- 692 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç liralık defter(sy5)
Başımı çatlatıyorum, aksın içindekiler dışarı; işime yaramıyor. “Turşusun sen” diyorum. Başımı çatlatıyorum, görmek istiyorum, ellerimle beynimi sıkıp içinden hıncımı hıncımla parçalamak istiyorum. Benden sökülenleri, sökülenlerle birlikte korda dövmeyi hayal ediyorum. Edemiyorum, beynim yok çünkü, “Aptalsın” diyorsun, demiyorsun, demiyor olabilirsin. Olasılıksız hesaplar bunu demediğini yüzde yüzlük bir olasılıkla ortaya koyuyor. “Sende bir şeylerini ortaya koysan” diye söyleniyorum, hep söyleniyorum, hep hayıflanıyorum. Şimdide dilimi parçalamayı düşündüm, olamam... Bana akıl veren bir aklım var. “Beyinsiz” diyeceksin belki, yok demeyeceksin yüzde yüz. Ben sana ne desem buradan, ulaşmayacak, biliyorum. Bir şeyi bildiğini bilmek insana huzur değil, sorumluluk, yük verir yada öyle bir şey. Bazen, bazen değil çoğu zaman hiç bir şey vermez. Bağladığın ellerin boş olur, mecazlardan da boş dönersin, yani elin.
“Çorbada tuzum” diyorum. “Çorbada tuz mu olacağım” diyorum. Turşu sensin, benim sadece beynim turşu. Sarımsakları ben yerim, kimisi kızarmasını sever. Deyimlerden nefret ederim tam yerlerinde kullanıldıklarında. Deyim dediğin mecazi olacak, öyle ince bir çizgiye oturtacaksın ki ne oturduğu yer ona batacak ne oturduğu yer batacak, ne rahat edecek, nede görünecek. Bir çin felsefesi gibi “her şey kusursuz gözükmeli o zaman kusurlarımızı örtebiliriz.” Çinliler bu işi iyi biliyordur yüzde yüz.
Bak ne diyeceğim, sen git de aptal hikayelerinle yatağına gir. Seni yaşattıkları gibi yaşa. Hiç yoktan benim nefrete bulandırabileceğim bir şeyler var. Sen nefretini üzerine kus, üzerin nefret kokuyor. Hem daha önemli işlerin vardır yüzde yüz.
Benim yok! (Kendini kandırıyor)=(Öyle sanıyor da olabilir)=(Sanılar birer halisinasyonsa/ki bunu hangi salak üretmiş ‘eşittir’ ben! Salakça...)
Sen bir günlük değilsin! Yüzde yüz (%)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.