- 845 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZÜR DİLEMEK
Özür dilemenin sözlükte ki karşılığı, Özrünü ileri sürerek bir işi yapmayı istememek,işlediği hatadan kusurdan bağışlanmasını istemek.Ayrıca Yaptığı bir yanlıştan ötürü bağışlanmasını ummak. Dahası,Yapılan bir yanlışlıktan dolayı af dilemek. Bir başka kusuru yapmamak için özrünü beyan edip bağışını arzulamak. Bu terimler daha da çoğaltılabilir.Zira yaşamda her bece- risizlik,veya başarısızlık bazılarınca hata kusur,dahası suç saylabilmekte...
Biz insanoğlu,bazen doğru dürüst, bazen de çelişkili günler geçiririz. Zira bir zamanı bir zamana uymayan,uyduramayan bizler,bazen de,bir kabahati affettirmek için çalışırken, çelişkili ikinci bir kabahat bile yapabiliriz.
İnsanoğlu özrü işler. İşlenen her hangi bir özrü bile bile işlemez. Bile bile yapılan hata kusur gibi özür sıfatına dahil bu gibi özürler özür sahibi için oldukça ağır bir yük olur. Tabii ki bu özrün özeliğine bağlı. Alt yanı özür sanıp,suç derecesine yaklaşan özürlerde pekte hoş görülür yandan da değildir.
Ama bazı işlenen ağır ve yüklü özürler kişiler tarafından özür dilensede, karşısında ki bu özür dilemeyi pek kabul etmez. Zira o özürü önceden ayar- sızca düzensizce,belki de aptalca bir hareket ile işlemiş olabilir.İşte bu veya böyle özürler kişi için bir suç, sahibine ağır bir yüktür. En iyisi insan her şey- den evvel,hatayı kusuru suçu işlemeden evvel biraz akıllı bilinçli davranıp bu hallerden uzak kalmaya çalışmalı.Bu durumlarda biraz olsun bilinçli düşünceli davranması uygun düşer. Belki de o zaman özrü olmadığından muhatabın- dan özür dilemeye gerek kalmayacaktır.
Ama biz insanoğlu için bu haller zordur. Her saniyesi değişik,her dakikası öncesine uymayan,her saati başka bir havada olan bizler için özürsüz bir yaşam düşünülemez.Özür korkusuyla da yaşamdan vaz geçmesi de hiçte uygun olmaz.
Böyle hallerde,insan önce kendiliğinden yapmış olduğu bu hareketin aciz- liğini benimsemeli.İçi üzüntüyle sıkıntıyla dolmalı. Vicdanı sızlamalı. Kendisin- de bir nadi pişmanlık duygusu yaşamalı.Bu biçaresizliğin verdiği duygusal hali ile,karşısında ki, muhatabından özür dileyip kendini af ettirmesini becere bilmeli. Yoksa ki böyle bir teşebbüste bulunmayan kişinin uzun zaman gönlü huzur bulmaz. Hani "vurdukça değil durdukça koyar" misali onu sıkar durur.
--- Özür sahibinin dilemediği karamsarözürler zaman geçtikçe unutulabilir. Bu insan için iyi değildir. Her gününde ki güncel konuların getirdiği olaylar hadiseler, belki o anda eski olanları unuturmasını sağlıya bilir.Ama o kusuru hatayı veya suçu işleyen kişi, muhatabının karşısında görüldüğünde o zaman bu hal unutulmayıp olay anımsanmış olur. Bu hal kişi için taa hasta yatağına veya musalla taşına kadar devam edip gider.
Pekiyi böyle kişilerin birbirlerine yaptıkları hata kusur suç gibi unsurların özürünü dilemeyenler ne oluyorlar ki?. Öncelikle bir şey olmuyor. İki vurdum duymazlın eseri olarak ara sıra bazı sohbet ve anılar da söz konusu olabilir.
Esasında özürü soğutmadan özür sahibi özür dilemesi gerek.Böyle bir özürün dilenmemesi özür sahibinin başını yere eğmeğe sebep olabilir.
Yoksa zamanında dilenmeyen özür de vurdum duymazlık diye yorum yapıla bilir. Zira o özür sahibi hala kendisini haklı olduğunu sanmaktadır.
Zaten böyle sanılar bu işin başlangıcı olmakta.Ve bundan dolayı da biraz da kibiriyle güçlenip şeytansı olabilir.
Ya kendisine yapılan hakerete maruz kalan kişi.İşte bu hal bu kişi için zor bir hal ve zor bir durumdur. Bu kişi her zaman kendisinden özür dilenmesini bekleyebilir.Zira insanın onuru gururu vardır.Şeref hasiyetinin kirlendiğini düşünebilir. Bu durumda,zaman ilerledikce,kangrene dönüşüp, bu iki kişi için çekilmez bir yara haline gelir.
Bu değinmek istediğim haller bir nevi milli duygular,insanlığa ters düşen ters gelişen dahası ters oluşan hal ve durumlardır.
Bir de bunun dini yanı vardır.Biz insanoğlunu Cenabı Mevla’mız bizleri bir--- imtihan addiyle yarattım diyor yüce KUR’anın kerimin de.
Madem,bizlerin en büyük özelliği,yüce Mevla’mıza kulluk edeceğiz,o zaman çok dikkatli çok temkinli olmamız gerekiyor.
Zira burada yapacağımız hata,kusur kabahat,bizim sahibimize yapmış olduğumuz en büyük özür olacaktır.
İşte burada ki yapılan özür, ile her hangi bir insana yapılan özürün arasında dağlar kadar fark var. Öncelikle ne olursa olsun sahibimiz olan yüce RAB’--
bimize en ufak bir özrü işlemememiz gerekiyor.
Zira işlenecek en küçük özür,bizliğimizin düzeni ayarı bozulacaktır. Kendimize olan öz güvenimiz ile sadakatımız zedelenecek,ruhi bunalımın başı olacaktır. Burada ki nadi pişmanlığın ilk kuralı,canı gönülden,en samimi duygularla,RAB’bimize karşı tövbe istiğfarda bulunmamız gerek.Elbette yüce yaratıcımızın rahmeti,affı mağfiret ihsanı bol, ulu RAB’bimiz af edicidir. Unutmamak gerek ki,böyle bir özrü sineye çekip vurdum duymazlığı yaşamanın elbette dünyalık ve Ahiretlik karşılığı olacaktır.Yüce mevla cümlemizin özür, kabahat kusur ve hataların afir mafiret eyleye....A M İ İ N...
20-01-2017
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.