BİR DENİZ HİKAYESİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Mükemmel bir giriş yapmak için kusursuz bir suya dönüşmeliyim. Oysa ben kendi girdabımda dönüp duruyorum. Milyonlarca yığının içinde o eski beni arıyorum. Dikkatimi dağıtan onca gereksizliğin ortasında boşluktayım. En çok önemsediklerime üç maymunu oynuyorum.
Sığ bir Deniz’e dönüşüyorum çaresizce . Sırtımda taşıdığım gemi öyle ağır ki… Defalarca dalgalarımda yüzdürmeye çalışıyorum ama gücüm tükeniyor.
İçimdeki girdap bütün suyumu emmek istiyor. Damarlarımdaki tüm suyun çekildiğini hissediyorum.
Kıyıya vursun istiyorum gemi .Dalga dalga kusmak istiyorum onu. Nafile bir çaba …Sırtımda kalmaya devam ediyor ve yükü çok canımı yakıyor.
Uzun zamandır su alıyor bu gemi. Buna rağmen onu yemyeşil ormanlarıyla, taze meyveleriyle ,coşkun akan ırmaklarıyla muhteşem limanlarda buluyordum zaman zaman . Yeni yükler edinip sırtımda gezmeye devam etti hep .
Artık daha fazla su alıyordu uğursuz gemi. Düşüncelerimden çılgın bir tsunami yaratıyorum şimdi. Önüme katıp tüm yaşanmışlıkları plastik çöpler bırakıyorum geçtiğim kıyılara. Ezip geçtiğim tüm hayalleri enkazın arasına terk ediyorum . Ömründen bir gün kalmış olan gemiyi uğurlamak için kıyılarımda yarattığım manzaraya uzaktan bakıyorum. Acısına yaraşır bir felaket yaratmışken bütün gücümü kullanacağım son bir kez bu gidiş için.
Hey gemi bir baksana kendine . Yelkenlerin eskiyip yırtılmış, boyaların dökülmüş ve sadece silik bir yazıyla ismin kalmış ihtişamından . Su aldığın yarıklarından yükünü bırakıyorsun derinlerime. Zamanla diğer batıkların yanında yerlerini alacaklar. Yosun tutup kabuk bağlayacaklar.
Şimdi ellerinde biralarıyla gitar eşliğinde şarkı söyleyen aşık çifte ev sahipliği yapıyorum .Köpük köpük ruhumdan vuruyorum iskeleye. Her çarpışmadaki inleyişlerim romantik dalga sesleri olarak iz düşüyor kulaklarına. Ay ışığında daha bir yakınlaşıp şiir oluyorlar yakamozlarımda. Suyumdan yansıyan her bir ışık yaralarımın kan pıhtısı.
Gemi gıcırdayarak yalpalıyor üzerimde . Kalbime yatırıyor gövdesini. Off..! Bu ağrılı tarifsiz yorgunluk beni öldürüyorsun.
Tüm rengimi alıyor gece. Karanlık bir izbeye dönüşüyorum sessizce. Tuz ve yosun kokusuyla çağırıyorum kimsesizliğimi.
Bir ara bir hareket beliriyor suyumun yüzünde. Bir yunus balığı oynaşıyor ötelerimde. Neşesi ve içtenliğiyle gülümsetiyor naçar Deniz’i . Hani şu sol yanım .. Ahh o benim ağrıyan yorgun tarafım … Heyecan ile diriliyor yeniden. Seyre dalıyorum bu gizemli yunusu . Henüz buralardayken tadını çıkarıyorum her hareketin ve en çok da AN’ın …
Kaldırıp başınızı gökyüzüne baktığınızda kaç denizin gözbebeklerine temas ettiğinizi düşündünüz mü hiç ? Peki sahile vuran her dalgada gökyüzünün hangi yüzüne baktığınız aklınıza geldi mi hiç ? Onca gökyüzü ve deniz yaşanamamış hayatların kara delikleridir. Uçuşan umutsuzluk renksiz ve kokusuz bir zehir. Hayatlarımıza dahil ettiğimiz her hayalin çıkarımlarından ürettik uçuşup göğe karışan umutsuzluklarımızı biz.
Hey dostum sana kötü bir haberim var. Polyanna öldü ve bir Deniz’e gömüldü.
DENİZ...
Sevgili Olricx’in öyküsü çok güzeldi. Yorumlar arasında kaybolmasa iyi olur dedim ..:
Yaşıtlarıma göre biraz daha iri olsam da küçücüktüm, anneme sordum; “anne” dedim, “ben nasıl oldum?” baktı şöyle bir, “seni denizden aldık yavrum” dedi. Onu biliyordum; bir keresinde babamla kıyısında çadır kurmuştuk, demişti ki babam, elindeki ucuna ince bir ip bağlanmış sopayı ona doğru savururken, “deniz bu işte, içinde balıklar yaşar” derken az sonra fırlatıp çektiği oltanın ucundakine garip garip bakarken daha kısık bir sesle eklemişti, “yer yer ayakkabı yaşam izlerine de rastlanabiliyor tabi.” Günlerce düşündüm. Madem denizden almışlar beni , ben özümde ya balıktım ya da ayakkabı. Balıkları da görmüştüm ayakkabıları da. Balıklar kendiliğinden kımıldıyordu, ayakkabılar birinin yardımı olmadan asla… O zaman ben ayakkabı değil balık olmalıydım. O zaman suda yaşayabilirdim. Bir anda fırladım yerimden bahçedeki kuyuya koştum. Kuyunun dibinde su doluydu kova. Soktum kafamı. Nefes nefese çıkardım. Daha büyük bir yer bulmalıydım. Hemen ilerde bir göl vardı, koşa koşa gittim attım kendimi. Çıktığımda saçlarımdan, giysilerimden sular damlıyordu. Hay dedim kovaya da göle de çocuk dilince. Hiç biri bir deniz etmiyordu. Koşarak, zaman zaman takılıp düşerek, tekrar koşarak yarım saat mesafedeydi deniz. Koştum koştum, onu uzaktan görebiliyordum artık. Bana göz kırpıyor, dudaklarından ismim fısıldanıyordu. Kollarını açmış beni bekliyordu. Hızlandıkça hızlanıyordum, artık düşmüyordum. Yamaçtan kendimi tuzlu suyuna attım. Denizde hayat vardı.
YORUMLAR
İlk kelimeden,son kelimeye kadar ödülünü hak etmiş bir yazı ve kim bu yazıda kendinden izler bulmaz ki
Yazını okurken bir yıl önceki halim canlandı gözümde,yeniden döndüm sanki o günlere
O günlere dair çok şey buldum yazında kendimden
Yara almadan ya da acı tecrübelere ev sahipliği yapmadan yaşanmıyor hayat maalesef
Her ne kadar polyanna'yı öldürüp gömsek de yine de aldığımız her nefeste bir umut yeşermiyor mu içimizde
Belki bir mucize...kim bilebilir
Yazıların gerçekten güzel ve ne kadar uzun olursa olsun of keşke bitmeseydi diyor insan.Sen hep yaz Deniz.Başarıların daim olsun cesur yürekli mavi
Sevgilerimle.
Gamzelimm
İyi ki varsın yüreğinle,varlığınla
Her satırını sanki yaşarmış gibi okudum.
Maalesef çok yara almamıza rağmen bu kanamayı durduramıyoruz bir türlü.
Çünkü kalbimiz beyaz bir kısrak gibi şaha kalkmaya hazırlanıyor yunusları gördüğümüzde.
Polyanna'yı sakın öldürme, bizi de öldürürsün...
Mükemmel bir yazı.
Yalın ve etkili.
Kutlarım çok, sevgilerimle.
İçindeki denize daldığında , gerçek denizin uçsuz bucaksız kıyılarına vuran dalgaları ve geride kalan kum tanelerini görüyorsun ki, hepsi bir başka an'dan arta kalan ölü zamanlardır bana göre. Denizin bütünü insan, insanın içsel bütünlüğü denizdir.Daldıkça daha çok kendini tanırsın orada...
Deniz ki, yaşamın da ölümün de kaynağı... İnsan gibi ...
Çok çok güzeldi yazı. Bunları düşündürdü sanırım bana da...
Sevgi ve selamlar.
"kadın deniz gibidir" sözü aklıma geldi bir an
Burada kadının ve denizin nice halleri olduğu akla gelir
Deniz bazen masmavidir, bazen tirşe mavisi, Sait Faik'in "Son Kuşlar" hikâyesindeki misal
Ben, tirşe mavisi kavramını ilk onun bu çok sevdiğim öyküsünde duydum, duyumsadım
Yine deniz vardır kurşuni renge bürünür, yağmurlu puslu havalarda, ayrı tat bırakır nazenin
Bazen kıyıdan açıklara doğru yeşil ve mavinin tonları sıralanır art arda
Yaz gecesi mehtapta yakamozlar uzar gider
Bazen deniz o kadar berraktır suyun derinliğini göstermez, akvaryum misali
Dalgalıdır kimi, sahilleri okşar usulca, bazen de döver
Kadında böyledir
Med cezir manzaraları sunar
Belirsizlik arz eder, bir vakit gelir de
Ne ki, farklı tatları saklar anlayana, alabilene
Anlamayan ise kadın deniz gibidir ne yapacağı belli olmaz der ve kadına da denize de haksızlık eder geçer, sanırsınız denizin tek hali tayfun, kasırga, tsunamidir
Hepsi bir yana
Siz hep yazın Deniz hanım
Güne gelen yüreğe, emeğe, kaleme, kelama bin selam olsun
Ramazan ayınız mübarek olsun
Saygılarımla...
levent taner tarafından 5/27/2017 7:00:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu bir itiraftır :)
Son son zamanlarda özel sebeplerden dolayı bu güzel siteye uğrayamaz oldum..
Dolayısıyla eski yazılarından çok okumuşluğum yok, ama kalem iyi yazıyor. Zira insan
kendiyle ancak bu kadar güzel konuşabilir.
Sevgiler,
Billur T. Phelps tarafından 5/26/2017 3:24:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli dostlar yorumlarınızla verdiğiniz destek ve katkılarınız içi teşekkür ederim. Yapılan eleştirileri dikkate alıp daha iyi yazılar yazmak üzere belleğe kaydettim. Önceki yazılarıma baktığımda rahatlıkla özeleştirimi yapabiliyorum. Benim sayfamda yazılan hiç bir eleştiri göz ardı edilmedi. Şimdi daha iyi yazdığımı düşünüyorum. Çok daha iyi yazabilmem için yine her zamanki gibi sayfamda özgürsünüz. Gördüğünüz tüm eksikleri lütfen hiç çekinmeden dillendirin. Sadece tek ricam darbeler yumuşak olsun :)))
Özellikle olricx ; öykün çok çok güzeldi. Denizde hayat var... (kesinlikle hala var . .) Deniz'in sesine kulak ver :)))
Çok değerli seçki kurlu yazımı önemseyip güne taşıdığınız çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle......
Den(iz) tarafından 5/26/2017 11:33:02 AM zamanında düzenlenmiştir.
Mükemmel bir giriş yapmak için kusursuz bir suya dönüşmeliyim. Oysa ben kendi girdabımda dönüp duruyorum. Milyonlarca yığının içinde o eski beni arıyorum. Dikkatimi dağıtan onca gereksizliğin ortasında boşluktayım. En çok önemsediklerime üç maymunu oynuyorum.
Deniz! deyince akan diğer sular durur. Yalnızca bu giriş bile Denizlerin erişilmez güzelliğini ve derin gizemini yeterince ifade ediyor.
Bir puslu İstanbul sabahında kendimi masmavi suların sımsıcak koynunda buldum..Ve hiç çıkmak istemedim.
Bana bu hazzı tattırdığınız için çok teşekkür ederim.
deniz olmalı tüm kadınlar ve sen den(iz) mükemmel bir giriş yapman için kusursuz bir suya dönüşmene gerek yok çünkü mükemmellik diye bir kavram yok.eski seni bulabilmen çok da zor değil aslında yapacağın o yunusun gözbebeklerine bakıp ona gülümsemen ve sımsıkı sarılman olacaktır. Hayat dediğin zaten AN ı yaşamak olmalıdır ve ertelenmemelidr.
seni seviyoruz...
Yazıyı okumuştum ama o anda bir işim çıktığından yorum yazamadım.
Şimdi tekrar döndüğümde baktım günün yazısı seçilmiş. Çok hoşuma gitti.
Bu sitede daha ilk yazında sana demiştim sitenin çok önemli kalemlerinden biri olacağını. İşte bu gün bunu görmüş olmanın sevincini yaşıyorum.
Yazına gelince: Senden okuduğum onca yazıyla kıyaslayınca bu oldukça farklı geldi. Benim bir türlü beceremediğim bir tarzdır kendi kendimle konuşmak. Sen bunu oldukça başarılı bir şekilde kaleme dökmüşsün.
Yazın hüzünlü olmakla birlikte ben hüzünden ziyade özlem hisleriyle doldum. Denizi olan bir şehirde yaşamama rağmen yine de denizi özlemek biraz garip gelse de sanırım ben içine giremediğim Marmara'yı değil, özgürce kulaç attığım Akdeniz'i özlüyorum. Ya da ne bileyim Akdeniz kıyılarında bırakmak zorunda kaldığım sevdiklerimi...
Selam ve sevgiler.
‘Yürekle kıyaslayınca, beynin ne önemi var ki?
Bir hayali öldürmek, bir gerçeği öldürmekten daha zordur...
Virginia Woolf
ve Polyanna öldü ve bir Deniz’e gömüldü ise Deniz artık bir umut taşır içinde
ve öldürdüysen bir gerçeği gömeceksin ki kokmasın
suya gömülmek güzelliğinde değil tabii ki de
neyse:)
tebrikler ve saygımla...
DEVRİM DENİZERİ
Bir hayali öldürmek, bir gerçeği öldürmekten daha zordur...
Virginia Woolf
Sevgi ve selamlar...
En sevdiğim bir haldir. Denizde alabildiğine açılıp suyun üzerinde yatarak göğe bakmak. Uzunca bir süre öylece kalmak. İnsan bir gemidir evet. Kimi zaman kendi sularında kendini batar. Aslında aklımdan öyle uzun cümleler geçiyor ki.cümlelerim sessiz kalmak istiyorlar sanırım.Belki gemim sular altında kaldığından. Neyse işte
Güzel olan seni okumaktı
Sevgimle
Yaşıtlarıma göre biraz daha iri olsam da küçücüktüm, anneme sordum; “anne” dedim, “ben nasıl oldum?” baktı şöyle bir, “seni denizden aldık yavrum” dedi. Onu biliyordum; bir keresinde babamla kıyısında çadır kurmuştuk, demişti ki babam, elindeki ucuna ince bir ip bağlanmış sopayı ona doğru savururken, “deniz bu işte, içinde balıklar yaşar” derken az sonra fırlatıp çektiği oltanın ucundakine garip garip bakarken daha kısık bir sesle eklemişti, “yer yer ayakkabı yaşam izlerine de rastlanabiliyor tabi.” Günlerce düşündüm. Madem denizden almışlar beni , ben özümde ya balıktım ya da ayakkabı. Balıkları da görmüştüm ayakkabıları da. Balıklar kendiliğinden kımıldıyordu, ayakkabılar birinin yardımı olmadan asla… O zaman ben ayakkabı değil balık olmalıydım. O zaman suda yaşayabilirdim. Bir anda fırladım yerimden bahçedeki kuyuya koştum. Kuyunun dibinde su doluydu kova. Soktum kafamı. Nefes nefese çıkardım. Daha büyük bir yer bulmalıydım. Hemen ilerde bir göl vardı, koşa koşa gittim attım kendimi. Çıktığımda saçlarımdan, giysilerimden sular damlıyordu. Hay dedim kovaya da göle de çocuk dilince. Hiç biri bir deniz etmiyordu. Koşarak, zaman zaman takılıp düşerek, tekrar koşarak yarım saat mesafedeydi deniz. Koştum koştum, onu uzaktan görebiliyordum artık. Bana göz kırpıyor, dudaklarından ismim fısıldanıyordu. Kollarını açmış beni bekliyordu. Hızlandıkça hızlanıyordum, artık düşmüyordum. Yamaçtan kendimi tuzlu suyuna attım. Denizde hayat vardı.
olricx tarafından 5/25/2017 4:56:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
olricx tarafından 5/25/2017 4:58:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
yazınız da hem karamsarlık hem umut var. tam yelkenler suya iniyor yenilgi kabul noktasındayken oradan umutlu bir çıkış yakalıyorsunuz.bunları bilerek mi yapıyorsunuz;yoksa gel git lerinizi rayına sokamamanın bir sonucu mu... her iki durumda da kaleminiz kusursuz, dili çok iyi kullanıyorsunuz, tebrikler