kör bıçak
gecenin bir vakti yüzüne çarpan soğuk bir tebessümün ardına saklanır bazen zaman.. ne bir adım geride ne bir adım ileridedir yaşadığın hayat..
tam orda işte.. penceresi çıkmaz bir sokağa bakan odanın duvarlarında.. her hangi bir gecede uyanıp gözlerini diktiğin tavanda.. orda..
sessizliğinde gizlenen kırmızı gürültülerini alıp koynuna ve sarıp sarmalanıp kendine günahı boynuma dediğin her saatin saçlarını örersin dönüp geriye.. diline takılıp kalan eski bir şarkı son cümlesini bir türlü yazamadığın eksik bir şiir ve avuç içine gizlenmiş adsız bir sancının ertesine düşen bir ömrün kekeme telaşıdır bu..
yürüdüğün her sokaktan tek tek toplamaya çalışmak dökülenlerini..omzuna musallat olan ezik bir ağrı.şehirler arası bir otobüs terminalinde unutulmuş bir çocukluk..
büyüdükçe uzaklaştığın kendin..
akş’lar
telaş’lar
ayrılıklar..
üç beş kelimenin boğazına dayanan düğümü ve karaktersiz bir kaç cümle..
hepi topu imlası bozuk sözler..
hiç verilmemiş..
hiç tutulmamış..
içinden çıkıp dışına izlediğin kendinin yarasından öpersin sonra..
ayıbından.. ve boynuna aldığın günahından..
kendine çelme takıp düşürdüğün her adım için özür dilersin ayaklarından.. sol elinin yalnız bıraktığı sağ elinden sonra..
ve sonra sonbahara çalan saçlarından..
sonra
demli bir çaya karıştırdığın kederine bir sigara daha yakarsın..
ve başı gök
ayağı deniz olur gidenlerin..
kör bıçak Yazısına Yorum Yap
"kör bıçak" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.