İÇİMDEKİ HAİN İLE SOHBET
Günümüz Türkiye’sinde hemen hemen herkesin aydın kesildiği, olur olmaza hükümler verdiği bir gerçek.
Ben ve benim gibileri o yörenin hamuruyla yoğrulmuş bir insanı olarak, hüküm verip ahkam kesenlerin peşinden körü körüne koşmadığımız için, ya fırtına öncesi sessizliğe bürünüyoruz, yada biz gibileride o potada eriyip gidiyoruz. Birilerinin defalarca çomak soktuğu, kaşımaktan zevk aldığı ki Türk insanının en hassas zaafları seçiliyor nedense,yere düşene vurmanın zevk verdiği düşüncesi; düşünmek den yoksun bir millete adeta dayatılıyor.
Güzel ülkemde ayrılık tohumları eken zümrelerle adeta bir olan iç hainler, ısrarla güttüğü bu yolda inanılmaz bir hesabın peşinde. Fakat düşünmekden yoksun Millet hala uyumaya devam ediyor. Bende içimdeki olası bir hain ile hasbihal ettim dün gece.Yani dün gece beni şekillendiren dünyamdan ve bütün fikirlerimden soyutlanıp hain oldum. Fakat bütün benliğimi teslim etmediğim için bu hain fikre bir yanımı uyanık tuttum. işde bu hal; uyanık tutulan bir irade ile içimdeki olası hainin sohbetidir. Dostlar alışverişde görsün.
"Gel ! içimde barındırdığım ve zaman zaman dillendirdiğin ayrılık tohumlarınla gel hesaplaşalım.
Dersen ki: ( Türkler, TC hükümeti beni yok sayıyor,kalabalığımı görmüyor.Bu yüzden ayrılık istiyorum Kürdistanı içimde yaşatıyorum ve yaşatacağım.)
Bende derim ki: İçinde yaşattığın veya yaşattığını sandığın şey geçmişte olduğu gibi bu günde seni kullanan batı’nın gazından başka bir şey değil. Sana köpeği hatırlatırım. Hani bilirsin yediği çanağa pislemezler...
Dersen ki: Biz sırf kürt olduğumuz için bizden nefret edersiniz. Bizi dışlarsınız.Bu eziklikle yaşamamak için kendi irademizin peşinde koşmak’ta bizim hakkımız.
Derim ki: Kendi içinde barındırdığı azınlığa gizli kin besleyen ikiyüzlü Avrupa’yı adres göster beni değil. Kaldı ki Türkiye’de bir Türk’ün Kürd’e gözünün üstünde kaşın, kaşının üstünde saçın var diyen olmamışdır. Özgürlük diye dayattığın irade ise; elin kurduğu "MED" imparatorluğuna sahip çıkmanız kadar komik.
Dersen ki: Gerçek demokrasi istiyoruz, kardeşlik, eşitlik, barış, adalet istiyoruz.
Derim ki: Tabi siz bazen toprak da istersiniz, zaman zaman dağlara çıkar ordan avazınız çıktığı kadar bağırır ve vatanıda kundakdaki çocuklardan istersiniz.
Dersen ki: 30 bin insanı PKK değil,Türk ordusu katletti, doğu da ocaklarımızı söndürdü, köylerimizi yaktı. Hakkımızı arıyoruz.
Derim ki: Dikkat et ateşle oynarsın.Geçmişte Ermeni’nin Erzurum da, Elazığ da, Erzincan da binlerce Anadolu evladını katledip, sonra da Türk’ler 1 milyon Ermeni katletti diye sahtekarca iftira atan Ermeni’ler gibi olma. Bu tür söylemler dünyanın en hoşgörülü milletini canavarlaştırmak olur ki sen o zaman gör katliamı. Demedi deme hani.
Dersen ki: Sizin dünya’yla hala sorunlarınız var ve hiç bir yerde sevilmiyorsunuz.Bizim demokratik hakkımız olan yaşadığımız yerleri istiyoruz, buda bizim hakkımız. Ve üstelik 20 milyonuz. Bu gün olmasa yarın olacak. Demokratik bir süreçte kazanımımız bu olacaktır.
Derim ki:Terörü deneyenler başaramayacağını anlayınca demokrasi kılıfına bürünürmüş.At yalanını bakalım. Nasılsa arkanda "Batı" var. İnan bana o dünyayla olan sorunlarımın bir kısmı senin sebebindir. Ama yinede kucaklıyorum seni. Kimbilir belki bir gün hatanı anlarsın diye.Beni sevmediklerini ama seni sevdiklerini izaha çalışmanda cahilliğin daniskası olsa gerek.Zira onların ekmeklerine yağ sürdüğün için bu gün sana dost görünüyorlar.Yani dostum onlar öpmediği eşege semer bağlamazlar.
Dersen ki: 20 milyonuz dedim ama sen anlamadın. Bir gün anlarsın ama iş işten geçince.
Derim ki: Sorun kalabalık olmanda değil, ne kadar barışcısın ve ne kadar Türkiye yi seviyorsun mesele o. Aslında senin 15-20 milyon olmanda hiç önemli değil. Merak etme zevk’ten bir yerlerine kına yakmana müsade etmem senin.Benim adım Türk ise seni dizginlemesini bilirim.Tarihde yaptığım gibi. Dogrusu o ki çok rahatım.
Dersen ki: Ama bak seni Yunan’lılarda sevmiyor, Senin birde Kıbrıs sorunun var. Ben sabırlıyım seni yakalarım bir gün en zayıf noktandan.
Derim ki: Korkuyorum inan bana. Sana olan toplumsal hoşgörü yanımın körelmesinden dolayı. Allah o günleri göstermesin. Ne felaket olur o. Düşmanımın başına vermesin. Kıbrıs sorunun var derken Ay da yaşar gibi söylüyorsun. Ayaklarında şu günler yere basmıyor.
Allah sonunuzu hayr etsin. Bekliyoruz biz hala, beklemek, beklemiş olmak, bekleyebilme yani. Niye bekliyorsak onuda bilmiyorum doğrusu.Ama kararlı bir şekilde bekliyoruz.
Birini bekliyoruz...yani...
Dersen ki: Bak sen bile gevelemeye başladın. Sebebi birlik değilsiniz.Geçmişin hayalleri ile yaşıyorsunuz. Hükümetin bile sana inanmıyor, güvenmiyor. Birde ABD komleksi var sizde.
Haa nedir o beklediğiniz merak ettim.?
Derim ki: Son sözünden başlayımda aklımda iken, şu an ABD nin kucağında oturan ben değilim. Oturupda zevk’ten geviş getirende. Bizim birliğimiz bir tutkudur: bir kere olur tam olur. Nice zor şartlarda birlik olduğumuz gibi. Kader işte; bekledikce beklediğim uzaklaşıyor, yada gelmesi gecikiyor. Oda gelmedikçe, basiretsiz hükümetler yönetiyor beni.
Beklediğim kişi yüzde yüz Türk gibi düşünen, geleceklere nizam verecek olan liderdir. Hatırlarsın, o irade seni asırlarca yönetti. Sana şimdilik veda ediyorum.
Uykusuz kalmaya değecek bir ciddi yanın yok.Ama bilirim hainsindir.
Sana bir yanımı uyanık tutacağım merak etme.
Uykuya ben yatacağım Rüyaya sen, nasıl olsa rüya görmeye alışkınsın
.........
( Her Türk’ün kendiyle iç hesaplaşma zamanı gelmişdir.
Ayna karşısınamı oturursunuz, elinizi vijdanınızamı korsunuz bilemem ama, siz yinede bir deneyin.
Arzularını beraberinde taşıyamayanlar, ideallerini gerçekleştiremezler.
Yinede kucaklayıcı özelliğimizi yitirmeden.
Niye? çünk ben asilim. Ecdadımın bana öğrettiği bir edep bir adaptır bu.
Ama dediğim gibi deneyin ve galip gelmesini unutmayın.)
selam ve dua ile...
Allaha emanetsiniz.
K.Kurultay