- 670 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZGÜR VE BAĞIMSIZ MEDYA (PROJE)
Yaşanan acı tecrübeler göstermiştir ki; Türkiye’de medya özgür ve bağımsız değildir. Ortaçağ ve daha öncesinde olduğu gibi; teknik olarak günümüze gelinceye kadar medya büyük bir değişim yaşamasına rağmen; işlev, içerik, şümul ve mekan olarak yerinde saymıştır.
Ortaçağ’da padişahın ve imparatorluğun emirleri tellallar aracılığı ile "Ey ahali duyduk duymadık demeyin..." başlayan nağmelerle halka nasıl duyuruluyorsa; şimdide sermaye sınıfının ve devleti idare eden siyasilerin emirlerini ve isteklerini halka duyurmaktan; reklamını, propogandasını halka empoze etmekten başka bir iş yapmamaktadır.
Oysa medyanın özgürlüğü ve bağımsızlığı; halkın özgürlüğünün ve bağımsızlığının bir parçasıdır. Medyanın yakın tarihi bunun ibret vesikasıdır. Çünkü medyanın temeli matbaadır. Matbaanın bulunmasından sonra Fransız Devrimi olmuş; Ortaçağ sona ermiş, imparatorluklar yıkılmış, sermaye sınıfı ana sermaye kayıplarına uğramış; cumhuriyet, bağımsızlık, demokrasi, özgürlük düşüncesi tüm Dünya’ya yayılmıştır.
Bu tarihi gerçeğin bilincinde olan sermaye sınıfı kapitalist sistemde; devlet komünist sistemde medyayı tekeli altına almış; özgür ve bağımsız medyaya sansür uygulamış, kapatmış ve hatta çoğu zaman satın almıştır.
Türkiyede’ de şu aşama da aynı süreç yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir. Türkiye tüm sorunları gibi medya ile ilgili sorunlarını da kendi şartları içinde kurallar oluştararak ve ulusal, özgür ve bağımsız medyayı yaratarak çözebilir. Kapitalist sistemin yada komünist sistemin medyasının kuruluş ve çalışma sistemi ülkemize uymaz. Tüm problem uyar diyenlerin hala ısrarla sistemi yürütmelerinden kaynaklanmaktadır. Çünkü medya bu haliyle onların tüm isteklerine cevap vermekte, halkın beklentilerine bin ışık yılı kadar uzakta durmaktadır.
Medyanın görev tanımına bakınca halkın haber alma hürriyetinin temel kriter olduğunu görürsünüz. Halkın haber alma hürriyeti günümüzde "Kamuoyunun Gündemi" deyimi ile tarif edilmektedir. Medyanın görev tanımının, günün değişen ve gelişen şartlarına göre bizce yeniden sorgulanması ve yeniden tanımlanması ve buna göre yeniden yapılandırılması için şartlar olgunlaşmıştır. Aksi takdirde şu anda sabit bit çizgiye oturmuş olan ve azalmaya başlayan okur sayısı; doğal şartlarda okur yazar oranının artmasına parelel olarak artması gerekirken, belli bir süre sonra gittikçe artan bir ivme ile okur kaybeymeye başlayacaktır.
Okuyucu artık sadece bilgi almakla yetinmek istememektedir. Haberin konusunun toplumda yarattığı etkiyi ve toplumun o haberin içeriğine verdiği tepkiyi de merak etmektedir.
İnsan içinde yaşadığı toplumun olaylara yaklaşım tarzını, eğilimini aidiyet duygusunun gereği olarak merak etmektedir. Medya kişinin "Acaba toplum bu olay hakkında ne düşünüyor?, Benim gibi mi düşünüyor?" sorularının cevabını okuyucuya vermek zorundadır. Bu soruların cevaplarını bilmek, en azından o olayın ayrıntılarını bilmek kadar okuyucunun hakkıdır.
Toplumun genel eğilimi birey için önemldir. Bu sosyal kültürün gereğidir. Zira artık toplum birbiriyle konuşmayan; bireyselleşmiş; insan güruhlarına dönüşmüştür maalesef. Aksi takdirde kişi bilincinin, toplum bilincinin geçmesi gibi absürd bir sonuç ortaya çıkacak ve herkes benim düşüncem doğru diye başını devekuşu gibi kuma gömecektir.
Basının kamuoyu adına siyaseti, ekonomiyi ve milli gücün diğer unsurlarını yönlendirmesi işlevini de gerçekleştirmesi şimdilik başka türlü de mümkün gözükmemektedir.
Demokrasi de millet ile milletvekilleri arasında dört yılda bir seçimlerle kurulan anket ilişkisinin günlük olarak işlemesi için basın toplumun düşüncesini kişilere başka türlü de objektif olarak yansıtamaz. Yani basın haber gibi; habere halkın yorumunu da; haber olarak halka yansıtmalıdır.
Basının görevi bir konu hakkında kamuoyu oluşturmakla kalmamalı, oluşan kamuoyunun ağırlığını da mesaj verilecek kişi yada kurumlara objektif olarak yansıtmak olmalıdır. Basının özgürlüğü ve objektifliği bu süreçte çok büyük önem kazanmaktadır. çünkü özgür ve bağımsız basın objektif olabilir.
Bunu sağlamak içinde basın; reklam yönü ile finans sağlamak için işverene bağımlı olması, maliyetlerini karşılamak için basın patronlarının iş adamlığına soyunması, kıskacından devlet ve halk tarafından kurtarılmalıdır. Özellikle kültürel gelişimin tamamlamamış toplumlarda buna şiddetle ihtiyaç vardır.
Basın patronlarının başka bir sektörde direkt yada dolaylı müteşşebbis olması kanunla yasaklanmalıdır. Buna karşılık iş dünyasında ki işletmelerin yıllık cirolarının karlarının yüzde 10’unu reklama ayırması kanunla teminat alınmalıdır. Buna karşılık devlet de işletmelerden aldığı verginin bir kısmına, verilen reklam oranında muafiyet uygulayarak, bu yükün bir kısmını üzerine almalıdır.
Ayrıca devlet memuruna, çalışanına her ay maaşının yüzde biri, özel sektör ise yüzde yarımı kadar medya yardımı yapmalıdır. Bu yardımın sürekliliği, kendini amorti etmesi ve döner sermaye oluşturması ve amacına uygun kullanılması için ay sonunda yayımlar bayiler aracılığı ile toplatılmalı, hatta dünkü gazeteni getir bugünkü gazeteni götür gibi kampanyalar yapılarak; kişiye getirdiği yayın nispetinde geri ödeme yapılmalıdır. Böylece gazetelerin pazarlama sorununa çözüm yaratılmalıdır. Bu şekilde gazetelerin kağıt ihtiyacı karşılanmış olacağı gibi, okunan kağıt çöpe gitmeyecek fabrikaya gidecek ve çevrecilik adına da olumlu bir kakı değer yaratılacaktır. Yani daha az ağaç kesilecektir.
Tabi bu yayınların toplanması için okuyucuya alternetif alternatif oluşturulmalı; kişi okuduklarını kendisi teslim edebileceği gibi, esasları kanunla çok titizce hazırlanmış özel toplama şirketleri oluşturularak yeni bir hizmet sektörüde yaratılmalıdır.
Aynı işlem bilgisayar tekonoljisi ürünlerindede yapılarak israf önenmelidr. Üretimde kaynak tasarrufu ve kaynakları verimli kullanım imkanları araştırılmalıdır. Böylelikle basın halkın daha büyük bir kısmına ulaşarak olaylar hakkında daha yoğun ve ve doğru bir eğilim tespiti yapmış olacaktır.
Özgür ve bağımsız medyayı oluşturduktan sonra basın süratle her ilde anket teşkilatları kurmalı bir haberin yayımlanmasını müteakip, ertesi gün tüm istatistiki ayrıntıları ile gazetede yorumları ile yayımlanarak kamoyu yazımızın başlangıcında anlattığımız şekilde bilgilendirilmelidir.
Bu tür ve bu türün türevleri projelerle besın ulusal basın haline gelecektir. Ve halkın sadece haber alma değil haberin toplumdaki yansımalarından da haberdar olma ihtiyacı ve talebine cevap verecektir.
Bunun dışında şu anda izlediğimiz şekilde basın ve siyasetin tel tel dökülen ahpap-çavuş ilişkisinin sona ermesi mümkün olmayacaktır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur....
YORUMLAR
Ne yazık ki 85 ve sonrası hükümetlerin kaderlerini de /Menderes döneminde olduğu gibi medya belirlemiştir.Adamlar geleceğimize ipotek koyarken hükümetin tarafı olmak zorundalar ve yalakalıklarının karşılığını da ihaleler/rant/sahil şeritlerinin paha biçilmez g.menkulleri ile elde ediyorlar.Sonra da gün gelip hükümetle en ufak ters düşmelerde bir başbakan ağzına geleni söyleyerek rezil/rüsva edebiliyor medya babalarını SUSSSSSSSSSSS....işte böyle susuyorlar /satılık medya/fiyatı belli medya kalemine sağlık dostum
Benim en çok ilgimi çeken okur yazar oranının artmasına rağmen medya okurluğunun giderek azalması. Böyle giderse daha azalacak gibi duruyor.
Bana sorarsanız cevabım belli, ben de satılmamış,başkasının etkisi altında kalmamış bir medya istiyorum... Sanırım bunu istemek de en doğal hakkım...
Yazı bu tespitinize neden sonuç ilişkisi içine ayrıntılı olarak değiniyor. Ama asıl püf noktası burda. BİR ŞİŞİRME SORUNU VAR OKUR YAZAR ORANI ÜLKEMİZDE İLK OKUR MEZUNU OLARAK TANIMLANIR OYSA OKUR YAZAR ORANI BİR BÜTÜNDÜR. YAZMAYI BİLMEYEN SADECE OKURDUR. YAZMAK YADA YAZACAK BİLGİ BİRİKİMİNE SAHİP OLMAK İÇİN OKUMA YAZMA ÖĞRENENLERİN DEĞİL ÜNİVERSİTE BİTİRENLERİN SAYISINA BAKMAKTIR. ODA SADECE YÜZDE ON ORANINDADIR.
SÖZÜN ÖZÜ İLKOKUL MEZUNU ARTIYOR AMA ÜNİVERSİTE MEZUNU AYNI ORANDA ARTMIYOR BENCE TEMEL SEBEP BUDUR
Doğru söze şapka çıkarılır...
Çok doğru tespitlerde bulunmuşsunuz yazınızda, katılmamak elde değil.
Benim en çok ilgimi çeken okur yazar oranının artmasına rağmen medya okurluğunun giderek azalması. Böyle giderse daha azalacak gibi duruyor.
Bana sorarsanız cevabım belli, ben de satılmamış,başkasının etkisi altında kalmamış bir medya istiyorum... Sanırım bunu istemek de en doğal hakkım...
Kaleminize ve duyarlılığınıza sağlık...
Saygılar...
Yazınızın içeriğine diyecek söz olamaz.
Her tesbit yerindedir. Sağolun...
Farklı bir pencereden bakalım mı ?
Mesela başlıktan başlayıp biraz yürüyelim " yürütelim değil " :))
Özgür ve Bağımsız Medya
Özgür ve... BAĞIM/SIZ
"Ne bağım var ne bahçem" bende sizden biriyim diye gelenler bağımsız medyanın şişirmesiyle başımıza geliyorlar.
Sonra bağımlı hale geliyorlar !
Köprü altlarında ya da sokak aralarındaki çocuklardan farklı bir bağımlılık !
İktidar (sız) bağımlılığı...
sonra vatandaşı sızım sızım sızlat !
Bağı bahçesi olmayanlar bir kaç yıl geçmeden pipi budattırıp gelen ziynetlerle sandalcıklar, gemicikler alıyorlar !
Eee yalan değil... doğru... bağım bahçem yok diyorlardı... kıyıda demirli gemiciklerim de yok demediler ya !
İlahi, biz de amma fesat düşünceliyiz...
Daha sonra iktidar sahipleri medya sahiplerine zorunlu bağımlı hale geliyorlar, medya sahipleri de onlara...
Sonra gün gelip anlaşamıyorlar ve Gözümüzün içine FENERİ sokarcasına birbirlerinin ayıplarını ifşa ediyorlar...
Olsun, biri gitsin... nasıl olsa geride daha
onların onlara, onların da onlara bağımlı medya var...
Biraz karışık oldu değil mi :))
Zaten bu işler hep karışık :)
Vatandaşın aklı gibi...
SAYGILARLA ALBAYRAKLIM..
Size projetör demek lazım sayın oğuz umut :))
Projelerinize eklenecek bir sözüm yok, hepsi harfi harfine doğru...Gayet akılcıl/uygulanabilir ve çözüm üreten her zaman...
Yalnız aklıma Cumhuriyet Mitingleri geldi birden, daha doğrusu benim katıldığım Çağlayan Mitingi :)))
Ses düzeninin yetersiz oluşundan ne yapacağını bilemeyen kalabalık, kitleler halinde yürümüşler,yüksek binanın üstündeki kamerayı görünce hep bir ağızdan "satılık medya ...satılık medya" diye bağırmışlardı.. Hangi kanal olduğunu bilmeden...
Üzerinden bir yılı aşkın süre geçti o çalkantılı günlerin üzerinden, değişen bir şey yok ne yazık ki...
Selamlar kaleminize..
ZeynepZeynep tarafından 9/16/2008 10:44:26 PM zamanında düzenlenmiştir.