- 730 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Düş Perdesi
Robert fakir bir ailenin tek çocuğuydu ve henüz 13 yaşındaydı.Dersleri oldukça iyi olan Robert herkes tarafından sevilirdi kendiside küçük kalbinin yetebildiği herkesi severdi.Çok paraları olmadığı için diğer arkadaşları gibi oyun parklarına gidip eğlenemiyordu Robert. Fakat babası ona daha eğlenceli bir şey öğretmişti ’Hayal kurmak’ üstelik bu bedavaydı ve parası olmasına gerek yoktu.Bazı akşamlar yemekten hızlıca kalkar tek odalı evlerinin bir köşesine çekilirdi.Annesi ona mavi renkli ince bir örtü vermişti,Robert bu örtüye düş perdesi adını takmıştı ve onun altına saklanarak hayal kurduğunda gerçekten yaşıyormuşcasına eğlenirdi. O hafta evde biraz hüzünlü bir o kadarda tatlı bir telaş vardı çünkü o hafta sonu yeni yılın gelişini kutlayacaklardı.Annesi bütün bir hafta temizlik yapmış,eski perdelerden bozduğu kumaşlarla güzel masa örtüleri dikmiş elinden geldiği kadar evlerini yeni yıla hazırlamıştı.Babası küçük bahçelerindeki birkaç adet meyve ağacından o yıl kendilerine yetecek kadar meyve toplayabilmenin mutluluğuyla güle oynaya ağaçlarla ilgileniyor,onları suluyor ve canlılarmış gibi konuşuyordu.Robert tüm bu koşuşturmayı büyük bir keyifle izliyordu.Yeni yıl Robert için yeni bir hediye demekti.çünkü her sene annesi ve babası ona hayallerinde kullanacağı küçük hediyeler hazırlarlardı düş perdeside onlardan biriydi..Bu yılda annesi ve babası Robert için bir hediye hazırlamışlardı tabi.Hafta sonu geldiğinde Robert yerinde duramıyor akşam olması için heyecanla cam kenarında güneşin batışını izliyordu ve nihayet akşam olduğunda hep birlikte sofraya oturdular yeni yıl için iyi dileklerde bulundular,annesinin hazırladığı yemeklerden yiyip babasının topladığı meyvelerden yediler güldüler,eğlendiler..ve sıra Robert’ın hediyesine gelmişti.Annesi ve babasının gazeten kestiği kırmızı boyalı kağıda sarılmış sert bir cisimdi,henüz açmamıştı Robert elleriyle yoklayarak anlamaya çalışıyordu.daha fazla dayanamadı ve paketi bir çırpıda açtı.gözlerine inanamadı Robert.Bu harika bir şeydi,büyülenmiş gibi inceledi yeni hediyesini.Babasının el emeğiyle yaptığı harika bir oyuncak balıkçı teknesi maketiydi bu.İşte yeni bir hayal,yeni bir macera için tamda gerekli olan şeyi hediye etmişti ailesi.Hediyesini aldığı gibi düş perdesinin altına koştu Robert.Heyecanlıydı çünkü ilk defa ailesinden bu kadar ayrı kalacaktı,denizlere açılacaktı.Kim bilir onu neler bekliyordu.yavaş yavaş kürek çekmeye başladı Robert.Kendisini cesur küçük bir balıkçı gibi hissediyordu.Birkaç gün böyle yolculuk yaptı belki,zamanı bilemiyordu çok keyifliydi ama birden keyfi kaçtı Robert’ın çünkü gökyüzünü kara kara bulutlar sarmaya başlamıştı.çok geçmeden kötü bir fırtına başladı.Hep dost görünen deniz bile kızgınlıkla kabarıp köpürmeye ve Robert’ı korkutmaya başladı.rüzgar küçük tekneyi bir sağa bir sola yatırıyor Robert bir türlü tekneyi kontrol edemiyordu.yetmezmiş gibi birde dev balıklar görmüştü uzaklarda.tam seçememişti ama belki de köpek balıklarıydı bunlar.daha önce hiç görmemişti ama babası anlatmıştı ona nasıl olduklarını,neyle beslendiklerini..çok korkuyordu Robert.titreyen elleriyle kürekleri tutmakta zorlanıyordu ve gözleri onu yanıltmıyorsa balıklar daha da yaklaşıyordu.Pes etmek üzereydi,şimşekler çakıyor her şimşekte Robert daha fazla korkuyordu.Ağlıyordu,bir an önce evine dönmek istiyordu.önüne bakamıyordu çünkü artık o balıkların köpek balığı olduğundan emindi çünkü o kadar yaklaşmışlardı ki sırtlarındaki korkunç üçgen çıkıntıları görebiliyordu.Derken düşünmeye başladı Robert.Babasının kendisine söylediği cümleler geldi aklına.Aynen şöyle demişti babası ’Hayaller küçük çocukların,dünyanın en kötü yaratıklarını bile yenebildikleri yerlerdir Robert’.Evet tam olarak böyle demişti babası,ve Robert karar verdi o anda bu onun hayaliydi ve onun hayallerinde korkulara yer yoktu.bütün cesaretiyle kürek çekmeye başladı Robert.Durmadan çekti çekti çekti.Taki o muhteşem manzarayı görene kadar.Ay sakinleşmeye başlayan denizin üzerinden gökyüzüne doğru yükselmeye başlamış ve suya ışıklı ve güzel bir yansımasını bırakmıştı.üstelik gökyüzündeki korkunç bulutlarda dağılıyordu artık.Robert ayın güzel yansımasına doğru ilerlerken arkasına doğru baktı ve az önce gördüğü balıkların suyun üzerinde hoplayıp zıpladığını gördü inanamadı,çünkü onlar köpek balığı değil kendisine gülümseyen Yunuslardı..Gülümsedi Robert..birden gökyüzü aydınlandı! babası düş perdesini kaldırmıştı çünkü..içeriden annesinin sesi geldi,Hadi bakalım minik kaptan bu kadar macera yeter şimdi doğru yatağa.. .
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.