemek ister, kötülüğün gizemi. Seri bir katilin kuzgunları kovalama aryası. Ay ışığı canisi gibi modern dünyada doğan vahşi iki ayaklı hayvandım. Bu yüzden kuzgunlar intihar edebilir miydi?
Kıçı kırık bir karyolada sevişiyordum. Adam hiç am görmemiş bir köpek gibi inliyordu. Onun inlemesi bende gülme dürtüsü yaratıyordu. Sevişirken gülmem demek, onun bütün orgazm algılarının içine sıçmak gibiydi. Kendimi zor tuttum. Kirli çarşafın kıvrımlarını yakalayıp yalandan inlemeye başladım.
Çok stresliydim. Aynı korkunç eylemleri yapmak istemiyorum diye bağırasım geldi aynalara. Lakin bir bela gelip kapıyı çalarsa ne yapabilirsiniz? Söyleyin. Söyleyin ki insan kemiklerini öğütüp çorba yapmayayım artık.
Yoruldum ruhumda oluşan hasarlardan. Bir dekorun parçalanıyor oluşundan. İnsan kırmızılı bir rugan çocuk ayakkabısına saklanmak istiyor. Temiz, saf hiç bozulmamış bir incir ağacı salıncağında sallanmak istiyor. Ruhum rezillik ve yamyamlık arasında gidip geliyor. Bir nehir olsaydım kendi halinde akan. Hiç kirlenmemiş.
‘’ Çok kötü kokuyorsun kadın..’
‘’ Ben mi? seni ellerimle boğarım adam. Sabahın erken saatlerinde uyanıp evden çıkıp metruk binaların ve lağım kokan sokakların arasında geceleri orospuluk yapıyorum. Her şey ekmek ve süt için. Kışkırtma beni.’’
Adam duruyor. Bir seri katilin gözbebekleri gibi gözleri kıpkırmızı bana bakıyor. Ölümcül kadınlar, ölümcül adamları asla dizginleyemez. Bu öldürücü bakışların asla dizginlenemiyor olması bende bir heyecan yaratıyordu. Ne kadar kışkırtırsam karşımdakini ölüme biraz daha yaklaşıyordum. Tıpkı Bengal kaplanlarını avlayan kötü karakter Zaroff’a kendimi teslim etmiş gibiydim. Sineklerin kanatları koparılmalıydı.
‘’Ayinler’ dedim. ‘’ kurbanlarımın penislerine çeşitli iğneler batırmalıydım. Bir vudu bebeğinin algısı ve kuzgunların beynimin içini sikiyor olması beni tımarhanelik kılmıyor. Sadece naif bir psikopatıydım kendimin hepsi bu.’’