KABAK AŞAĞI KABAK YUKARI
Kabakgillerden insanoğlu dazlak haline getirince kafatasını her türlü teşbihe hazır hale gelir.Sonra da güneşin vermiş olduğu cila ile gözlerde oluşturduğu anlık parıltı mesut eder temaşa edeni. Siftah diyerek tıraştan sonra keltoşun orta yerine şappadak vuran ve elinin ayası ile keltoşun tozunu alan bir suratın mutlu ve kaykık resmini zihninizde canlandırın lütfen. Komik bir vaziyet değil midir yansıyan gözlerinize?Ayrıca bir sempati unsuru olarak da göze batan ve yansıyan dazlaklık başa bela değildir de nedir şimdi?
Ey Berber; saçı, sakalı ve lafı kısa kes dediğiniz andan itibaren kendinizi yepyeni bir imajın kollarına atmış oluyor ve sempatik bir adam olma yolunda edinimler sağlıyorsunuz. Lakin başınızın ortasına yiyeceğiniz şamarlar ve karşı yönde gelen bir çift gözü rahatsız eden parlaklığınız inşallah bir kazaya mahal vermeyecektir.”Şekil önemli değil, esasen ben onun ruhunu sevdim.” diyen genç çaresizliği ile şemailin önemli bir referans olduğunu ve para ettiğini bilhassa ifade edelim.Şu mesel ne güzel de meselleştiriyor anlatımı.
“Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir.
Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir.
Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir.. .
Saç, sakal, bıyık, kas, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.
“Vur usturayı berber efendi” der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar. Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
“Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım” diye kükrer.
Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek. Kaideyi bozmaz derviş.
Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden. Berber mahcup, fakat korkmuştur. Ses çıkaramaz.Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar.Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
`Kabak aşağı, kabak yukarı.`
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki,gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir.Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına
denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır, kalır.Ölmüştür. Görenler çığlığı basar.Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
“Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?”
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
“ Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kabağında bir
sahibi vardi elbet !. O gücenmiş olmalı!”
Bizim hikayemizde biraz buna benziyor memlekette.Sahipsiz sanmasın kimse herhangi bir insanı bile.Tokatın nerde ve nasıl geleceği belli olmaz. Ense kökünüzde şappadak bitiverir bakarsınız ansızın.Sesini yedi düvel duyar da kalkamazsınız bir daha oturduğunuz yerden.
Yüce yaratıcının kuluyuz, olmaya ki haksızlığa uğrayalım.Zinhar dalga geçmeyin.
Derviş adabı içinde hareket eden ve o vakarı ve o sabrı gösteren o kadar güzel yürekli güzel bakışlı insanı var ki ülkemin. Onların da elbet günü gelir ve hak ettikleri ilgiyi, saygıyı görürler. Kimsemiz yoksa dahi yüce yaratıcının sonsuz kanatları altında idame ettireceğiz yaşamımızı. Güvendiğimiz dağlar kardan borandan geçilmez olsa da yolumuzu güllük gülistanlık olduğunu hissediyoruz.ve sonsuz güvendiğimiz dağ gibi bir gençlik geliyor.
Kabadayılık ömre bedel. Kaba(d)ayılık dağda olur, bağda alçakgönüllülük esastır.
“Heyyttttt ulan!!Yürrrü de ense tıraşını görelim.” derse bir derviş acep n’ola ahvalimiz? Kabak tadı veren şu kavanoz dipli dünyada balkabağı tatlısı bir hayat için el ele verin lütfen.
Kabak tadı vermesin her iş!
Kabak karpuz gibi olmasın insanımız.Dervişlikten kime ne ziyan olmuş ki? Allah’ın tokadı inşallah kendine getirir kafadan kabak olanı.
“Hey baksana senin kafa kabak çıktı.” dese biri yekdiğerine. Seyreyleyin izdihamını kavganın. Kabak da olsa kafa kafadır.
Kabaktan dolayı kabuk bağlamaz inşallah kafalar.