- 813 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
POSTA KUTUMDA CİVCİVLER Mİ YEMLENMEKTE?
X biri dün akşam bana şöyle yazmıştı:
" Siz ne ukala ve kendini beğenmiş bir kadınsınız!"
Haydaa, kim bu ya!!!?
Önce onu umursamadım, sileyim gitsin sayfamdan, diye düşündüm. Sonra bu düşüncem, yerini her zamanki hoşgörülü sabrıma bıraktı. Sayfasını şöyle bir göz ucuyla bakıp çıkacaktım ki, onun eşine ithafen yazmış olduğu anı yazısına yapıştı gözlerim.
Yazının içeriği birkaç duygumu tetikledi. Nemlenen gözlerimin içi biber sürülmüş gibi acımaya, yanmaya başlamıştı.Hüzünler sokağına sapmak istememiştim. X kişinin ruh renginin, o anda pek sağlıklı olmadığını düşünüyordum ki, mesaj kurumun ışığı ikinci kez yanmıştı.
Hay Allah, nasıl çıkacaktım ki bu işin içinden!?
En iyisi listemde bir süre daha dursun, hemen önyargılı davranmayayım, derken kendi kendime, tıkladığım mesaj açılmıştı bile... Mesajı okumaya başladım.
" Hanımefendi, şimdi de sayfama teşrif etmişler, yine yorum yazmaya tenezzül etmiyorlar demek ki!"
Aa, bir yaş daha büyüdüm! Bu nasıl iştir ya!
Beni nereden gördü ki?
Daha fazla düşünüp sorularla başımı ağrıtacak değildim. Birkaç sözcükle yazarımızı safdışı etmeyi kafama koymuştum.
" Bakın adınızı bilmediğim sayın bay mürekkep: Burası sosyal sanal bir platform. Her paylaşılan, güzel veya iyi olmuş, gibilerinden burada kimse kimseyi zorla beğenmek zorunda değildir. Lakin sizi ilk kez görüyorum: Bunun nedeni belki de paylaşımlarınız sayfama düşmedi, ya da ana sayfada yoğunluk vardı da ben göremedim. Hem 24 saat her an burada gözlerimi size mi dikeceğim ben?
Hem tanımadığım bir insanı neden öteleyeyim ki? Yanlış düşüncelerinizi şimdilik görmezden geleceğim. İyi akşamlar."
Ve çıktım Facebook sayfasından.
Arkamdan akabinde yazmış, tabi o mesajı dun gece okumuş olsaydım, gözüme hiç uyku girmeyecekti. Az sonra size yeniden dönüşüm olacak. Zira ocağa çaydanlığı koymalıyım. Çünkü çok çaysamıştım...
*
Az önce eşimle ben hastanedeki tahlillerimizi doktora okutmuş, iyi sonuçlarla eve dönmüştük. Hafif bir şeyler atıştırmak için mutfağa yönelecektim ki, cep telefonumdan "bip, bip" mesaj iletilerinin kendine o has sesini duydum. Telefonu elime ne zaman alsam, başıma bir haller geliyordu. Ya ocaktaki su kaynaya kaynaya bitiyordu, ya yemeği yakıyordum. En iyisi mi, şu midelerimizin şölen sofrasını bir kurayım, sonra mesajlara zaman ayırırım, diye düşünürken eşim telefonu alıp bana uzattı:
"Bak bakalım kimden?"
Omuz silktim:
"Canım sonra bakarım. Şimdi önce midemizin sesini susturalım."
Eşim hiç ısrar etmezdi, ama bu kez sanki Karadeniz damarı tutmuştu:
"Sen aç bak yine dırt dırt edip duruyor..."
Onu kırabilir miydim? Açtım. Mesajlar ve bildirimler oldukça fazlaydı. Hangi birini açıp okusam ki, diye düşünürken, gece gece başımı ağrıtacak bay X’in mesajı gözüme çarpmıştı. Açıp eşime yüksek sesle okudum:
"Ufak at da civcivler yemlensin..."
Mesajıyla açıktan açığa sözle dövüş başlatmıştı bay X.
Eşim iki kaşını alnına doğru yay gibi kaldırdı: Soruların ardı kesilmedi tabi...
"Ne demek oluyor bu şimdi? Kim yazmış o mesajı? Kime civciv yemi atmanı söylüyor?"
*
İçimden binlerce olumsuz sözcükler geçmedi, değil hani!
Özellikle eşimin yanlış empatileri, daha çok kafamın tasını attırmaktaydı. Ona çayı ocağa koymasını, mesajın kime ait olduğunu ve neden yazıldığına dair açıklamayı yapacağımı söyleyip salona geçtim. Bay X’e aynen şu sözcükleri karaladım:
"Posta kutularımıza ne zamandan beri civcivler yemlenmek için geliyorlar bay X?"
Aa, adam sanki aleste beklemekteydi. Avına atlayan kediler gibi anında yanıtladı mesajımı. Gidemedim bir türlü mutfağa, çünkü mesaj ışığı yanmıştı. Eşime seslendim:
"Hadi bakalım bu işe madem beni bulaştırdın, sofrayı da sen kur canım. Ben sözle dövüş sanatına başladım."
" Tabi, tam da senin istediğin oldu. Fırsat bu fırsat yine oturdun bilgisayar başına. Bizi düşünen yok. Bu adam, aç mıdır, tok mudur, kimin umurunda...Varsa yoksa yazmak, resim yapmak onun işi..."
Eşimin mutfaktan gelen sesini duydum, ama duymazlıktan geldim, tatlı tatlı esti sesim mutfağa doğru:
"Canısı yumurtam katı da olsa fark etmez..."
*
Hep bayan arkadaşlarımdan duyardım, falanca sapık bana yine farklı profille geldi, taciz etmekte, filanca kişi sapık mıdır ne, adam göründüğü gibi değilmiş, kalıbının adamı değilmiş, vs...vs...vs...
Zaman zaman bana da benzer modeller gelmiyor,değildi, lakin posta kutumda oyalanmayı hiç sevmiyordum. Orası bana F Tipi cezaevleri gibi gelmekteydi. Eğer varlığınızı orada hisseden bir kaç arkadaşınız sizi görsün, vay halinize o zaman! Mümkün değildi ayrılmanız.
Merhaba ile bitmiyordu ki sohbet. Ardı ardına, gelen konular, hayata dair,insana dair, memleket meseleleri, ve benzeri konular kendiliğinden akıp geçen kum saati gibiydi zaman.
Karşınızdaki kişi kadınsa sorun yok, ama erkekse, hele ki saatte gecenin bir vaktiyse, aman dikkat! Ölçü her an kaşıktan değil bardaktan da değil, klavyeden kaçıyordu.
Böyle anlarda ustalıkla, nezaketinizin peçesine sarılıp, izin isteyerek mesaj bölmesinden inceliğinizle kaçıyordunuz tabi...
Böylesi anlarda ilk soru genelde şu oluyordu, acemice...
"Aşka inanır mısınız?"
Ah işte, diyordum, başladık yine...Ya kabalaşan kişiye haddini bildirmek için olumsuz sözcükler sıralayacak, egonuzu tırmalayacaktınız, ya da o kişiyi silecektiniz.
Tabi yeteneğinize kalıyordu o an’dan ustaca uzaklaşmak, yani edebiyatla sarılıyordunuz o an...
Şimdi dudaklarım gerildi yanaklarıma doğru. Hoş bir gülüşüme tanık olabilirsiniz şu an, inanın. Anılar serpiliyordu belleğimden bir bir...
Konuyla ilgili anılarımdan kısa bir anekdotumu aktaracağım:
Yıl 2015 di...
Facebook’da edebiyat galerisinin reklamları için uğraştığım bir sırada,
Mesaj kutumun ışığı yanmıştı.
Merak edip açtım.
İsmi lazım değil, Ankara’nın önemli "Şair" simalarındandı.
Herhalde kafası kıyaktı ki, mesaj kutumdan "merhaba" sonrası;
"Üzerinde ne var?" diye yazdı.
"Dedemden miras Beretta 9 mm ve 14 lük Browing var," dedim.
Kaçtı!
Sonrasında hiç göremedim onu.
Hep kapsam-dışı kaldı.
Şimdi sizce şu bay X ile sözle dövüşümüzde kim kazanacak dersiniz?
Onu sileyim mi, yoksa dost olarak kazanayım mı?
Hı, ne dersiniz?
Emine Pişiren/Kocaeli-2017
YORUMLAR
öyle bir sormuşsunuz ki sanki verdiğimiz cevapla kanseri tedavi edeceksiniz. ya da intihar etmek isteyen birisini intihardan vazgeçireceksiniz. Sizin posta kutunuz epey dolu, popülersiniz maşallah. O bu değilde ben eşinizin yumurtayı nasıl yaptığını merak ettim.