- 834 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Hiçbiri*
‘Şiir, dizelere yansıtılan içtenlik ve anlatımda yakalanan sadelik ile yere sağlam basar ayaklarını.’ der ve dize dize var ederdi şiirlerini göz kırpma anı kadar kısa, bir nefes alımı kadar uzun şiir yaşantısında.
Günümüz şiirlerinin en büyük eksiğini; Şairlerin neyi anlatmak istediklerine karar verememesi şeklinde tanımlayabiliriz. Neyi anlatacağına karar verememiş bir Şair (anlatmak sözcüğüne takılmayın; bu pek tabi göstermek veya aktarmak fiilleri ile aynı anlama da gelebilmektedir.) ‘nasıl’ı ve ‘neden’i de soramaz kendine. Ki ikinci en önemli karar noktası olan ‘nasıl?’ sorusu kimi zaman Şair çoğu zaman okur tarafından cevaplanamaz. Hal böyle olunca kendinden emin olamayan bir Şair, birbirinden bağımsız görünen sözcükleri, olay veya durumları ilişkilendirme (kurgu) sorunu ile yüzleşmek zorunda kalır. Böyle bir durumda kalem ile kâğıdın vazgeçilmez aşkından dolayı sorgusuz sualsiz ortaya çıkan şiir, sözcükler çöplüğüne dönüşür. Elbette çok fazla şanslı değil ise Şair (Şanslı Şair’e de çok az rastlanıldığını bilmem hatırlatmama gerek var mı?).
‘Şiir, bir taşla iki kuş vurma sanatıdır ve taş, bildiklerimizle kıyaslanamayacak derecede olmalıdır ki kıymeti olabilsin avın.’ dedi ve yoluna devam etti ayağında pranga, son nefesinde dahi şiir olacak adam.
Gerçekçilik vazgeçilmez olmalıdır gerçek olmayan konusunda okuru ikna edemediğinde. Öyle bir an gelir ki sağdan, soldan ve hatta güneyden ve kuzeyden dizeler sarmalar göğü, sıkar suyunu çıkarır ve okur öyle bir tırsar ki kurtarması için kendini ayaklarına kapanır Şairin. Dünü bugün olarak verebilmek veya yarın hiç olmayacakmış gibi hissettirmek gerek dizelerde. Ve bir başkası dahi aktarmak istese seninkileri asla aynı şeyleri bulamamalıdır. Lafın kısası özgünlük. Ayırt edici bir kavramdır özgünlük. Ve hatta özgürlük dizelerde. Ki diğer önemli bir maharettir. Çünkü dizelerin sahibi olarak özgürce dolaşamayacaksanız aralarda neden yaşatırsınız ki dizeleri…
‘Şiir, ucu bucağı olmayan bir bağ ve şair en kuytularda saklanmış üzümleri bulup onlardan tutkulu bir kırmızı şarap çıkartabilme ustalığına sahip kişidir.’ demişti elindeki kadehi başı masaya düşmesinden dolayı istemsizce bırakan berceste adam…
Sonrası hiç olmadı.
Ve hep söylendi şiir üstüne bolca özlü sözler ama hiçbiri berceste adam kadar önemsememişti dizeleri…
*: berceste adam anısına.
Serkan Canbolat
YORUMLAR
Şiir, ucu bucağı olmayan bir bağ ve şair en kuytularda saklanmış üzümleri bulup onlardan tutkulu bir kırmızı şarap çıkartabilme ustalığına sahip kişidir.’ demişti berceste adam…
çok önemli mesajlar içeren ve mutlak okunması gereken bir yazı..kutlarım değerli yazar...
sevgi saygı selamlarımla..
Şiir önemsenmelidir,darmadağın kelimeler yumağı olmamalıdır asla. Birbirinden kopuk dizeleri imgelerle bağlama sanatı değildir şiir.
Bir arkadaşım demişti ki,şiir at gibidir. İlk önce üzerine bineceksin ilk kıtada şaha kaldırmayacaksın okuru ve yavaşça ilerleyeceksin içinde anlatmak istediğin dün bugün ve yarınlar olacak. Engelleri aşacaksın duyguların doruk noktada olduğu vakit finalde dizginleri eline alıp son noktayı koyacaksın ki şaha o zaman kalkacak şiir.
Dizelerimize sahipsiz gibi davranmak çok üzücü. Kendimizden emin bir şekilde ve konudan uzaklaşmadan kelimeleri toparlamak.
Hiç kimsenin bilmediği üzüm tanelerini toplama zamanı(m) geldi. Ben bu yolda yavaşça ilerlemeye razıyım,hiç acelem yok keyfine vara vara çalışacağım ki bir gün “bir şair” olana kadar.
Saygılarımla