- 518 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
LEYLA'DAN GEÇME VAKTİ
Ne zordur kendinden başkasını sevebilmek. İnsan güzeli mi sever, güzelliği mi, zengini mi severi zenginliği mi? İnsanın aradığı güzelden ziyade güzelliktir. Güzelle birleşip güzelleşmek, kendinin ya da neslinin bir şekilde güzelliğe bulaşması...
Özgürlüğün baş dönmesidir bu sarhoşluk. Benlik zincirinden kurtulup özgürleşmeyen nasıl aşık olabilir ki? Mecnun olup yola çıkmak için prangalar olmamak ayaklarında. Narkisos’un serin gölüne değil, aşkın yakıcı çölüne çevirmeden yüzü nasıl bulacaksın sevgiliyi? Oysa sevgili gölde değil, çölde aranır. Göle bakarsan benliğe köle olacak, çöle bakarsan ancak özgürce yola çıkacaksın.
İnsan susuzluğunu giderecek musluk arar. Açlık, gözlerinin fenerini söndürmüşse, fener görünce parlar gözleri. İnsan susuz kalmasa, suyu vereni görür mü gözleri?
Ancak kendisinden bir adım öteye geçebilenler, sevgiliye ulaşabilir. Kendinin ötesine geçebilenlerden bu yüzden hep bir baş dönmesi olmuştur. Her başı hoş eden şey, biraz baş dönmesi yapacaktır. Bu bir sarhoşluk halidir ki zaten farsça kökenli sarhoş kelimesi, başın hoş olması demektir.
Aşık oldum deyip deli divane gezenler, susuz çölde yanıp tutuşanlar suyu mu arıyor, suyu elinde tutanı mı? Aşk kendini mi aramaktadır, yoksa ötekini mi? Kendi arzularını, beğenisini, açlığını, susuzluğunu sevmek midir aşk? Kendinin ötesine geçemeyen, başka birini sevebilir mi?
Evet, Leyla’dan geçmeden aşkı aramak ;kendini aramaktır sadece...