- 914 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşamın ve Evrenin Kökeni Konferansı İzlenilerim
Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Teknik ve Bilim Araştırma Vakfı’nın hazırladığı Evrenin ve Yaşamın Kökeni adlı bir konferansa katılmış, değerli konuşmacıların bilimin ışığında verdikleri yaratılışın açık delillerini sizlerle paylaşmıştım. 21 Mayıs’ta ise Teknik ve Bilim Araştırma Vakfı, Milli Değerler Vakfı ve Milli Değerleri Koruma Vakfı’nın birlikte düzenlediği Hayatın ve Evrenin Kökeni konulu Uluslararası Konferans dizisinin ikincisine katılmak nasip oldu. Sayın Adnan Oktar’ın fahri başkanlığını yürüttüğü vakıfların tertiplediği bu ikinci konferans da bilimin ve bilimsel gelişmenin öneminin vurgulanması, son bilimsel gelişmeler ışığında varılan sonuçların topluma duyurulması açısından son derece önemli bir organizasyon oldu. ABD ve İtalya’dan bilim adamlarının konuşmacı olarak katıldıkları, birçok ülkeden akademisyen, araştırmacı, öğrenci ve gazetecinin izlediği İstanbul’da The Ritz-Carlton’da gerçekleşen bilimsel konferans büyük ilgi gördü.
Konferans İstiklal Marşı ve 15 Temmuz şehitleri için saygı duruşunun ardından Adnan Oktar’ın çalışmalarını anlatan kısa bir film gösterisiyle başladı. Oturumun moderatörlüğünü Deik Başkanı Zuhal Mansfield üstlenmişti. Allah’ın varlığının bilimsel delillerinin anlatıldığı konferansta canlıların milyonlarca yıldır hiçbir değişime uğramadıklarını gösteren çok sayıda fosil sergilenerek son bilimsel gelişmelere yer verilmişti. Kahvaltı sunumu ile başlayan gün, öğle yemeği, ikramlı çay molaları, Perküsyon Performansı ve İstanbul Dans Fabrikasının muhteşem gösterisi ile devam etti.
Konferansa konuşmacı olarak katılan bilim adamlarından Biyokimya uzmanı Prof. Dr. Fazale Rana, biyokimya, genetik, ve sentetik biyoloji alanında çalışmalar yapıyor. Yaratılışın bilimsel delilleri konusunda iki kitabı ve birçok makalesi, belgeseli, podcast’i bulunan, çeşitli televizyon ve radyo röportajlarının yanı sıra dünyanın çeşitli yerlerinde 500’den fazla üniversitede, konferansta ve kilisede konuşma yapan Dr. Rana, iki kere Donald Clippinger Araştırma Ödülüne layık görülmüş. Yazdığı makaleler Biochemistry, Applied Spectroscopy, FEBS Letters, Journal of Microbiological Methods ve Journal of Chemical Education gibi hakemli bilimsel dergilerde yayınlanmış. Biyokimya dalında öğrenim görürken evrim senaryolarının hayatın başlangıcını açıklayamayacağını ve hayatın bir Yaratıcı tarafından var edilmiş olması gerektiğini anlayan Dr. Rana kendisini bu gerçeği insanlara anlatmaya vakfetmiş. Prof. Dr. Fazale Rana’nın konuşmasından:
“DNA’nın optimal tasarımı sadece yeni teknolojilere ilham vermekle kalmıyor aynı zamanda bir Yaratıcının varlığını ortaya koyuyor.”
Moleküler biyoloji ve hücre biyolojisi alanında doktora derecesi bulunan, bulaşıcı hastalıklar konusundaki araştırmaları dolayısıyla NIH Liyakat Ödülüne layık görülen ve şu anda bilim ve dinin uyumu, biyokimyasal seviyede yaratılışın delilleri gibi konularda çalışmalar yürüten Prof. Dr. Anjeanette “AJ” Roberts bir diğer konuşmacıydı. Prof. Roberts, "Doğa, Allah’ın gücünü ve sıfatlarını da bize tanıtır. Yaratılışı incelemek ve bilimsel bulgulardan faydalanmak bizi sadece Allah’a götürmez aynı zamanda bize Allah’ı tanıtır" diyerek sunumunun amacını özetledi.
Yazıları ve fotoğraf çalışmaları çok sayıda ulusal ve uluslararası basın ve yayın organında yayınlanan ve sıklıkla EWTN, Relevant Radio, National Catholic Register, Aletia, Conservative Review, Newsmax, Fox News ve Sean Hannity gibi çeşitli yayın organlarına ve yayın sitelerine Ortadoğu uzmanı olarak katılan Picture Christians Projesi’nin Kurucusu ve Yöneticisi gazeteci Jeff Gardner’ın konuşmasından:
"Eskiden ateisttim ancak etrafımızdaki dünyanın kökenlerine dair gerçekleri gördüğümde, yani herşeyin üstün akla sahip bir Yaratıcı tarafından yaratıldığını gördüğümde Allah’ın varlığına inandım. Bu gerçeği tüm dünyaya anlatmamız önemli."
Sağlık Informatiği Projesi Yöneticisi, klinik patoloji analiz laboratuvarı ve patolojik anatomi laboratuvarı bilgi sistemlerinde uzmanlığı olan ve İtalya’da Dedalus Healthcare Systems Group’da görev yapan Dr. Carlo Alberto Cossano’nun konuşmasından;
"Bugün bir bilişim mühendisi araba üretiminin farklı evrelerindeki durum yönetimini bir yazılım programı ile yönetir. Asıl hayret verici olan on yıllar boyunca bu işin uzmanlarınca düşünülmüş, uygulanmış ve önerilmiş tecrübeler sonucu ortaya çıkan bu çözümün hücre tarafından da tam olarak uygulanıyor olmasıdır.”
Psikiyatri dalında tüm önde gelen İtalyan editörlerle birlikte birçok yayını bulunan, son çalışması İngilizce olarak yayınlanan ‘Paranoya: Liderlik ve Başarısızlık Arasında (createSpace, 2015) olan ve paranoya konusuna, bireysel psikiyatrik seviyeden girip konuyu daha sonra sosyoloji ve politika seviyesinde incelemiş olan İtalyan Bilimadamı Dr. Paolo Cioni’nin konuşmasından;
"Eskiden Vandallar ya da Kalvinistler olsun, barbarlar düşmanlarının en kıymetli eserlerini nasıl tümüyle yok ettilerse, materyalistler de insan felsefesinin ortaya koyduğu ancak onların dar anlayışlarının kavrayamadığı öğelere karşı nefret geliştirdiler."
Doktora tezini “Bilimsel Yaratılışçılık” ve “Yaşamın ve İnsanın Kökeni hakkındaki yeni bilimsel buluşlar” konusunda yapmış olan, şu anda toplumdaki ahlaki yozlaşma, aile kurumunun giderek bozulmaya uğraması, yalnızlığın artması gibi konularda halkı bilinçlendirmeyi amaçlayan aktiviteleri bulunan, bu çalışmaları gençlerden oluşan ekibiyle birlikte gerçekleştiren, İtalya’da Anti-Evrimci komiteyi kuran İtalyan sosyolog Dr. Fabrizio Fratus’un konuşmasından;
“İnsan bir hata değildir. Bilerek ve iyi tasarlanarak yaratılmış bir varlıktır; aynı şekilde insanın bu dünya üzerindeki hayatı da... Bu tasarımın sahibi tek olabilir: ALLAH Hiç bir deneysel yada ampirik delil hayatın sebebi olarak ortaya sürülmüş ateist modeli teyit etmemektedir.”
Konferansta ayrıca Milli Değerleri Koruma Vakfı E. Başkanı Altuğ Berker de bir konuşma yaptı. “Dünyamızın şu an içinde bulunduğu şiddet çemberinin temelinde, insanın sözde evrim geçirmiş bir hayvan olduğu yanılgısı yatmaktadır” diyen Berker, evrim teorisinin, yanlış mantıkları ile insanlar ve toplumlar arasında saldırı, isyan ve cinayete zemin hazırladığını söyledi.
Beyin Cerrahı Dr. Oktar Babuna ise ‘maddenin gerçeği ve ardındaki sır’ konusunda özetle şunları söyledi: “Tek mutlak varlık Allah’tır. Bu sadece Allah’ın var olduğu anlamına gelmektedir. Madde, mutlak bir varlık değildir. Dışarıdaki maddi dünya Allah’ın üstün yaratmasının eserlerinden biridir. Allah her yerdedir ve her şeyi kapsar.”
Konferansa konuşmacı ve izleyici olarak katılan bilim insanlarının, akademisyenlerin, üniversite öğrencilerinin ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin ortak görüşü ilkokuldan itibaren ülkemizdeki eğitim müfredatının en baştan revize edilmesi gerektiği yönünde oldu. 150 yıl önceki bilimsel koşullarda üretilerek, toplumlara bilimsel bir gerçekmiş gibi kabul ettirilmeye çalışılan evrim teorisinin, günümüzün bilimsel verileri ışığında çok fazla yönden bilimsel geçerliliği olmadığının ispatlandığının gençlere anlatılması gerekmektedir… Konferans, katılımcıların arasındaki işbirliğinin devam etmesi dileği ve insanlığa katkı sağlayacak şekilde bilimsel anlayışın gelişmesine fayda sağlaması temennileriyle sona erdi.
Ben bu muhteşem konferansın, evrim teorisinin büyük yalanlarını, bilime dayanarak değil bilime ‘rağmen’ ve yalnızca ideolojik amaçla savunulduğunu bilim yoluyla deşifre eden 80 dile çevrilmiş Harun Yahya külliyatının, Darwinizm karşısında bilimsel delil gösteremeyip yenik duruma düşen inançlı insanlar için büyük nimet olduğunu göstermiş olduğunu düşünüyorum. Allah bu konferansı düzenleyenlerden razı olsun, devamını nasip etsin, etkisini daha da artırsın.
YORUMLAR
Öncelik böyle yararlı bir konuyu kaleme döktüğünüz için teşekkür ederim.
Haşa "Allah yok" diyenin insalığını sorgulamak isterim. Biz müslümanlar bazı gerçekleri kabul ettiğimiz için araştırma yönümüzü kaybetmişiz ne yazık ki bunu sorgulamak olarak ve inkara yol açtığını söyleyen bir kısmımız dahi var. Bu gibi ciddi çalışmaları daha çok yaygınlaştırmalı ve bilgi edinmeliyiz. Ki bize yöneltilen sorulara karşı zayıf düşmemeliyiz. Neden ataistler de daha çok bu konuları araştırma eylemi oluyor? Demek oluyor ki onlarda içinde bulunduğu belirsizlikten hoşnut değil ve neticede örneğiniz gibi Allah'ın varlığını ispatlarla görüp kabul ediyor ve sadece kabul etmekle kalmayıp savunuyor. Biz kabul etmekle kalıyoruz ne yazık ki.. Her koyun kendi bacağından asılır düşüncesiyle kendimize imanımız. Dünya gelişiyor.. Savaşlarda silahlar dahi gelişmiş durumda ama bir şey var ki en büyük savaş düşünce gücü. Artık silahın bile ilkel olduğu bir savaş zamanına geldik. Teknoloji, bilim dili, öne atılan iddalı görüşler ve bunların erişim hızı korkutucu. Biz müslümanlar sanki biraz gerideyiz bu savaşta. Sadece müslümanlık değil inancı yaysak bile yeter. İnançsızlık her zaman ateistlikten dönen ve inanca tutunanlar gibi iyi sonuç vermeye bilir. Birde şu var derlerki bir ateistle tartışma imanını zora koyan durumlara düşebilirsin. Neden? O zaman sen imanına güvenmiyorsun. Çünkü yeterince bilinçli değilsin. Onun silahları belli sen cevaplarını kuşanmamışsın ki.
Yazınız gerçekten okunmalı. Bu gibi yazılar ve konferanslar yayılmalı diyorum. Bu uzun yorumuma son veriyorum. Tebrikler.