Büyük Şef SEATTLE'IN Mektubu...
Forrest carter Dağlardan sorun beni adlı romanında aynen şöyle anlatır...
Cochise,(kızılderili şefi) Yıldızlı şefle
tartışmıştı. "Hepimiz için yer var.
Vadinin daha ilerisinde yaşayabiliriz.
Biz de Amerika Birleşik Devletlerinin,
yurttaşı olabilir. kendi topraklarımıza
sahip olabilir ve sizin yaşayış biçiminize uyarız"
Yıldızlı şef, Cochise’e uzun bir süre bakmış
ve yanıt vermişti
"Amerika Birleşik Devletlerinin,
yurttaşı olamazsınız. Kendi topraklarınız olamaz"
Cochise, "Neden?" diye sormuştu.
Yıldızlı şef omuzlarını
silkmişti. "Kızılderililer halk değil. Yasa böyle.."
"Kaçmaya çalıştık, Ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi.
Beyazların içinde de iyi insanlar bulunduğunu biliyorum,
ama kadınları ve çocukları da vurduklarına bakılırsa askerler çok kötü insanlar olmalı.
Kızılderili askerler beyaz çocuklara asla böyle yapmazdı."
Kızılderili büyük reisi "ŞEF SEATTLE’IN dan dönemin Birleşik Devletler Başkanına yazdığı Mektup...!
" Washington’daki Büyük Reis topraklarımızı almak istediğini söyledi.
Teklifi düşüneceğiz.
Çünkü satmazsak beyaz adamın belki de silahla gelip toprağımızı alacağını biliyoruz.
Ancak gökyüzü nasıl alınır ya da satılır?
Ya toprağın sıcaklığı?
Bunu düşünemeyiz bile!
Havanın tazeliğine,
suyun pırıltısına
biz sahip değiliz ki
satın alasınız.
Toprağın her parçası,
bizim için,
Kutsaldır.
Parıldıyan her çam iğnesi, her kumlu kıyı,
karanlık ormanlardaki sis, ağaçsız köşe,
vızıldayan böcek ağacın içinden yükselen özsu,
bizim hatıralarımızı taşır içinde.
Biz toprağın bir parçasıyız,
ve o da bizim bir parçamızdır.
Geyikler,
at ve büyük kartal da,
erkek,
Kardeşlerimizdir...
Yüksek kayalıklar,
yumuşak çayırlar,
midillinin ve insanın vücut harareti,
hep aynı aileye aittir.
Toprağımızı satma teklifinizi
düşüneceğiz.
Ama halkım soruyor:
"Beyaz adam ne istiyor?"
İnsan
gökyüzü ya da
toprağın sıcaklığını,
satın alabilir mi?
ya da
antiolopun hızını?
Biz bunları,
size nasıl,
satabiliriz?
Kızılderili bir kağıt,
Parçasını imzalayıp
beyaz adama
verdi diye,
toprağa istediğinizi,
yapabilir misiniz?
Havanın tazeliği,
ve suyun pırıltısı,
bize ait olmadığına,
göre, bunları
bizden nasıl,
satın alabilirsiniz?
Biz vahşiyiz,
Şimdilik güçlü olan,
beyaz adam kendisini,
İlah sanıyor, toprağın
kendisine ait
olduğunu düşünüyor.
Bundan sonra,
bir kenarda,
barış içinde,
yaşayacağız.
Geri kalan,
günlerimizi nerede,
geçireceğimiz
önemli değil.
Zaten çok,
günümüz de kalmadı,
bir kaç saat,
bir kaç kış...
Bir zamanlar
bu topraklarda
yaşamış olan,
büyük kabileden
hiç bir çocuk
doğmayacak.
Bir zamanlar sizin gibi
ümit dolu olup ta,
ormanda küçük guruplar
halinde dolaşan
o insanlardan, halkın
mezarında ağlamak için,
kimse kalmayacak,
Toprağımızı,
size satarsak
bizim sevdiğimiz gibi,
sevin onu.
Bizim özendiğimiz gibi
özenin ve bütün
gücünüzle, ruhunuzla
yüreğinizle onu
çocuklarınız için
koruyun ve ALLAH’ın
bizi, hepimizi sevdiği
gibi sevin.
Yeni doğan bebeğin
anasının kalp atışlarını
sevdiği gibi.!
Çünkü bir şey
biliyoruz,
Bizim ALLAH’ımız da
sizin ALLAH’ınız da
birdir.
Bu hükme
beyaz adam bile
karşı çıkamaz.
Kim bilir,
belki yine de
kardeşiz sizinle...
Göreceğiz"...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.