Ömer Hayyam'a Ait Meşhur Hikaye.
718 Yılında öldürülen vezir Reşidüddin Fazlullah <Câmi-üt tevarih> adlı eserinde şöyle yazmaktadır.:
Ömer hayyam ile Hasan Sabah ve Hâce Nizam-ül-mülk Hasan Tusi bir okulda arkadaş idiler.
Aralarında kararlaştırdıklarına göre büyüdükleri ve tahsillerini bitirip hayata atıldıkları zaman her hangi birisi büyük bir mevki elde edip yüksek bir makama geçtiğinde öteki iki arkadaşını da hatırlayıp onlara da iyi bir iş verecek.
Gel zaman git zaman Hâce Nizam-ül-mülk İran Selçukilerine Baş vezir oluyor. Ömer hayyam müstağni: çünkü şâir, âlim, riyaziyeci,astronom ve kozmograf. Celâlüddin Melikşah Selçuki ona rasadhane ve meşhur Celâli takvimini yaptırıyor. Mizamülmük aynı zaman da ziraatle de meşgül olsun diye ona Nışabur da bir az arazi veriyor(*)
Hâce Nizam-ül-mülk Hasan Sabah’a da bir iş veriyor. Lâkin o haris bir adam; tatmin olmuyor ve İsmailiye(**) mezhebi altında ve fedaileri vasıtasile İslam Ülkelerinde bir terör devri açıyor ve günün birin de Hâce Nizam-ül-mülk de Nihavend de öldürtüyor.
Lûtfali bey < Azer Ateşgade> adlı eserinde; Rıza Kulu Han Hidayet < Mecma-ül-fusaha> sında bu hikayeyi te’yid
etmektedir.
Selçuk Hükümdarlarından Sultan Melikşah zamanında marufâlimlerden sayılıyordu. 465 Hicri senesinde başka bir kaç bilginle birlikte takvimi islâh etmiş ve bu takvim ismi geçen Padişahın adına izafeten Celâli takvimi olarak şöhret bulmuştur.
Hayyam’ın tıpda da ihtisası vardı. Melikşahın oğlu olup çiçek hastalığına tutulan Sencer!i tedavi etmiş ve iyileştirmiştir.
Hayyam’ın en büyük şöhreti onun Hakimâne Rubaîleri vasıtasile olup, bu yüzden Cihanda ün salmış adı her tarafta duyulmuş ve kendisi bu süretle tanınmıştır. Rubaileri bir çok yabancı dile çevrilmiştir. ilk önce meşhur İngiliz şâiri Fitz Cerald tarafından ingilizceye tercüme edilmiştir.
Hayyam’ın rubailerinden başka Farsça Nevruznamesi de vardır ve Cebir ile mukabele adlı eseri ise 1851 yılında bir Fransız bilgini tarafından Fransızcaya çevrilmiştir.
Hayyam, Hicretin takriben 536. ıncı senesinde vefat etmiş ve doğum yeri olan Nişabura yarım fersah mesefade kâin İmamzade mahruk adlı yerde görülmüştür.
4 Makale sâhibi Nizami-yi-aruzi-yi Semarkandı, Hicri 517 yılında Hayyamla görüştüğünde Hayyam ona şöyle demiştir:
Benim mezarımöyle bir yerde olacaktır ki her sene bahar mevsiminde orada çiçekler açacaktır.
Hakikatten ve nitekim de öyle olmuştur. Şöyle ki:
Nizami ondan 13 yıl sonra oradan geçerken Hayyam’ın kabrini ziyaret ediyor ve önceden keşf ettiği gibi mezarın da çiçeklerin açtığını görmüştür.
:_________:(*) Bir rivayete göre ona maaş ta tahsis ediyor.
:_________:(**)Bahis konusu mezhebe İsmailiye denildiği gibi Batiniye, Karamıta ve Melahide dahi denir.
Kaynak..: ÖMER HAYYAM VE RUBAİLERİ.
Saife.: 69-71.
--................: Menkibe - 2
Farabi ve İbni Sina’yı tekfir
İbni Sina’yı (980-1037) Felsefi fikirlerinden dolayı zamanında çekemeyen bir takım muasırları onu tekfir etmişlerdir. İşte Hekim oğlu Ali Paşa kütüphanesinde 580 numarada kayıtlı kanunun baş sahifesinde şu ilave vardır. Muallim Baki Gölpınarlı tarafından yapılan tercemesine göre (Hüseyin Meybedi) şehri divanı Alide İmam Gazaliden nakil ile o hakikatler denizi (Gazali) delaletten uyanış) adlı kitabın da,
Hak Teaalanın cüziyatı bilmesini ve cesedlerin (bedenlerin) haşrini nefiy etmeleri ve Alemin kıdeminin icabını söylemeleri dolayısiyle Meşaiyunun ulularından olan Ebu Nasr Faryabi ve Ebu Ali Sina’yı tekfir eylemişdir. demiştir. Ebu Ali hayatında tekfir ettiklerinde o da işitip bunu söylemişdir:
- Benim gibi birisinin küfrü saçma kabilinden ve kolay olmaz.
- Benim imanımdan daha kuvvetli iman yoktur.
- Zamane de benim gibi bir adam olur da o da kâfir bulunursa.
- Bütün kâinatda tek bir Müslüman bile yok (demek) tir.
İbni Sina’yı hayatında beğenmeyip çekemeyenler ve felsefe Üstadı Farabi ile beraber ona küfür isnad edenlere İbni Sina Ağzından söylediği mevzuubahis olan bu cevap pek yerindedir.
Bu sahifede aynı zamanda eski tebabetde kullanılan tertipler de çok ismi geçen ve Hekim oğlu Ali Paşa denen vezirin babası seretibbai Hassa Nuh efendinin el yazısıile Mührile mahdumunun kütüphanesinin mührünün birer örneği vardır. İşte kütüphanelerimizde böyle metinle alakadar veyahud alakası olmayan ba’zı kayıtlar pek çokdur. Bunlar zaman zaman Tıp tarihinin bir çok karanlık noktalarını aydınlatacak mahiyetdedir..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.