- 982 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç liralık defter(sy7)
Tekrarlıyorum, tekrarlıyorsun. Önce, onu yapmam diyorsun, sonra yaptınsa savunuyorsun, aşağılanmaktan, kendini aşağılamaktan korkuyorsun. Sen korkuyorsan ben bin katı. Nasıl bu tümceler güzel mi? Bazen yazılar bir cümle için yazılır, bazen bir kelime. “Bazen” kelimesi “Bazan” diye okununca güzel geliyor kulağıma, fakat sen okuma, bir kadına yakıştıramıyorum. Buda benimle ilgili bir sorun. Yakıştıran yerlerime ağrılar girmiş. Bugün sizin mahalleyi yirmi, yirmi beş kez falan turladım. Neyse, gizli tutmam gereken bir şeydi galiba, bir kaç patırtı duydum. Sinirlerim sinirlenmiş, saldıracaklar. Bazen yazılar, bir cümle içindir değil mi? Bunu ben söylemedim, sende söylememiştin galiba, bunlar duyumsal yanlışlar.
Dualar ediyorum, ölüm ani gelsin diye, kimse acı çekmek istemez. Ben birazcık acıya da razıyım. Yaşamak bir çerçeve içerisinde, hiç yoktan başka bir çerçeve ile tanışırım diyorum.
“Merhaba ben... Sizin adınız ‘başka bir çerçeve’ mi? Memnun oldum, çok naziksiniz, hep bu kadar nazik misiniz?”
Bunu sen mi çizdin, bugün çizilmemiş, taze değil. Anlamlandır diyorsun. Anlamı olmalı mı? Doğdun, bir anlamı olmalı mı? ‘Yaşamak’
Ne gösterişli bir kelime; yaşamak için yaşamayı revaçta yapar, ne anlamı var!
Bana aptal amaçlardan bahsedip durma, bahsediyorsan devam et, duruyorsan bahsetme. Emir gibi geliyorsa, geri çevir. Rica gibi geliyorsa da geri çevirebilirsin. Ateşin üstünde ‘geri çevirmesi’ yapalım. İnancına tabi ki saygım var. Üstün olalım, tepeye çıkalım, tepeyi delelim, tepeden akanlarla her yerimizi mest edelim. Tepelere çıkıp orada üstünlük oynayalım, yüksekler soğuk olabilir, üzerine bir şeyler al.
Bugün bir sürü şeyi istemsizce hayal ettim, unuttum, hayal ettim farklıydı, onu da unuttum. Tekrardan derken, onları gerçekleştirme arzumu kaybettim. “ Basitlik daha anlamsızdı, anlamlandırma çabası niyeydi?” dedim.
Biz saatle çalışan uygarlığız, uygarlaşamamış. Kuruyorsun kalkıyor, kuruyorsun gidiyor, kuruyorsun işliyor, bazısını kuramıyorsun, bazısının çarkları bozuk. Bu biraz kopya oldu, bu biraz özenti, bu biraz çalıntı, bu birazdan öte basit bir taklit, bu biraz tekrar. Zaman döngüsünün atlı karıncasında...eşeklide olabilir. Karıncanın eşekleri... “Ne saçma” diyorum. Daha dün gibi çıktığım yokuşlar canlanıyor aklımda. “İnişler, niye canlanmıyorsunuz” diyorum. Aslında okunmayacak oluşun, okunmak istense bile çaresizliklerle dolandırılmış bir defter oluşun beni sevindiriyor. Tabi ki mağduriyetini anlıyorum, dolandırılmışsın... Fakat ne bileyim, çaresizlikler benim! Bir insanın, başka bir insanın beynine girmeye hakkın yok, aptalca bunlar.
Takma kafana derken bile takıyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.