- 1012 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Merhaba sümüklü aşkım,
Merhaba sümüklü aşkım,
Ne zaman düştüyse Ankara’nın, güzergâhına imgelerim eyvallah deyip te baş eğdim yüreğime üflediğin aşka,
Bazen, hatta çoğunlukla yalnızlığımı yanıma alıp, Taş kaldırımlarda arşın, arşın izini,
Akay’da Neyzeni, Sakarya’da Seyyah’ı, Kadıköy börekçisinde kokun sinmiş silüetini, kısaca seni aradım
Dünden önceydi sanırım. Belki de yarın; Cinnah’ta komşumuz Rus kızı Manno’yla karşılaştım. Hal hatır sordum. Bilirsin ne çok sevecen olduğunu. Aşka hürmette kusur işlemediğini! Duygulanarak sarıldı boynuma bir an. Gözlüğünün camı buğulandı. Beni eski ben sandı! Ve seni anlattı bana.
Düşünüyorum da, aradan ne çok zaman geçmiş meğer. Soğuk kış akşamlarında üşüdüğün, ısınmak için göğsüme sokulduğun, o incecik parmaklarını avuçlarıma alıp yanaklarıma sürerek, öpüp, öpüp ısıtmaya çalıştığım an gibi aklımda. O günleri asla unutamadım!
Hele soğuktan burnun aktığında “Benim sümüklü sevgilim.” Deyişime ne çok kızardın. “Bana sümüklü deme.” Dediğinde;
“Peki ne dememi istiyorsun?” Sorusuna;
“Sadece aşkım de.” Derdin.
Bak nerdeyse unutacaktım Manno’nun bana anlattıklarını. Önce kendinden bahsetti; Sakarya’da bir barda ağzı yosun kokulu bir oğlanla tanıştığını ve ona gönlünü kaptırdığını. Meğer otçuymuş oğlan. Otçuluğun ne anlama geldiğini, ben de ondan öğrendim. Birkaç ay oğlanla birlikte yaşamış ve ayrılmış. Dahası ondan hamile kalmış ve Ankara’dan ayrılmış, İstanbul’a yerleşmiş! Ama oğlandan bahsederken var ya, gözlerinin içi ışıl ışıldı. Zaten ayrıldıktan birkaç ay sonra da çocuk krize girmiş, hayatını kaybetmiş! Bir de kızı varmış! Şimdi tam onsekizinde!
Ne garip değil mi? Biz de ayrıldığımızda tam on sekizindeydik. Şimdi biz hayatın sonuna geldik. Şimdi Manno’nun kızı on sekizine girmiş. Neyse, seni sordum.
Biz ayrıldıktan iki ya da üç yıl sonraydı diyerek söze girdi. Hiç istemediğin bir evliliğe zorlandığını, iki oğlunun olduğunu, kocan tarafından anlaşılmadığını, iki farklı yöne giden banliyö treni gibi zıt kutuplar gibiymişsiniz. Hatta saygı görmediğini anlatınca içim burkuldu.
Bir an soluğum kesildi, kalbim duracak gibi oldu! “Aaaah keşke.” Dedim ve sustum! Manno; “Keşke ne? Dediğinde. Hıçkıra hıçkıra ağladım senin mutsuzluğuna. Keşke bensiz de mutlu olsaydı. Bensiz de saygı görseydi, bensiz de sevilseydi. Ama keşkelerin hiçbir anlam ifade etmediğini biliyorum.
Keşke hiç ayrılmasaydık.
Keşke hep benim sümüklü aşkım olarak kalsaydın.
Keşke ikimiz evlenebilmiş olsaydık.
Keşke o çocuklar ikimizin olsaydı.
Keşke, keşke, keşke dolandı dilime, sana selam bile yollayamadım.
Affet beni sümüklü aşkım…
Efkan ÖTGÜN