- 693 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
HUZUR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hafta sonu tatilinin Pazar akşamında elbette ki kimsenin tadını kaçırmak istemem. Ben istemesem de bu kocaman toplumda kim bilir kimlerin ağzının tadı kaçmıştır beklenmedik umulmadık çeşitli nedenlerden dolayı.
Ölüm denen tartışılmaz gerçeği sıkça düşünürmüsünüz bilmem ama benim aklımdan hiç çıkmaz desem inanın bana.
İnsanın öyle durduk yerde ölümü istemesi sağlıklı bir durum değil pek tabi ki. Derin üzüntüler şoklar yılgınlıklar içinde olsa bile “Her şeye rağmen hayat yaşamaya değer” sözü gelir arkasından bir süre sonra. Ve hayat devam eder gizemli akışıyla gündüz gece…
Benim ölüme karşı bu denli sıcak bakmamın baş nedeni; çok değerli önemli özel ve yokluklarını her geçen gün çok daha fazla hissettiğim o güzeller güzeli insanlarla bir araya gelebilme umudundan başka bir şey değil.
Şevket Rado’nun şu nefis dizelerinde olduğu gibi benim de içim bir kör düğüm…
Sevdiklerim özlediklerim gibi huzuru da bulamıyorum ölüp bittiğim yağmurlarda bile…
Öyle uzak ki yerim,
Uzakları aşıyor,
Bütün özlediklerim,
Benden ayrı yaşıyor.
Ya her şeyim ya hiçim,
Sorma dünyam ne biçim,
Bir kördüğüm ki içim,
Çözdükçe dolaşıyor.
Canım Oktay Akbal’ ı yitireli bir yıl oluyor. “Önce Ekmekler Bozuldu” kitabını bir kez daha okudum bir nedenle bu gün. Edebiyata verdiği uzun yıllarına göz atacak olursak; çeşitli dallarda yazdığı onca kitabını gazete yazılarını ve daha pek çok çalışmalarını okurlarıyla paylaşmanın huzuru yüreğinde öylesine yer etmiş olmalı ki Ölüm yatağında yazdığı son yazısının adı da HUZUR.
Ne oluyor bana. Deprem mi, yer sarsıntısı mı, dışardan gelen kamyon sesi mi? Ama bir şey var, içimde bombalar patlatıyor. Kurtuluş artıyor. İstanbul’un Kurtuluş’u değil de bambaşka...
Sonunda çareyi buldum. Yazmak, yine yazmak. Okurlara değil kendime. Hep kendimle konuşmayı, dertleşmeyi istemişimdir. Birkaç uzun süren hastalık geçirdim. Biliyorum bir süredir ayakta da durmak zorluğundan odamdan, daha doğrusu koltuğumdan ayrılamıyorum.
Bu benim bugünkü hikâyemin başlangıcı. Bir başlarsın, tutamazsın sonra. Gider gider, gittikçe ilerler. Hani bir başlasam derler ya. Başla, bitirse o olacak. Kime seslendiğini biliyorsa doğru, ya kimseyi ilgilendirmiyorsa sözcüklerinin yan yana gelmesi. Olsun, öyle de olsa bir anlamı vardır. Bu anlam sözcüğü çok şey ifade ediyor. Bir aramakla geçer yaşam derler. Yaşamın kendisi de bir aldatmaca değil mi?
Ben masalları sevmem. Hep iyiye güzele doğru yazılar yazıp içimi dökerim. Olanca içtenlikli aydınlığımla. Bir an ölüm gelmeli dersin. Ama gelmez. Onun da bir sırası mı vardır insana sunduğu. O kadar işte; otur kitabını oku, dışarısını seyret. Bak bir dost geldi durup dururken beni o eskimiş günlere götürdü. Becerdi ama içimde umut diye bir şey varsa, onu da yıktı, çökertti. Niye hep kendin, hep kendi duyarlılığın mı? Sen de benim gibi düşünmüyor musun; bu şubat, ya da mart sabahında pencereyi aç biraz soluk al. Nefes nefese tıkanmaktan sıyır kendini. Bu bir hasta raporu gibi. Gerçekte hepimiz hastayız, ölçüden ölçüye.
Ah şu daktilo önünde bir daha. Yıllar geçmiş sanki, onunla son buluşmamız gibi. Bitir sen şu karmakarışık duyguları, bir huzur bulabilsem...
( Huzur içinde ol. Ne seni ne vefalı daktilonu asla unutmadık.)
YORUMLAR
Bugün görmeye gittiğim teyze yine tekrar tekrar "Bir avuç toprak ya Rab" diye yalvardı. Bazılarımızın ölümü sevmek için ciddi nedenleri var.
Yine de sizin kötü haberinizi duymak istemem. Çok üzülürüm. Yazara ben de Allahtan rahmet diliyorum. "Hepimizin gideceği yere o bizden erken gitti."
Çok sevgilerimle Devrim Hanım.
DEVRİM DENİZERİ
Üretken aktif insanların işini güçleştirdiği gibi moralleri üzerinde de etkili oluyor maalesef.
Ziyaretine gittiğiniz teyzeyi çok iyi anlıyorum. İsmet İnönü vefatına yakın bir zamanda eşi Mevhibe Hanımefendiye “Arkamdan gecikme” der. Yıllar sonra Mevhibe Hanım Paşasının fotoğrafına bakıp “Ha! Deyince gelinmiyor ki paşam” der içlenerek.
Canım benim içten duyguların için çok teşekkür ederim. Ardınızda çok güzel ve anlamlı izler bırakıp gitmiş olsanız bile bu defa da yokluğunuzu hissedecek hayatına kattığınız güzelliklerden mahrum bırakacağınız olanların üzüntüsü acıtıyor yürekleri.
Ailenizin üzerinden iyilik huzur ve güzellikler hiç eksilmesin.
Sardunya kokulu selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Sevgili Devrim hocam. Lenin’in "Dün erkendi,yarın çok geç olacak" sözünü çok anlamlı bulurum. Sanırım geçmişi ile hayıflanıp, huzurlu bir geleceğe dönük kaygı duyan tek canlı insanoğludur. Oysa yaşamda huzurun tadını çıkaracağımız en doğru zaman içinde olduğumuz an’dır. Nihayetinde her şeye rağmen ve yaşı ne olursa olsun. Aldığı her nefese şükür edip,yediği bir lokma yemeğin tadını çıkarabiliyor ve bir yudum suyu sağlıkla içebiliyorsa o insandan daha mutlu ve daha huzurlu kimse yoktur. Hele bir de hayattan keyif alacağı, yazmak, okumak, vs gibi sosyal ve sanatsal uğraşlar içerisinde olabiliyorsa ondan daha özeli de yoktur. İşte o özel insanlar için ‘’ölüm’’ cennetle müjdelenmiş huzurlu ve sonsuz bir yaşamın başlangıcıdır.
Güne gelen yazınızı ve kaleminizi gönülden kutlarım.
Saygı ve sevgilerimle.
DEVRİM DENİZERİ
"İşte o özel insanlar için ‘’ölüm’’ cennetle müjdelenmiş huzurlu ve sonsuz bir yaşamın başlangıcıdır. "
Ne kadar huzur verici bir cümle. Dilerim gerçek olur.
O güzeller güzeli yüreğinizden sevgiler sevinçler umut ve huzur dolu yarınlar hiç eksilmesin.
Sonsuz sevgilerimle.
Canım benim yine hatıralara uzanmış keyifli bir yazı .
Lakin yazının bazı bölümlerini okurken içim burkuldu.
"Benim ölüme karşı bu denli sıcak bakmamın baş nedeni;
çok değerli önemli özel ve yokluklarını her geçen gün çok daha fazla hissettiğim
o güzeller güzeli insanlarla bir araya gelebilme umudundan başka bir şey değil."
Seni tanıdım, sesini duydum,o tatlı sohbetine doyamadım birtanem.
inşallah görüşcez belkide. ve ne mutlu ki bana senin gibi mükemmel bir dost kazandım.
Tabikii sevdiğimiz insanları yitirmek hayatımızda çok büyük boşluklar yaratıyor,özlüyoruz
ve vakit saat tamam olduğunda Tanrı emanetini alacak.Bununda bilincindeyiz.
Ama Devrimcim ölüm uzak dursun iyi insanlardan
çünkü bu dünyada fazlalık o kadar kötü varken iyilerin ölmesi veya ölümü özlemesi adil değil.
Tanrı sağlıklı sıhhatli uzun bir ömür nasip etsin canımın içii..
Oktay Akbalında makamı mekanı cennet olsun..
Kutlarım güne yakışan vefalı yüreğini meleğim..
Kucak dolusu sevgilerimle .
Dilek USTA tarafından 5/8/2017 1:04:05 AM zamanında düzenlenmiştir.
DEVRİM DENİZERİ
Sevgiyle Kucaklıyorum.
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
Allah hepimize hayırlı ölüm versin
Ve "uzatmasın dünya sürgünümü benim"
her daim duamdır.
güzel yüreğinize bin selam ile.
DEVRİM DENİZERİ
Bende sizi yüreğimin içten sıcaklığı ile selamlıyor sevgilerimi yolluyorum.
bir solukta okudum,düşündüm ve yine düşündüm söylediklerinizin çoğu güzel ben de inanıyor
olsam da yeniden buluşmaya(öte dünya) şüphelerim mevcut,tek tanrılı dinlerin hepsinde,politeist dinlerinde bazılarında var ,ya yoksa ne olacak aslında ölüp sonra yok oluyorsak aslında buda ölümlü insanın bir çeşit sonsuz yaşam dürtüsünün bir dışa vurumuysa
ne olacak,şu anki bilimsel ve algısal gerçekliğe göre ölüm mutlak son,makinaların parçalarının bir kullanım süresi olduğu gibi insanında organlarının kullanım süresi var bu da ömür, ne olursa olsun korkmamak gerek ve insanın aciz sonu her insan kendi gerçekliğinde yaşar ve ömrünü tamamlar ve kendi değer yargılarıyla yaşar bu değerler ne kadar evrensel hümanizme ne kadar yakınsa o kadar değerli bir hayat geçirmiştir,selamla.
Keskinkalemzaman tarafından 5/7/2017 10:32:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
DEVRİM DENİZERİ
Yine harikasın Yoldaş...Aynı noktada buluşmamız da tesadüf değil..
Bu hayatta hakkında en çok söz edilen ve yazılan konu ölüm sonrası yaşam. Gelen olmadığı için bilen de yok. Ama reenkarnasyona inanalar için ruhlar başka bedenlerde yeniden dünyaya geliyorlar. Sonuçta buluşma olsa da olmasa da ölüm kaçınılmaz. Bu umut insanı hem mutlu ediyor hem ölümden korkmamayı sağlıyor.
Ömrüne bereket. Sağ ol.
Keskinkalemzaman
filozoflara has akıl yürütmeler ve sorunları çözmedeki pratikliğiniz takdire sşayandır,selamla.