- 848 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Asansör
’ Her şeyden evvel hiçbir insan mutlu değildir;bütün hayatı boyunca hayali bir mutluluk peşinde koşup durur; onu nadiren ele geçirir ve ele geçirse bile,geçirmesiyle birlikte bir yanılsamadan,bir düş kırıklığından başka bir şey kalmayacaktır geride; ve kural olarak sonunda bütün umutları suya düşecek ve limana bir enkaz halinde girecektir.’ Arthur Schopenhauer.
Apartman kapısından girerken ikisi de sabah ki tartışmanın artçı şoklarını hem bedenlerinde hem zihinlerinde hissediyorlardı. Bozulan bulaşık makinasını yenilemeleri gerektiği için işlerinden öğlen ayrılmaya karar vermişler evde buluşmuşlardı.
Murat içinden diş macununa sövmeye devam ediyordu sabahtan beri aklı fikri diş macunuydu
’ .mına koduğumun macununu ortadan sıktık diye kıyameti koparıyor,hayır fırçalamaya cağım işte çürürse çürüsün dişlerim,ortasından sıkılınca diş macunu çabuk bitiyor sanki hasta ruhlu kevaşe. Hah öyle bi yere geldik ki kendi karıma kevaşe diyorum sırf diş macunu yüzünden. Gerçi oda bana bir şeyler diyordur kendimi neden huzursuz hissediyorsam sanki kevaşe işte kevaşe. ’
Yeşim Murat’ın bir şeyler mırıldandığını duyunca gülümsemeye çalışarak yarım ağızlı ve iğneleyici bir şekilde
- bir şey mi dedin canım
- yo yok aşkım iş yerinde birine sinirlenmiş timde o
- anlatmak ister misin
- önemsiz bir şey boş ver hadi eve çıkalım daha çok işimiz var.
Asansörü beklerken Yeşimin gözleri çoktan düşmüş enerjisi ise tükenmeye başlamıştı
’ Hep böyle yapıyor işte benle paylaşmıyor; içindeki kangreni beraber çözmemize izin vermiyor, sözde evliyiz bir kerede aşkım böyle böyle problemler var sence ne yapmayalım demez mi bir insan. Evet iyi hoş saygılı gerektiğinde beni dinler şiddete meyli sesini yükseltmek yada yoğurt almaya gitmek kadar. İyi sevişiyor arada romantik sözler söylüyor, çiçek alıyor.Masayı toplamam da yardımcı falan topluyor ,ütü yapıyor bur da bir parantez acmalı benim yaptığım ütüyü beğenmediği için ütü yapıyor. ama benle derdini paylaşmıyor. Sanki bana söylese ölecek aptal işte hatta ahmak, erkek doğasına aykırıymış paylaşmak. Bide bana bilimsellik taslıyor edebiyat parçalıyor şu makina işini bi halledelim. Ağzından girip burnundan çıkar sorunu öğrenirim ben. Ayrıca sürprizi mi duyunca nasılsa istese de istemese de kollarımda huzurla koca bir çocuk olacak Yeşim bir Murat Sıfır seviyorum bu şebeleği.
Asansörün kapısını açıp Yeşimin girmesini bekleyen Murat gözlerini eşinin bedeninden ayıramıyordu. ’ İşte buydu asıl sorunu onun kokusu onun sesi ehlileşmesine sebep oluyordu işte buydu ya resmen büyüydü bu. Yine Yeşimin dediği olacak diş macunları kıçından sıkılacaktı. Acaba eve girer girmez dudaklarına mı yapışsaydı. Üzerinde ki gerginliği ancak iyi bir sevişmeyle atardı. Bumbidi bumbudi bum bum iş Yeşimi ikna etmekteydi,eh nerelere dokunması gerektiğini çoktan öğrenmişti nasılsa. Murat bir Yeşim sıfır diye kahkahayı patlattı elbette içinden.’
Asansör yer çekimin tersine doğru yavaş yavaş hareket ederken bedenleri arasında ki negatif elektirik giderek dağılmaya başlamıştı. Bedeni eşini arzuladıkça Murat geçmişi düşünmeye başladı.
’ Üzüm ve Leylak kokusu işte bu onun kadının kokusuydu . Sırf bu koku yüzünden aşık olmuştu ya ona. Kpss başvuru sırasıydı Yeşim ondan üç kişi önde olsa da daha sıraya girdiği ilk anda bu kokuyu hisseden Murat büyük uğraşlar sonunda kokunun geldiği kişinin Yeşim olduğunu çözmüştü. Koku önemliydi bir insan güzel kokuyorsa kendine önem veriyor demekti. Kendine önem veren biri bencil veyahut narsist değilse sevdiklerine daha çok önem verirdi, kendini sevmeyen başkasını sevemez zira diye bir şey var değil mi ? Evet kokunun geldiği yön belli idi omzundan aşağıya sarkan kapkara saçları olan. bir atmış bir atmış beş boylarında açık mavi tişört çiçekli bir etek giymiş olan , bu esmer güzeli ile konuşmanın bir yolunu bulmak lazımdı.
Sesini bir anlığına duysa yeterdi zira ses önemli idi ve hatta bazı durumlarda kokudan bile önemli idi, eğer sesi kötü ise hiç bu topa girmeye gerek yoktu. Sonuçta sevgililik müessesesi ciddi noktalara ulaşır da evliliğe giderse. Dır dır vasıtasıyla başını yiyecek kadının sesi güzel olmalıydı ki hayat çekilebilir olsun.
Saatine baktı öğlen yemeğine az vardı öğlen yemeğine değin onlara sıra gelmeyeceği kesindi ; asıl önemli nokta ise öğlen molası süresini verimli kullanmaktı. Burada sıra bekleyen insanların çoğu yerlerinden ayrılmayacaktı . Çünkü yemek daha sonrada yenebilir di ama kaybolan bir sıra çok şeye mal olabilirdi.
İşte Murat’ın aradığı fırsat buydu. Görevli öğlen molası anonsunu yapınca sıradaki uğultu,hırıltıya hırıltı küfre ulaşmıştı. Kimileri söve söve yerinden ayrıldı Yeşim yerinde duruyordu ve Muratla arasındaki üç kişi dışarı çıkmıştı. Usul usul Yeşime yaklaşan Murat Üzüm ve leylak kokusu ile mest olmuş halde elini uzatıp Yeşimin omzuna dokunmak üzereydi ki Yeşim bir anda arkasını dönüp
- buyrun bir şey mi diyecektiniz
- şey şey yani ben şey
- şey ney anlamıyorum sizi, sarkıntılıksa eğer niyetiniz sizi güvenliğe şikayet etmem aramızdaki sorunu çözecektir.
- hayır ne sapıklığı saçmalamayın. Ben sadece size sıramı tutmanız mümkün mü diyecektim yani bir anlaşma yapmak istiyordum aslında
- nasıl bir anlaşma
- şöyle anlatayım siz şimdi burda benim yerimi tutarsanız ben gidip yiyecek bir şeyler alıp gelirim böylece hem aç kalmamış oluruz hemde sıralarımız kaybolmaz demek istemiştim
- rejimdeyim gerek yok ama illa gidecekseniz geri geldiğinizde buranın sizin olduğunu söylerim merak etmeyin
- şey peki
Yeşim önüne döndü Murat olduğu gibi kaldı sert bir tepkiydi bu beklediğinden sert ama sesi o ne güzel şeydi öyle içi kıpır kıpır olmuştu . Biblo gibi sürekli o konuşacak sen dinleyeceksin Yeşim söyleyeceği bir şey varmış gibi arkasını döndü. Aha sıçtık ifadesi ile donakalan Murat Yeşimin adı gibi yeşil gözlerine takıldı kaldı
- Neden ben
- efendim anlamadım
- neden ben diyorum yani neden bu anlaşmayı bana teklif ettin burada bir çok insan var böyle bir teklif yapabileceğin.
- çok güzel kokuyordunuz. ’ ağzından kaçırdığı sözün farkına varan Murat ne kadar çam varsa devirdiğine emindi aha kesin sapık damgasını yemişti böyle bir anda denir mi bu ya’
Yeşim cevapsız önüne döndü yüzündeki Tebessümü Muratın görmesine gerek yoktu sapık değildi muhtemelen hatta yüzünün kızarışı tatlı gibiydi . Sözü ağzından kaçırdığı fark ettikten sonraki tepkileri masum bile sayılabilirdi. Elini çantasına attı para çıkartıp arkasına geri döndü ve parayı murata uzattı
- meyve suyu karışık olsun hatta a dur vazgeçtim eğer Elma varsa elma ve biraz ekmek al benim için
- nasıl yani
- şaşkın şaşkın ne bakıyorsun teklifini kabul ettim ve ne istediğimi söyledim işte.
- paraya gerek yoktu
- olsun sonuçta ikimizde bu sırada olduğumuza göre paraya ihtiyaçımız var demektir.
Yüzü aydınlanan Murat parayı alıp neredeyse koşarak yemek almaya gitti. Olduy du bu iş oğlum burdan alır yürür gider aynı elmayı dişler aynı ekmeği yerlerdi be...
Tüm bu anıların arasından onu çekip çıkaran yine Yeşim oldu
- Ne düşünüyorsun canım bak bu sefer geçiştirme ama beni
- İlk tanışmamızı kpss sırasını
- şu senin sapıklıkla şaşkınlık arası hallerin
- yapma böyle ya hiç öyle demiyordun o zamanlar
- eeee yarım akıllıydım olgunlaştım
- çok kötüsün al kırdın kırdın
- bi şey olmaz benim kapı gibi adamıma
- kapı gibi derken
- kapı işte bildiğimiz meşeden olan
- hehehehe aman ne komik soğudum yeminle
- ama ben seni seviyorum
- valla mı kız
- öyle denmez ona bende seni seviyorum denir
- bende seni seviyorum hemde çok seviyorum hele şu kokun yok mu deli ediyor beni
- sapıksın işte zaten kokuma tav olmadın mı normal insanlar güzelliğe akla ne bilim paraya maraya bakar sen eşini koklayarak buldun resmen. korkuyorum yeni kokulara dalacaksın diye
- bizim koku reseptörlerimizin sahibi belli ayrıca gayette koku ve ses atalarımız en tabi eş arama yöntemi derin biyoloji bilgimi kullandırtma bana.
- şu dillerin olmasa varya
- dilimi iyi kullanırım biliyorsun
- senin bitin kanlandı demi gene
- damarlarımda senin tutkun varken nasıl kanlanmasın
Yeşim gülümseyerek cevabını vermiş oldu Murat usulca Yeşime sarılıp ensesinin başlayıp boynunun bittiği yerden öptü ve kokladı
- Burda kameralar var ne yapıyorsun saçmalama hem kata nasıl gelmedik hala biz
- kameralar kayıt yapmıyor süs olsun diye varlar az kalmış işte yedi deyiz en üst kattakini tutalım diyen sendin bi kerecik öpsene kız dudaktan
- öpmem
- nolur be
- çocuksun
- ve yüzüm sadece senle gülüyor eve bir girelim sorarım ben sana
- neyi
- bilirisin
gülüştüler , öpüştüler ikisinin içinde de ilk gün ki tutku yeniden uyanmıştı
Murat Yeşimin kulağına fısıldadı
- eve girer girmez seni soyucam ve dil yeteneğimi kullanıcam
- içimde bir korku var
Yeşim sıkıca Murat’a sarıldı titriyordu zangır zangır bir titreyiş.
tehlikeyi Yeşim hissetse de Gürültüyü aynı anda duydular kabin zangır zangır titremeye başladı asansörün halatları kopuyordu Murat anında kabine yüz üstü uzanıp Yeşime bağırdı
- Hemen üstüme uzan ve sımsıkı sarıl bana ve sakın unutma başıma gelen en güzel şeydin buraya kadarmış.Belki birimiz kurtulur .
Korkudan kalbi sıkışan Yeşim konuşmakla susmak arasında
- ben hamileyim diye fısılda dı
kimse duymadı Yeşim de dahil...
Sabah bulduğu açık bir kahvede poğaçasını ısıran İsmail gazetelere göz gezdiriyordu içinden vah vah diye geçirdi.
Bakımsız asansör genç çiftin canını aldı.
Dört yıldır herhangi bir onarım görmeyen asansör genç çifte mezar oldu.Halatı kopan asansörün güvenlik fireni de çalışmadı, savcılık soruşturma başlattı asansör şirketi hakkında soruşturma başlattı . Uzmanların dediğine göre,normalde altı ayda yada en azından yılda bir asansörlere bakım yapılması gerekiyor.
İsmail gazetenin diğer sayfalarını karıştırmaya devam etti
magazin ekini gördü .
yüzü güldü keyfe geldi
- üff ne karılar var be, bu bana bi kere versin on milyon borcum olsun anasını satayım... Cebinde ki bozuklukları kahveciye verdi çıktı
bir başkası girdi
aynı söz farklı ses
- üff ne karılar var be...
YORUMLAR
Sesli guldum oykuyu okurken..sonunda bir kaç lavuğun farklı algısıyla da canım sıkıldı.