- 679 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
8.Türk Dil Kurultayı ve Cumhurbaşkanının güzellemeleri
Kadim bir atasözü der ki "aynası iştir kişinin laf’a bakılmaz" bu atasözünün telmihini izleyecek olsak bizi çıkaracağı kadim deyim "laf salatası" olur. Sayın Davutoğlunun şehircilik üzerine konuşmalarından sonra antik medeniyetlerin üzerinde hükümet arkasına saklanmış yağmacıların yükselen binalarını görünce insan sormadan edemiyor "Anadolu medeniyetleri müzesi" ne iş yapar?! Şöyle ki hükümet Cumhuriyetin kurum ve kuruluşlarını sırat köprüsünden geçirirken kıldan ince kılıçtan keskin bir hal almış köprüyü de şeytana satmış durumdadır... Günahı şeytanla yarışan bu kurum ve kuruluşlar Atatürk ün mirasına sahip çıkamadığı gibi ahlaksız bir biçimde ismi arkasında saklanmaya devam etmektedir üstelik hiç bir şey yapmadan... Meydanın kimlere kaldığı Sakarya’da görülsede ülkede halkın Atatürk e olan sevgisi peygamberden sonra ikinci sıradadır. Köpek görünce değnek tutmalarından belli...
Şöyle ki Türkçe olimpiyatlarını madeni paranın üzerine basacak kadar fetö terör örgütünün olimpiyatlarında boy gösterenler bugün o paraların yerine 15 Temmuz şehitler günü hatıra paralarını bastılar. Yine bir kadim atasözü der ki "zararın neresinden dönersen kâr dır". Bir hatıra para da bu dil kurultayının 85.yılı anısına basabilirler. Laf benden iş onlardan gelsin... Öyle ya icra makamı ağlama değil. Cumhuriyetin kurum ve kuruluşlarını yönetenler böyle konuşmalardan üstüne vazife çıkarmalıdırlar. Cumhurbaşkanının açık beyanına rağmen belediyelerin; ingilizceden Arapça’ya, rusçadan Fransızcaya ucube reklam tabelalarından iş yeri isimlerine tedbir almaları, gerekirse ceza kesmeleri gerekir. Şayet bunu yapmazlarsa istiklal marşı yazarımız Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi "tarih tekerrür etmez, tarihi aptallar tekerrür ettirir" sözü sosyolojik kural olur. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük kimyacısı merhum sayın Oktay Sinanoğlu hem Türkçe konusunda hem de anadil de eğitim konusunda kitaplar ve konferanslar vermiş olmasına rağmen Türk Dil Kurumunun ihaneti affedilir değildir... Sahip olduğumuz topraklar ve bu topraklarda yaşamış kadim medeniyetler bizim kültürel mirasımızdır...
Bu kürtürel miras ve umran algısının temelleri Türk dil kurumu ve Türk tarih kurumunun tapusundadır... Uyuya kaldıkları ölüm uykusundan uyanıp kadim medeniyet tarihimizi dilleriyle birlikte günümüze kazandıracak ve çağcıl medeniyetler arasında yeralmamızı sağlayacaklardır... Bu bir vazifeden çok bir vasiyetin yerine getirilmesidir... Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetine Türk Gençliğine İşbankasıyla bıraktığı bir vasiyet... Bir başka Cumhurbaşkanının bunu dillendiriyor olması işini yapmamış olanların ayıbıdır...