- 725 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TUZ VE TUZLUK
TUZ VE TUZLUK
Yıl iki bin on dört aylardan Mayıs ve ben Kıbrıs’tayım... Asrın projesi... Denizin altından Kıbrıs’ a içme suyu akıtacağız. Yani çalışıyoruz... İşçiyiz... Yani çalışıyoruz...
Saat on iki yemekhanedeyim. Tabildot’ u doldurdum ve bir köşeye çekilerek, tabildot’ un bölümlerin de olan yemek çeşitlerine baktım. Patates ve sebze karşımlı tavuk yemeği, çorba ,pilav ve salata. Önce hepsinden tattım ve anladım ki salatanın tuzu yoktu. Masanın biraz uzağın da duran; beyaz ince, uzun ve tek yollu olan tuzluğu elime aldım... Salladım, salladım akmadı. Kıçından, hafifçe üç beş kez masaya vurdum yine olmadı. Kaşıkla tepesine vurdum yine akmadı... Yolunu kaybetmişti meret. Tuzluğun umurunda değildi ki yemeğin tuzsuz olması...
Anladım dedim kendi kendime; bizim tuzumuz yaş. Ne kadar sallarsan salla akmıyor taneleri meretin. Çalışanlara tuzluğu değiştirmelerini söyledim, onların da umurun da değildi bizim tuzun yaş olması. Ben yemeğe ve yemek bana bakıyor, fakat yemeğin de umurun da değildi...
Tam da bu esnada aklıma takılan, Hindistan da, 1930 Yılın da Özgürlükler adına, tuz tekelini ihlal etmek ve sömürüye son vermek adına 388 Km. lik mesafeyi, çıplak ayakla, bir deri bir kemik ve elin de asasıyla göz yaşları içersin de büyük ümitlerle tuz yürüyüşüne çıkan 61 yaşındaki bir adamın 24 günde kat ettiği mesafe aklıma geldi.
Tam sırası gelmişken ondan bize kalan bir kaç sözü konu etmeden geçmek istemiyorum.
" Cesurca çekilen gerçek acılar, bir taşın kalbini bile yumuşatabilir" " Adalet adaletsizlikle elde edilmeye çalışılırsa, elde edilen sonucun için de, mutlaka adaletsizlik gömülü olur"
" Uğruna öleceğim çok dava var ama, uğruna öldüreceğim hiç bir dava yok"
Düşündüm...
Tuzluğa ve çalışanlara öfkem yer değiştirerek yerini kısmen olumlu düşüncelere bıraktı. Eğer bizim gibilerin gözleri doluyorsa, heyecandan titriyorsa yüreğimiz işte undandır...Bizim tuzumuz yaşta olsa, akmasa da taneleri, yani tabiatıyla her şey umurumuzdadır...
Her şey bizim umurumuzdadır... şairin dediği gibi " Bulutlar da umurumuzdadır" Sizin tepenizde ki bulutlar beyaz ve parçalı, denizleriniz mutedil dalgalı olabilir. Fakat şimdilik bizim başımız da ki bulutlar kara, denizlerimiz, sert ve hırçın, sadece bizim başımıza yağıyor ve sadece deniz bizleri sürüklüyor sanki...
Siz şöyle deyin isterseniz. Siz ahmaksınız, o karabulutlardan dökülenler sadece ahmakları ıslatır. (Ahmak ıslatan) bu yüzden sadece sizi ıslatıyor...Fakat şunu da bilmelisiniz ki; Siz!!! aklına çok güvenenler, kendilerini akıllı görenler " Biz tedbirimizi aldık, evimizin üstünü örttük, bu kara bulutlardan bize zarar gelmez" düşüncesine kapıldıysanız eğer, evinizden dışarı çıktığınız da, sıra size geldiğin de, elbet sizin kafanıza da yağacak sert yağmular olacaktır...
Hiç bir şey sizlerin umurun da olmasa da, sizlerin kafasına yağan sert yağmurlar da bizim umurumuzdadır.
Nice, saygı değer insanlar bu dünyadan göçüp gittiler. Onların da yaşadığına pişman edilen, bir türlü yüzlerini güldürmeyen günleri olmuştur. Bir zamanlar bu günün ölmüşlerinin üzerinden geçen karabulutlar, şimdi onların torunlarının, çocuklarının yaşamlarına musallat olmuşlar...
Yalnızca yaşanlar değil, gün yüzü görmeden göçüp gidenler de umurumuzdadır.
"Her koyun kendi bacağından asılır" " Gemisini kurtaran kaptandır" " Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" ı kendinize şiar edinebilirsiniz. Fakat öyle bir gün gelir ki, yırtınsanız da param parça olsanız da gerçeği değiştiremezsiniz. Tepelerinizin üzerinde ki karabulutlar boşaldığın da, siz farketmeseniz bile hepimizi birden ıslatır.
Sevmeyebilirsiniz, beğenmeye bilirsiniz, aşağılayabilirsiniz... Olsun... Biz bütün olumsuzluklara göğüs gere biliyorsak, biz bütün olumsuzlukları param parça ediyorsak, yumruklarımızı havaya kaldırıp, yaşamın göbeğine balyoz gibi indirebiliyorsak, yalakalık, yalamalık yapmadan, mertçe dimdik durabiliyorsak ve hal böyle iken, zaman zaman titreyip acı duyursak, kardeşimiz, dostumuz, yakınlarımız ve çevremizdeki bütün acı çekenler sizin umurunuz da olmasa bile, bizim umursadığımızdandır.
İşte bütün bu olumsuzluklara rağmen bizim temennimiz; Gök yüzü hepiniz ve hepimiz için mavi olsun, yağmur yağacaksa tertemiz ve berrak yağsın, ufuklarımız da gök kuşakları oluşsun. Bizler gece gündüz demeden çalışmışsak ve hala gece gündüz demeden çalışıyorsak, sıkıca sarılmışsak hayatın yakasına, bir yumruk indirmişsek hayatın göbeğine, bir tokat sallamışsak geçmişin suratına ve suratsızlara, kapanmışsa kapılar, çekilmiş ise perdeler, hiç ama hiç haketmesekte bütün olanları ve hala bu şartlar altın da, zaman, zaman sizler bilmeseniz de veya bilmezden gelseniz de dertlenebiliyorsak, demek ki bizim umurumuzdasınız...
Sağlıcakla kalınız...
Ekrem SAYGI
Mayıs 2014 Kıbrıs
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.