- 912 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Âlem Âlem İçinde
Ağaçlar kimine göre yalnız ağaç, kimine göre yalnız yemek, kimlerine göre binek, kimilerine göre evdir, yuvadır.
Ağaçlar canlı varlıklardır, kendi âlemlerinin birer bireyi olarak yaşar ve ölürler.
Onlar kendi âleminde yaşarken, bedenlerinde, dallarında, köklerinde nice canlılar yaşar ve onlarında her biri kendi âleminin birer bireyi olarak, Ağaçlarla iç içe ama Ağacın ve birbirlerinin âleminden çok farklı olan kendi âlemlerini, kendi dünyalarını yaşarlar. Bu canlıların bazıları ağaçlara zarar verirken, bazılarının dokunuşları da, ağaçlara faydalı olur.
Bu durum başka canlılar içinde geçerlidir, yani bir çok canlı, kendi içinde veya üzerinde dilini, ihtiyaçlarını bilmedikleri canlıları taşırlar. Mesela, büyük balıklar veya büyük kara hayvanlarının parazitleriyle beslenen küçük canlılar vardır. Birbirleriyle iç içe ama birbirlerinden çok farklı âlem içindedirler.
Biz İnsanlar bu gerçeği, hayatta iken ancak başka canlıları gözlemleyerek anlayacağımızı sanıyoruz. Biz ise bir ağaç misali, yaşarken, bedenlerimizin başka başka bilinçli canlıların mekanı olduğunu neredeyse hiç aklımıza getirmiyoruz.
Aklımıza ancak ölü bedenlerimizin yılanlara, kurtlara, parazitlere yuva olabileceği geliyor, fakat o düşünce de, bizi dehşete düşürüyor.
Oysa yaşarken bedenlerimizi geçici veya sürekli mesken yapan veya yapabilen, damarlarımızda gezecek kadar bize yakın olabilen varlıkların haberlerini de, Ayet ve Hadisi şeriflerden öğreniriz.
Biz bu haberleri kendimizde, insanlarda gözlemliyoruz aslında.
Yani Ağaçları mesken tutan canlıların ağaçlara faydası ve ya zararları ağaçta kendini gösterdiği gibi, biz insanların bedenlerini, apayrı bir âlemde yaşadığı halde mesken tutan canlılarında bize zararlı ve ya faydalı etkileri gözle görülüyor ve en önemlisi de, biz bu etkileri, huzur ve ya huzursuzluk... gibi duygular olarak hissedebiliyoruz.
Sizce, biz insanlar için, ömrümüzü, âlemini, dilini bilmediğimiz, bir çok canlının evi, bineği, yemeği, yuvası olarak geçirirken, "ene ene" "ben ben" dememiz, başına buyruk bir hayat yaşamaya çalışmamız, bizim ve bütün Âlemlerin Rabbi olan, alemleri birbiri içine, birbirine karıştırmadan geçiren Allah’a saygıdan kalbimizin ürpermiyor olması, Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın davetine koşarak gitmiyor olmamız, kabirde yılanlara, parazitlere yuva veya yem olmaktan daha ürpertici bir hal değil mi?
Rabbimiz bize yakın ve uzak olan, bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün alemlerden iyilik ve güzellikler ulaştırsın bizlere. Rabbim her durumda ve her âlemde yar ve yardımcımız olsun.
Konu ile ilgili Hadis-i Şerifler:
Seytan Ademoglunun damarinda kan dolasir gibi dolasir.
Ravi: Hz. Safiyye (r.anha)
Seytan, besmele cekilmemis taami kendine helal görur. Bir arabi geldi. Yemege besmelesiz, uzanan elini tuttum. Yemin ederim ki, seytanin eli de onunki ile beraber elimin icindeydi.
Ravi: Hz. Huzeyfe (r.a.)
"Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Sizden biri uykusundan uyanıp abdest alırken burnuna su alıp sümkürsün! Çünkü şeytan onun genzinde geceler!’ buyurdu.”
Buhari"
"İnsana Hayırlı İşler Yapmayı İlham Eden Melek
İnsanoğluna şeytanın bir dokunması olduğu gibi, meleğin de dokunması vardır. Şeytanın dokunması şerri vaat etme ve hakkı yalanlamadır. Meleğin dokunması ise hayrı vaat etme ve hakkı doğrulamadır.
Tirmizi 3172"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.