MAHŞİDE
LaNos’u dinliyorum. Müziğin evrensel tınısına kendimi seriyordum. Sonra ?
Sonra köpükleşiyorum, körleşiyorum, karanlığın felaketine doğru adım adım. Sonra aydınlık çıkıyor karşıma, yavaş yavaş sakinleşiyorum. Gün tenime dokunuyor, adım adım yürümeye başlıyorum. Sonra? Sonrasında gün elimden tutuyor, ta karanlığın koynuna gelene kadar; şiirdi, şarkıydı, belkide içindeki her şeyi, kulaklarımın dibinde mırıldanıyor. Sonra Aşık oluyordum, kavuşuyordum, ayrılıyordum, özlüyordum, seviniyordum, üzülüyordum ve sonra bütün bunlara yoruluyordum. İşte her anın içinden böyle eksik, yarım duygularla geçiyordum. Sonra? Sonrası öyle.
Değil işte! Başka bir gün başka bir yerde oluyor, başkası oluyordum, bambaşka şeyler içimden geçerken, birçoğu duygularıma; birkaçı duyarsızlığıma çarpa çarpa, aklımın izni olmadan bilinçaltıma saklanabiliyordu. İsimsiz, isimlerini bilmediğim şeyler işte.
Sonra yine içimdeyim. Kıyıya yaklaşmış, İskeleden cebimdeki kalabalığa bakıyorum. İçimden çok şehrimin yorulmuşluğunu dinliyorum.. Birbirine çıldırmış duygu kalabalığım, firvundan kaçarken; musa ‘nın kılıcıyla yarılmış okyanusta yol almaya hazırlanıyor.. Bedenini değiş-tokuş usulüne uygun terk etmiş ruhum, hınca hınç dolacak vapuru bekleyen kalabalığın arasında.. Birkaçı şapkalı, birçoğu şemsiyeliydi. Birbirine ıslanmış bedenler, birbirini ıslatmış yağmur tanelerine çarpıyor. Kalabalık çoğalıyor, çoğalıyor ve sonra, içimde gölleşiryordu . Yavaş yavaş vapur kıyıdan uzaklaşıyor göle doğru yüzüyordu... Sonra cebimdeki kalabalığa tekrar bakıyordum. ‘’Hangisinin yerinde olmak isterdim’’ .diye kendime soruyordum. ‘’Hiçbiri, hiçbiri ‘’.diyordum ve Kalabalıktaki kendimi bulup, kendim oluyordum.
Sonra geleceğe birkaç şarkı yazıyorum, birçok kelime yakalıyorum. Geçmişe dönüp ağzımı olabildiğinde açıp bağırıyorum. Gidiyorum, gidiyorum! diye. Arkamdan seslenen yok. Başımı eğip yürüyorum. Karşıma çıkan bütün şairleri kurşuna diziyorum, önlerine düşen şiirleri kaldırıp tek tek okuyorum. Ve tekrar içime dönüyorum. Kurşuna dizdiğim bütün şairler içimde dirilmiş; hepsinin önünde eğiliyorum. Sonra?
Sonra hep şiir, hep yazı, her şey yeniden kâğıtlara dökülüyor.
YORUMLAR
bir anda etrafımdaki her şey dönmeye, ben, hiç düşmeyen ben düşmeye başladım adeta bir tren hızıyla, birileri bir sandalya veridler,hayal,meyal,bir namda etrafı beyaz boyalı yerden gökyüzü mavisi olan yerde oldugumu anladım, gök yüzü maviydi ve aglıyordu, belki de ben öyle görüyordum,haykırıyordum. mu, hatırlamıyorum, sesim çıkmıyordu belki, etraf kalabalıklaşmıştı birden.
sesler duyuyordum, insanlar görüyordum koşuşturan çogun tanımıyordum, bile yavaş yavaş aşına gelmeye başladı sesler derken, feryadına döndüğümde , sahibini gördüm kızımdı feryad eden.
çok hızlı gidiyordu araba farkına varmadan arkadan gelenlerin uyarısıyla yavaşladık bir ikindi zamanı yam geçen sene bu günlerdi,yetişmiştik memlekete bekleşenler, aglayanlar, ve de aglayamadan donanlar vardı,
ezandan sonraydı bulaşıcı bir hazıran sıvagında hiç bir şeyin farkında olmadan son küreklerle tozlu topraklar atılırken üzerine mezarının,
anladım ki, ölen miş benim sevdiğim ölenmiş benim yüreğim.