- 775 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Eniştem beni niye öptü!
Küçük detaylar, ileride yaşanacaklara dair büyük ipuçları verirler. Bu detayların gözden kaçırılması halinde, ileride karşılaşılacak muhtemel sonuçlara ilişkin öngörüde bulunabilmek imkânsız hale gelir. Alınacak her sonuç sürpriz, her sürpriz hayal kırıklığına vesile olur. Böylece beklentilerle alınan sonuçların taban tabana çelişmesi kaçınılmaz hale gelir.
Yanlış adımlarla ne kadar doğru hedefe varılabilirse, yanlış kadrolarla da o kadar doğru sonuca ulaşılabilir!
Ülkemizin AB yolunda sürekli tökezlemesinin ve yaşadığı paradoksların sebebi de müzakereleri yürütenlerin, amaca uygun önceden belirlenmiş rotadan çıkarak, göstermelik sonuç alma gayretlerinden kaynaklanmaktadır!
AKP marifetiyle AB hedefi amacından tamamen saptırılmış, sulandırılmış ve teslimiyetçi politikalarla Türkiye Cumhuriyeti, AB’nin çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde tutan enteresan bir çizgiye oturtulmuştur. AB görüşmeleri, ülke çıkarlarının ötesinde, bir siyasi partinin destek bulma pazarlığında kullanılmak üzere önemli bir koz haline getirilmiştir.
AB’nin AKP hakkında açılan kapatma davasındaki aşırı tepkisini anımsayalım!
Buradaki detay şudur;
Kapatma davası sürecinde içte olduğu gibi elbette dıştan gelebilecek tepkiler de doğaldır. Ancak, gelen tepkiler şayet panik havasında ve de kendi ülkelerinde yapamayacakları gibi yargıya müdahale boyutunda ise bu çok anlamlıdır!
Bu mantıkla baktığımız zaman, Almanya’da sürmekte olan Deniz Feneri davasının karar arifesinde AKP’nin büyükelçilere verdiği iftar yemeğinde Sayın, Başbakanın “AB bizi yük olarak görüyorsa açıklasın. O zaman daha kapıyı baştan açmamış olsaydın. Kapıyı baştan niye açtın?” diyerek Brüksel’e rest çekmesi daha bir anlam kazanıyor. Zira Deniz Feneri davasına ilişkin basına; “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti davayı yürüten savcılara baskı yapıyor” haberleri yansımıştı.
İftar yemeğini takip eden gün Alman hâkimin Deniz Feneri için “Almanya’nın bu güne kadar gördüğü en büyük yolsuzluk” diyerek kararı açıklaması Sayın Erdoğan’ın tepkisini AKP-AB siyasi işbirliğine ters düşmesi bakımından önemli bir detay olarak görmek mümkündür.
Yoksa “Bayram değil, seyran değil; eniştem beni niye öptü” deyiminde olduğu gibi, uzun süredir gündemde olmayan AB sürecine ilişkin bu söylem de neyin nesi!
YORUMLAR
Cehaletten nemalanan,iktidarını ve bu iktidara dayalı menfaat ilişkilerini,işbirlikçilerinin desteğinide ardına alarak,pervasızca, akla gelen her yöntemi uygulamaya koymaktan çekinmeyen,bir ilki yaşıyoruz.Herkez görüyor,duyuyor,biliyor.İmam yine bildiğini okumayı sürdürüyor.Devran döner,takke düşer.
Selam ve saygıyla...