- 479 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CESARET
Cesaret deyince herhalde bizim millet gelir akla. Bizde cesaretin her türlüsü var. Cesur milletiz sözün kısası.
Bakın kaç çeşit cesaret var:
Vatan için cephelerde çarpışan aslanlarımızın cesareti var en başta. Bu cesareti takdir etmemek mümkün değil. Hani derler ya “kelle koltukta “ diye. İşte böyle kahramanlardan söz ediyorum. N. Atsız bir şiirinde ”kahramanlık ,atılıp bir daha dönmemektir.” diyor.
İkinci bir cesaret var buna da “medeni cesaret” deniyor. Bir topluluk karşısında konuşma, bir devlet büyüğüne derdini anlatma, bir kıza aşkını ilan etme. Medeni cesaret kahramanlıktakinden çok farklı aslında. Cephede canını hiçe sayıp ileri atılan Mehmetçik, köyünde yavuklusunun karşısında donup kalır, muhtardan hakkı olanı isteyemez.
Bir diğeri de cehaletin getirdiği cesaret. Buna aldırmazlık da denilebilir. Direksiyonun başına geçenlerde sık sık görülür.bu kahramanımız oturur televizyonda kaza haberlerini izler. Aşırı hızdan yapılan kazalarda parçalanan arabaları, insanları seyreder, kalkar arabasına biner, aşırı hız yapar, alkollü araba kullanır akıbeti aynı olur. Onun haberini izleyen diğeri de aynısını yapmaktan çekinmez. Bu tiplerden birini de bir haber programında görmüştük yıllar önce. Bir kadınla pazarlık yapan çapkınımız kadının “Ben AIDS’liyiım.” Uyarısına, “Önemli değil.” diye cevap veriyor. Aman Allah’ım bu ne büyük cesaret(!), bu ne büyük aptallık.
Memleketin bu tipteki cesareti hiç ihtiyacı yok. Cesaretin bu kısmanda yer alanların sonu biliniyor. Çoğunun adresi de belli: Ulu Mezar.
Kahramanlara ve medeni cesaretlilere ihtiyacımız var. Bir de her ikisi bir insanda birleşirse işte o zaman daha iyi olur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.