SELÂM OLSUN!
Selâmlaşmak, insanîdir. Bu perspektiften baktığımızda kendisine hilkatinde bahşedilen düşünme ve konuşma kabiliyetleri ile insan, bütün yaratılanlar içinde en mükemmel ve mukaddes varlıktır. Her selâm söyleminde Allah’ın adını anmak ve azametini tanımak söz konusudur. Selâmlaşmak ise, bunu ibraz etmenin bir tespitidir.
Selâm etmek, selâmlaşmak karşılıklı saygı duyan insanlar arasında doğrudan, bir kimse veya mektup, faks, telefon gibi iletişim araçlarıyla esenlik dilemek, esenleşmektir. Uygar insanlar selâm almaktan ve vermekten kaçınmazlar. Öz saygısı olan insanlar ancak başkalarına saygı duyabilirler.
Farsça’dan Arapça’ya girmiş bir kelime olan nezaket, başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik ifade eder. Sözle, işaretle veya yazıyla sunulan selâm bir nezaket gösterisi olup, bunu kabul etmemek ya da karşılık vermemek insanı asla yüceltmez.
Arapça kökenli selâm sözcüğünün lügat anlamı: Ayıplardan, âfetten sâlim oluş. Selâmet, emniyet. Sulh. Asâyiş. Bütün korktuklarından emin olma. Allah’ın (C.C.) rızasına erişmek için mü’minlerin birbirlerine yaptığı dua. Mü’minler birbirleriyle karşılaştıklarında büyük küçüğe; yürüyen durana; azlık çokluğa; hayvan veya vasıta üzerinde olan yerde yürüyene; yüksekteki aşağıdakine “Selâmün aleyküm” der. Bu “Selâmet sizin üzerinize olsun” anlamında bir esenleme sözüdür.
Selâm alan “ve Aleykümselâm ve Rahmetullâhi ve Berekâtühû” diyerek cevap verir. Evvelâ selâm veren daha çok sevap kazanır. Selâm vermek sünnet, almak ise farzdır. İki cemaat birbiri ile karşılaşırsa; onlardan birinin selâm vermesi sünnet-i kifâye, selâm alacak taraftan birisinin selâm alması farz-ı kifâyedir.
Âdâb-ı muaşeret kuralları muvâcehesinde selâm verenin terennüm ettiği söylemin aynısıyla karşılık vererek selâmı almak câizdir. ‘Selâmün aleyküm!’ diyene, ‘Merhaba!’ şeklinde karşılık vermek hem muvâfık, hem de şık olmasa gerek!
...SELÂMLA!
Düşmanım dahî bir selâm verse,
Yorum yapmadan hemen alırım;
Zira her selâm Allah’ı anar,
Azametini mutlak tanırım...
Selâmın lâfzı farklı da olsa,
Ruhu değişmez, yeter ki inan;
Dil, kalp, dimağla Onu yaşayan,
Daim yücelir Allah’ı anan...
Dinin hangisi olursa olsun,
Yaradan’ını tanımalısın;
Yoksa aslına rücuun olmaz,
Bu hakikati kavramalısın...
Karşılığını verebilirsen,
Pek yücelirsin, bunu böyle bil;
Terennüm edip yaklaşmalısın,
Azmin icabı budur, iyi bil...
(KOKTEYL adlı eserimden, 2001)
Her biri ‘nadide çiçek’ olan bütün okurlarımı hürmetle selâmlarım. Esen kalınız...
YORUMLAR
Hadisle belirtilmiş müslüman tanımının bir gereği olan;
Elinden,dilinden vs. herkesin selamette olduğu kişi sırrınca
benden size bir zarar gelmez ifadesinin simgeleştirilmiş bir hali olan selamı konu almış olan bu yazınızı ve değerli şiirinizi gönülden destekler ve kutlarım.Rabbe emnet olun...