- 1938 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KÖYLÜLERİ NİÇİN ÖLDÜRMELİYİZ
İzmir’deki kitap fuarında merak ettiğim bir konuyu sormuştum Şükrü Erbaş’a, Yazdiğı ’Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz’ şiiri yüzünden Süleyman Demirel tarafından çağrılıp çağrılmadığını.Evet Demirel beni yanına çağırdı. ’Bak ben de köylüyüm, köylüleri niçin öldürüyorsun?’ dedi. Benim de köylü olduğumu, hatta yıllarca Toprak Mahsulleri Ofisi’ne görev yaptığımı bilmiyordu.Efendim dedim ben şiirimde köylüleri öldürmekten değil, köylülüğü öldürerek onları kurtarmaktan söz ediyorum. Pek bir şey anlamamıştı ama, beni dostça uğurladı yine de.
Bu kısa anektodtan sonra sizleri şairin Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz şiiriyle baş başa bırakıyorum.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz
Çünkü onlar ağırkanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünmezler...
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar karılarını döverler
Seslerinin tonu yumuşak değildir
Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
Gazete okumaz ve haksızlığa
Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
Adım başı pınar olsa da köylerinde
Temiz giyinmez ve her zaman
Bir karış sakalla gezerler.
Çocuklarını iyi yetiştiremezler
Evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
Birgün olsun dişlerini fırçalamaz
Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
Birbirlerinin evlerine ancak
Ölümlerde ve düğünlerde giderler.
Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
Binlerce yılın kalın kabuğu altında
Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
Aldanmak korkusu içinde
Sürekli birbirlerini aldatırlar.
Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarından en az on adım önde yürürler
Ve bir erkeklik işareti olarak
Onları herkesin ortasında azarlarlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
Yiğittirler askerde subay dövecek kadar
Ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
Ezim ezim ezilirler.
Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
Onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
Şehre giderler !..
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
Ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
Bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin bir akrabalarından söz ederler.
Kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ama sokağa çıkar çıkmaz sünküre sünküre
Yollara tükürürler...
Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
Zamanın derin ırmakları önünde...
KÖYLÜLERİ, SÖYLEYİN NASIL NASIL KURTARALIM ?..
YORUMLAR
çok yakında köylülere de kalmayacak köyler zaten. çiftlikler ortaya çıkacak. o günler geldiğinde anca yıldırımlar gibi bir arada bir çakar gökgürültüsü oluşturduktan sonra bir anlığına var olup kaybolup gidersiniz. yakın zamanda adı bilinmeyen birine 800 dönüm arazi satıldığına duydum köyde... bana dediklerinde hayrına görün demiştim... toprak parçası satılıp alınan bir meta olmadığını ne zaman anlayacağız a.k. köylüler varken iyiydin. güçleri ölçüsünde dağları talan edip odun taşıyorlardı. şimdi kabak oyar gibi oyacaklar fabrikayon ustaları tüm dağları tepeleri.
(bu yorum. yazıda bahse konu şiir ile ile ilgili değildir. şiir zaten başka bir şeye dikkat çekmeye çalışıyor....yapılacak yorumlar ilgini peşin hükümlü bir yorumdur.)
evet köylüler böyledir. buldukları, gördükleri, yaşadıkları yani içine doğdukları hayat böyledir. şükrü erbaş'ı da doğuran onlardır.erbaş köylülerin... neyse devam edeyim.
ben aralarında yaşarım. **lılıkları, kokmuşlukları falan filan işte hoşuma gider. çıyan gibi yaşarlar hayatlarını.
ama bu dünyada kötülüklerin ana sebebi onlar değildir. onlar ancak bir oy atarlar. bir kere aldanırlar her seçimde. ve halen köylerinde yaşamaya devam ederler.
şerefsizlerin çoğunluğu kentlilerdir.köylüleri g.tlerini yıkamadıkları için suçlarken milyarlık güneş gözlüğü takarlar. g.tlerini milyonluk peçeterle silerler. çoğu şerefsizdir. kazandıkları milyonları alınteriyle kazandıklarını sanırlar. "kimse milyon etmez a.k. ben dahil. "
parfüm sürer bu kentliler b.kları kokmaması için. parfümlerinin kaç bin çiçeğin imbikten geçirilerek elde edildiğini bilmez. o çiçekleri kimler yetiştirir bilmez.
bir boğanın en güzel kısmını (bonfile bir hayvdan iki üç kilo çıkar bel kısmındadır) yerler bu kentliler. o boğanın kaç inekle ilişkiyi girdiğini hatta yediği et parçasının bir zamanlar sıçtığını unuturlar.