- 898 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç liralık defter(sy9)
Uzun sersemce bir yürüyüş... Önümde oturan çocuğu, benim aksime etrafı anlamlandırmak için bakınan çocuğu izliyorum. "Çocuklar gülmeli" diyorum, sosyokültürel mesajlarını al ve çekip git! Suratım şekilden şekle giriyor, kimsenin umurunda değilim. Unutmuşum, ben görünmezim! Mecazi veya gerçek, yakın sayılır. Adam bağırarak konuşuyor: "Ben onu hayatta yemem" diye telefonun her hangi bir yerine. Telefona hakim diyemem. Ben yürümüyorum, yani yürüyebiliyorum; bu sufle başka bir yerden. Başka yerler beni çok alıkoyuyor. Çocuğu güldürüyorum; yol gözlerinin, kocaman gözlerinin içinden kayıyor. Görebiliyorum, bende direkleri sabitlerdim, kafam oynardı kitlendiğinde, yeni bir direk seçerdim, yeni bir çit, yeni bir toprak öbeği, varsa ağaç, yeni bir bina (yeni olan oluş) yeni komik adamlar. Beni de güldürmeye çalışan ahmaklar vardı.
Önemi yok, her şey gider, siz durdursanız bile...
Etine dolgun bir kız, arkadaşına söyleniyor ağzını gererek "Abur cuburu bırakmalıyım" Taklit ediyorum, ne aşağılığım. Bunu ona düşündüren şartları, kıvrımları, kıvılcımları düşünebilecek empati yapacak incelik veya zekaya asla sahip olmadım, olmayı düşünmüyorum. Düşünmekle olmak, bu ikisi büyük şerefsizlerden! Ne pis düşüncelerim var, bir hayvanı dışarı çıkarırsanız ve uzun zamandır kimseyi görmemişse/en azından kendi alışık olduğu düzen dışında/ Kaos iyidir, ellerimi bağlamak isterdim, bunlar yazmasın. Arzularım, tutkularım, nefretimle, açlığımla birleşip bir canavar oluveriyor.
Sen hiçbir canavarın fantezisini kendi hırıltılı nefesinden dinledin mi? Ne işin olur değil mi?
Kahverengiye ihanet mi bunlar. Bir renk sadece bir renk olmamalı, olmuyor da zaten, sen öyle aşağılık düşünüyorsun, aşağılıksın!
Seninle veya kendimle konuştuğumu nasıl anlayacaksın, nasıl ayırt edeceksin şimdi. Önce okumayı çözmen gerek, sonra okuman, normal anlamla bütünleşip genişliğinde(şaka yapıyor olmalı) kaybolman gerekecek. Hiç böyle şeylere gerek yok. Eğer hakaret ediyorsam kendime, çoğunlukla soru sorup iltifata yakın cümleler kuruyorsam sana. Buradaki ’sana’ kim? İnan... o... bile... muamma. Az önce kelimeyi yazamadım. Peki cümle hem soruyu, hem küfrü, hem iltifatı içinde bulunduruyorsa, seçim senin.
Acizim, çaylar gidip geliyor.
Acizim, birileri adıma konuşuyor.
Acizim, susturuluyorum, konuşturuluyorum.
Acizim, belki de öyle istiyorum.
"Hayatta onu yemezmiş." Merak ettin, kafamda takılan bir tekrar;
"Hayatta onu yemem" diyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.