- 575 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÜÇÜK GELİN
KÜÇÜK GELİN
Elimde bez bebeğim bekliyorum ve soğuktan burnum akıyor. Tam da sırasıydı elimle siliyorum. Çarçabuk kimse görmeden.
Anemin ördüğü saçlarımı atıyorum geriye. Eskimiş eteğinden yırttığı bir parçayı saç örgülerime bağlardı toka niyetine. Annem böyle şeyleri iyi bilirdi. Eskiyen herşey sonrasında ya toka olurdu, ya yer bezi ve ya toz bezi. O güzel lastik toka geldi aklıma rengi pembe. Fatma saçına bağlamıştı. Kıskandım galiba söyleyince annem anlamış olacak ki babana söyleriz çarşıya indiğinde alır dedi. Oysa biliyordum babam çarşıya kahvede oyun oynamak için gider. Akşam eve döndüğünde üst baş sigara kokardı. Pek te sinirli olur, yenilmeye doymaz ertesi gün tekrar giderdi.
Her çarşı dönüşü yanaşırdım sessizce. Kim bilir belki, belki bir şeyler almıştır diye. Her seferinde boynum bükük çıkardım odadan. Tam da o ara kapının zili çaldı ve annem bana, kapıı diye seslendi. Gelen bir misafirdi. Of canım sıkıldı. Misafirden bana ne. Bekle dur artık kapı eşiğinde. Çocuklar, gelen misafirlerin yanında oturamazdı. Hele kız çocuğuysa hiç! Bu yüzden kapı eşiğinde bekliyor ve neden beklediğimi bilmiyordum.
Annem seslenince içeri girmemi, gelen misafirin elini öpmemi istedi. Kocaman adam babam yaşında benim el öpmemi neden istesin ki. Bunu yapmak için mi kaçırıyorum oyunu? Şeytan diyor kaç dışarı. Ya Ayşe ler başlamışsa oyuna vallahi basarım çığlığı.
Ha arada saçını çekmişliğimde var Fatma’nın. Biraz edepsizim galiba. Ayşe bitişik evde oturuyor. Fatma karşımdaki binada. Evlerini iki kat yaptırdı babası. Üst katta oturuyorlar. Durumları bizden iyi. Anne babasını seviyorum Asuman teyzeyle Hüsnü amcayı. Fatma benden bir yaş küçük on beşine yeni girdi. Seviyorum iyi kız.
Neyse ben yine babam ve misafire döneyim. Of valla delircem. İçerde neler konuşuluyor duyamıyorum. Kapıya dayasam kulağımı. Duyulmasın diye parmak ucunda yürüyorum. Babam hiç susmuyor. Hızlı ve heyecanlı sesi. Ama o kadar aceleyle konuşuyorki hiç birini anlamıyorum. Dedim ya eğer kaçırırsam evcilik oyununu sirke satacak yüzüm.
Annem hep böyle der. Sirke niye satayım ki? Güzel entariler elbiseler dururken. Annemde alem kadın. Babam yokken evde neşe içinde. Güzel kadın boyu posu herkesin dilinde. Babamdan çok genç. Sesi de bülbül gibi. O türkü okuduğu zaman dalar gözlerim.Ta ki babamın eve gelmesine yakın annem sessizlikliğe bürünür bir köşeye oturur işlerdi oyasını!
-Ben, Yazık gözlerine ana dediğimde
-Annem sana yapıyorum kızım çeyize lazım der her seferinde. Şu çeyiz olayı da bi garip. Anlamadım. Yapılmasa ayıplar anneme söylenirlermiş. Kimi ilgilendirir ki. Hem evlilik içinde çok zaman var yavaş, yavaş yapsa o güzelim yeşil gözlerine kıyamam anamın.
Of vallahi çatlayacağım sinirden. Bir saati geçti. Sanki bir ömür geldi bana. Annem seslendi nihayet. Zeynep gel kızım. Girdim içeri başım önümde misafir amcaya doğru yürüdüm uzattı elini. Ve ben hoşgeldiniz efendim diyerek öptüm. Ne meraklıymış öptürmeye. Herkes susmuş odada çıt yok. Bir müddet durdum öylece. Baktım olmayacak büzüldüm anamın yanına. Arada başımı kaldırdığımda amcanın bakışlarını yakalıyordum. Bıyıklarıyla oynaması sinir bozucu. Babamın yeni arkadaşı galiba ilk kez görüyorum. Ama beni rahatsız eden gözleri. İçimi okumak ister gibi ısrarla kaçırmıyor gözlerini.
Yeter bu kadarı da fazla artık. Anamın kulağına Ayşe ler bekliyo.diyip fırladım odadan. Zeynep dur diye seslenmesine umursamadan doğru Ayşe lere gittim.
Kıpının önünde bekliyordu Ayşe ile Fatma
- Ayşe nerdesin sen. Ben yapsam burnumdan getirirsin
- Fatma misafir gelmiş dedim ya Ayşe. Hadi beştaşı getirdin mi yanında başlayalım. Birazdan annemler çağırır. Oyunu ben kazandım. Sonrasında biraz sohbet ettik.
- Ayşe ben avukat olacağım. İstanbul a gideceğim okumaya. Çok güzelmiş. Öyle diyor gidenler. Köprünün fotograflarını gördüm geçende gazetede. Çok çalışıp kazanacağım sınavı.
- Fatma ben öğretmen olmak istiyorum. Konuşmayı seviyorum biliyorsunuz. Öğretmek kadar güzel ne olabilir. Ankara yı yazacağım. Babam olur kızım dedi geçen gün. Bizde ev tutarız hep birlikte taşınırız Ankara ya. Çok çalışmam lazım. Babam bana çok güveniyor.
- Ben hadi geç oldu görüşürüz kızlar. Diyerek ayrıldım yanlarından. Babam okuldan aldığından beri bu sohbetler içimi burkuyor. Ben hangi mesleği isterdim. Bilmem. Ama dur ben yazar olurdum. Yazmayı çok seviyorum. Günlük tutuyorum. Arada maniler yazıyorum. Evet, evet yazar olurdum. Yazarken çok rahatlıyorum. İçimi huzur kaplıyor.
Aradan birkaç gün geçti. Bir gün babamın çarşı dönüşüydü. Hava kararmak üzereydi. Anamla sofrayı hazırlıyorduk.
- Babam Zeynep gel buraya.
- Ben geliyorum baba diye seslendim. Yanına gittiğimde babam keyifliydi.
Yüzü de gülüyor hayret. Yenmiş oyunda galiba diye geçirdim aklımdan, cebinden bir küçük paket uzattı
- Babam al bakalım bu sana
- Ben bana mı? Ne ki bu? Şaşırmıştım! İçine elimi daldırdım. Elimdekileri görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. Rengarenk tokalar. Fatma’nın kinden bile fazla ve güzel. Heyecanla öptüm babamı
- Ben teşekkür ederim baba
- Babam hadi git karnım aç yardım et anana dedi.
Hemen içeri koşarak saçımdaki entari bozması toka parçasını attım taktım pembe tokaları saçıma, koştum anamın yanına.
-Ben ana ana bak babam ne almış
-Annem ne güzel. Senin istediğin gibi. Çok yakıştı kızım. Öylesine sevgiyle sarıldı ki anamın cennet kokusunu çektim içime
-Ben seni seviyom ana diyebildim.
İkimizin de gözleri doldu. Birkaç toka yetmişti beni mutlu etmeye. Yarın görecekti Ayşe Fatma.
Mutluluktan sabahı zor ettim. Bugün bile bu anım beni aynı şekilde mutlu ediyor. Babama dair tek güzel anım.
Şimdi yaşım on yedi. Hala acıyan yaralarım, cevapsız sorularım var. Annem, babam, Ayşe, Fatma hepsi kalbimde. Çok özledim. Görüşmeyeli bir yıldan fazla olmuş.
Hani eve gelen misafir amcadan bahsetmiştim. Meğer misafirliğe değil, beni babamdan istemeye gelmiş. Şimdi anlıyorum o tokalar hangi parayla alındı. Ah ah! etime biçilen parayla saçıma toka almış babam. Keşke anamın bezi kalsaydı saçımda, bende Fatma nın tokasına özenseydim. Nereden bilecektim. Babam kendi kafasına göre satmıştı bedenimi. Yediğim lokma mı fazla gelmişti? O gün ne kadara giderim hesabını yapmışlar aralarında. Fiyatımı hala bilmiyorum. Söylemediler.
Arada sinirlendiğinde; kocamın ‘’o kadar para saydım’’ demesinden çok para olduğunu düşünüyorum. Bir aya kalmadı eve imam geldi nikahımı kıydı. Sonrası verdiler elime bohçayı kocamın arkasından düştüm yola, İşte böyle satışa sunulma hikayem. Ne diye gelin olmuştum ki. Daha çocuk bedenimden yeni kurtulmuş serpilemeden kadın olmuştum.
O kabusu anlatmaya dilim varmıyor. Gerdek gecesi kabusum benim. Hoş hala öyle. Dokunacak diye aklım çıkıyor. Ne bileyim tiksinti geliyor. Tenime dokunmasına tahammülüm yok.
Çoğu zaman;
-kocam kız odaya geç derdi.
-Ben başım ağrıyor derdim. Ya başım ağrırdı ya da beklerdim oyalanırdım kasten. Aradan aylar geçti ilk geceden hamile kalmışım. Doktor öyle dedi nasıl hesaplamışsa.
Hamilelik çok zor geçti. Körpe bedenim ev işi, yemek, bir de bu lanet adam derken iyice zayıf düştü bedenim. Çok zor doğum yaptım. Yanımda ne anam vardı ne başka biri. Elime bebeğimi verdiklerinde ne yapacağımı bilemedim. Bez bebeğim gibi değildi. Küçücük bir şey. Keçi yavrusu gibi geldi gözüme. Nasıl büyütürüm bilmem ki. İşte bu duygularla bende ana olmuştum.
Bir sene evveli bez bebeğimle oynarken, bugün kendi bebemi almıştım kucağıma. Şimdi iki aylık kenarda uyuyup uyanıyo. Bez bebeğim gibi değil. Bi ağlamaya başladı mı kocam vurur dirseğini
-kocam kalk kız sustur şunu. Attırmasın kafamın tasını. Gecenin bi vakti uyutmaya çalışırım karanlığın ortasında. Pek sevemedi kız oldu diye de, epeyce homurdandı. Oysa kıvır kıvır sarı saçları, masmavi gözleri var. Tıpkı oyuncak bebek gibi. Canım kızım benim herşeyim.
Bu adam kötü kalpli. huysuz sürekli bağırıyor herşeye. Babam yaşında olmasa küfür edicem. Zaten cevap vermekte mümkün değil. Bir kez yaşadım tövbe ettim.
-ben anamları çok özledim gitsek mi görmeye
-kocam ne işimiz var? çok uzak gitipte ne yapacan? burası artık evin
-ben anadır özlenmez mi? ne olur torunlarını görsünler. Bi götürsen ne olur
-kocam olmaz be kadın
-ben ya neden olmaz? Birlikte gider geliriz. Bak dört duvar arasındayım. Kader e de iyi gelir hava alırız hep birlikte
-kocam hasbinallah git kadın yemeği hazırla sus artık
-ben ama… Dememe kalmadı suratıma attığı tokatla savruldum. Dudağım patlamış dünya kan akmıştı. O günden sonra elimden geldiği kadar konuşmamaya gayret ederim. Sadece
-ben uyan hadi, yemek hazır ,hoş geldin
Başka bir sey yok. Kocaman adam babam yaşında. Allahtan çoğu geceler sızar kalır bi köşede. Kızımla ilgilenirdim rahat, rahat. Kızım herşeyim benim. Bahtı güzel olur inşallah. Anasına çekmez. Benim anamda çocuk gelinmiş. Bende öyle oldum. Ama kızımı asla erken gelin etmem. Bunun için elimden ne geliyorsa yapacağım. Kızım okuyacak iyi yerlere gelecek. Çocukluğunu genç kızlığını doya doya yaşayacak. O zamana kadar bu kocam olacak adamda ölür gider inşallah. Ölür ölür göremez o zamanları. Tek umudum bu.
Yaradana kurtar beni diye yalvarıyorum her gece. Kimbilir dilek kapım açık olur da kabul olur duam.
Of Kader uyandı yine. İşte böyle benim hikayem. Bunu gizli yazıyorum. Kader büyüyünce okusun diye. Anası nasıl küçük gelin olmuş bilsin diye. Sonra devam ederim. Kader ağlıyor, susmuyor. Sanıyorum o da anasının ne çektiğini hissediyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.