5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1652
Okunma

Bu ülkede aklı başında olan bir avuç insan, onlarca yıldır Atatürkçülük adına bu milletin siyasi tarihine ve tarihi şahsiyetlerine dönük aşağılama politikalarının yanlış olduğunu, bunun yansımalarının çok ağır olacağını her şart ve koşulda yüreklice söylerken, birileri de o insanların ne yobazlığını bıraktı, nede Atatürk düşmanlığını. Neticede bu gün gelinen noktada televizyon kanallarından Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsiyetine dönük ağır söylemler ve hakaretler alenen yapılır oldu.
Peki,günümüzde yaşanan bu olumsuzluğun sorumlusu mevcut hükumet midir?!’’ Muhtemelen mevcut hükumetten haz etmeyenler olan biteni iktidar partisine fatura ederek işin içinden çıkma kolaylığı gösterecektir. Nihayetinde mevcuttaki ana muhalefet partisi de bu kolaycılığı gösteriyor.
Kamuoyunda çakma Atatürkçü diye bilinen bazı kesimlerde, her zaman yaptıkları gibi görsel ve yazılı medya üzerinden (derin tarih) adlı o programda Ataya hakaret eden tarihçileri meczup ve yobaz olarak tanımlayarak, olayı sonuca bağladılar. Yani olayın sosyolojisini toplumsal psikolojisini, neden sonuç ilişkilerini irdelemeden ve sorunun genetik kodlarına girmeden kendilerince son noktayı koydular.
Oysa, ne Atatürk, ne Osmanlı padişahları, nede diğer tarihi şahsiyetler birbirinin karşıtı olmadığı gibi birbirinin alternatifi de değillerdir. Yüzlerce yıllık, tarihi her şahsiyet, bu milletin gönlünde müstesna bir yere sahiptir.
Cumhuriyetin ilanı ve özellikle de Atatürk’ün vefatının ardından gizli ve gizemli siyonist yapılarca sistemli bir şekilde yüce Türk milletini siyasi ve kültürel köklerinden koparmak için akıl dışı bir planlamayla binlerce yıllık tarihi geçmişi olan Türk halkına 94 yıllık bir tarih biçtiler.Yani ülke insanlarına,1923 den öncesini tanıma, geçmişini inkar et, tarihini yok say, ceddinden utan dediler.Ve açıkçası sistematik bir şekilde yürüttükleri kötüleme kampanyasıyla geçmiş devlet büyüklerini hain olarak tanıtıp insanların zihin algılarına bunu kodlamayı başardılar. Nihayetinde insanları öyle bir noktaya taşıdılar ki, kendi ceddine atasına söver hale getirdiler. Bu şuursuzluğun tehlikeli boyutlara ulaştığını dile getiren bazı insanlar bunun çok ciddi sosyolojik sonuçları olacak bir millet siyasi ve kültürel köklerinden koparılırsa çatışmalar kaçınılmaz olur dediğinde ise yine o beyni yıkanmış meczup insanların tepkisiyle karşılaştılar.
Neticede bu ülkede başbakanlık yapmış merhum Bülent Ecevit,tarihi bir yanlışı düzeltmek adına, Vahdettin hain değildi itirafında bulunmuştu.Ve 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel de Cumhuriyeti yaşatmak için Osmanlı devleti kötülenmiştir, binaenaleyh bu fevkalade yanlış olmuştur. Diyerek uygulanan siyasi ve tarihsel politikaların doğru olmadığını devletin en üst düzeydeki siyasetçileri olarak itiraf etmişlerdir.
Gelinen son nokta da doğru bir kararla Atatürk’e hakaret eden tarihçiler için hukuk süreci başlatıldı. İyi de, bu milletin tarihine ve Anadoluyu Türklere açan Hakanlarına, çağ açıp çağ kapatan Padişahlarına, Osmanlı devletini imparatorluk seviyesine taşıyan tüm hükümdarlarına ağza alınmayacak hakaretleri eden alçakça ve ahlaksızca iftiralar atan.Tarihi yaşanmışlıklarla hiç bir ilgisi olmayan abuk subuk olayları tarih diye kaleme alan sözde tarihçi yazarları ne yapacaklar?!’’Öyle ya o kanı ve sütü bozuk sahte tarihçiler, iftira kusan kalemleriyle yıllarca sözde Atatürkçülük adına Mustafa Kemali bu millete, din karşıtı, Müslüman düşmanı gibi gösterdiler.
Hatta onunla da yetinmeyip halkı hizaya sokmak ve istedikleri pozisyonu aldırmak için insanları Atatürk ile korkutup, onu sopa gibi kullanarak,toplumu sindirilip susturdular. Bu sayede yüce Türk milletini seksen yıldır ekonomik manada iliklerine kadar sömürdüler. Öyle ki,doksanlı yılların sonuna gelindiğinde binlerce yıllık imparatorluk geleneğinden gelen yüce Türk devletini sosyal ve ekonomik anlamda birkaç yüz yıllık geçmişi olan, adı sanı duyulmamış ülkelerin gerisinde bırakıp, ülkeyi yetmiş sent’e muhtaç hale getirdiler.
Bu ülkenin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’e ve başta Osmanlı devletinin hükümdarları olmak üzere tüm tarihi şahsiyetlerine hakaret eden üç kuruşluk sözde tarihçilere beş kuruşluk değer verilirse aradaki iki kuruşa bu milletin atalarına hakaret edip iftira dolu seviyesiz sözleri ile, ülkenin tarihi şahsiyetlerini birbirinin düşmanı ve karşıtıymış gibi gösteren sinsi yazılarını yazmaya devam ederler.
Bu nedenle bu tür meczupların ve onların üst akıllarının zehir kusan kalemleri dikkate alınmamalıdır. Alınmamalıdır ki,milletimiz gönül rahatlığıyla hem Türkiye Cumhuriyeti devleti ile, hemde tarihteki tüm Türk devletleri ve tarihi şahsiyetleri ile gurur duyup birlik beraberlik içerisinde yaşayıp mutlu olsunlar. Böylece ülkemiz içinde olduğumuz 21. yüz yılda Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret tetiği muhasır medeniyet seviyesine ulaşıp dünyanın gelişmiş en güçlü ülkeleri arasındaki hak ettiği yeri alsın.
Serhat BİNGÖL 11.05.2017