- 1019 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç liralık defter(sy12)
Diyordum işte, bu saygı ya pahalı olmalıydı. Ceple birlikte her değdiğini de yakmalıydı. Ya da zahmetin alâsı çekilmeliydi onu kazanmak için. Diyordum da ne dediğimi bilmiyordum. Sözde kazandığım itibarı veyahut saygıyı yine veyahut sevgiyi aşırıya kaçan (Ucum bitti, doğrulup diğer kalemi aldım) (Hani şu cüsseli olan, pek haz etmem laf aramızda kalsın---Merak etme canım, neyse ki şimdilik sadece yazabiliyor. Okuması yok, yani öyle sanıyorum. Hiç tepki vermedi ve eğer olağan dışı bir şekilde okumasının olduğu ortaya çıkarsa onu masamın ruhani lideri yapacağım. Sabrın ödüllendirilmesi gerek...)
Aşırıya kaçan, kaçıp da gelmeyen, kaçtığı yerde okkalı bir hayat kuran tavırlarım mahvediyordu. Harcıyordum, gerçek anlamda harcıyordum. Az önce bir iyilik mi yapılmıştı ardına ağır bir şaka, ağır bir tavır, cüsseli bir ifade yerleştiriyor, sabredilmesini bekliyordum. Verdiğimden çoğunu alıyor, insanları incitiyordum. Belki de bu benim tesellimdir. Hiç vermeyip sadece alıyordu olabilirim. “Kötü biri” denince ilk olarak kendimin sevimsiz suratı canlanır aklımda, sonrada kötü jönler (bu bilinç altıma yerleştirilen, tıkılarak, itilerek yerleştirilen bir şey) belki bana kazık atanların sadece isimleri. Kocaman harflerle geçen adları gözlerimin önünde. Yüzlerini hatırlamak zor oluyor herkesin ve her şeyin. Neyse ki insanlar durup dururken de incinir. Anlamıyordum, saygıyı biriktirip ne yapacaktım; aile veya mahalle büyüğü mü olacaktım. Mafya babası, sözü geçen bir abi, bir kaç kişinin abisi, şehir efsanesi, süper kahraman mı?
...
Bak uykuya dalmışım, dalmak denirse buna. Ne tatlı değil mi? Tatlı değil! Salya sümük, kendimi kendime yakıştıramıyorum. Kendi cehennemimde oturup ateşimde tav olmuyorum, ateşimde pişmiyorum, ateşimde çay demliyorum. Hiç olmadığım kadar küçüğüm ve hiç olmadığım durumu nasıl bilebiliyorum ki? Hiç olmamışım işte. Hiç olmamış gibi hissetmem yeterli mi? Bunu böyle bitirebiliriz, ben kimi seslendirdiğimle ilgili soruları sormaya devam ederken evrene. Acaba diyor insan tam /biz/ Biz kim? Tam ben soru sorarken evren uyuyor mu? Yada binlerce yıl önce düzeni kurup öldü mü? Yalnızlık hiç böyle işledi mi içine. Ben en kötü yoldan kaybetmeyi seçtim. Denemiyorum bile, hareket bile etmiyorum. Anılar kendilerinden zaruri rüyalar yapıyor, tükeniyorlar. Uykularımın bilmediğim ölüm kadar soğuk, karanlık oluşu bununla alâkalı galiba. Yada yine gerizekalıyım...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.