- 993 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Yazın Âlemine Girmem
Çocukluk yıllarımdan itibaren okumaya tutku düzeyinde ilgim var. Bu ilgi hiç bitmedi. Bitmek bir yana bu tutku aşk gibi, sevda gibi gün gün, ay ay, yıl yıl devam etti. Sait Faik’in “yazmasam delirecektim” diye bir sözü var. Bu söz benim okumaya karşı duyduğum ilgiyi en iyi biçimde betimliyor dersem yanılmam.
Ta ilkokulda okurken, okumaya başladığım yıllarda başladı bu alışkanlık. Ve vefalı bir sevgili örneği beni hiç terk etmedi. Kitapların gizemli dünyasına bir daldığım zaman günlük tüm soruları sıkıntıları unutuveririm. Ayrıca okudukça zihnimin daha bir berraklaştığını hissederim. Olayları geniş bir perspektiften tarafsızca yorumlama anlayışım artar.
Olur ya bazen de kitaplardan, okuma eyleminden kısa süre de olsa ayrı kaldığım zamanlar olmuştur. Böylesi dönemlerimde ufkumun daraldığını hissederim. Okumak güzel soylu bir edinim. Okumayı taçlandıran durumun yazmak olduğu gerçeği hiç yadsınamaz.
Ortaokul yıllarımda bir dönem şimdiki gençlerin telefon tutkusu gibi çok aşırı kitap okumaya takmıştım. Abartısız iki günde bir hacimli kitaplar okuyordum. O yıllarda aklıma yazar olmak gibi bir düşünce de takılıyordu. Hatta kısa kısa öyküler yazıp arkadaşlarıma okuduğum da olmuştur. Bu öykülerimde aşırı süslü betimlemeler yaptığımı hala anımsarım. Maalesef yazma eylemimi sürdüremedim.
Okuyan, olayları neden sonuç ilişkileri kurarak inceleyen, aydınlanmış toplumların ancak bir arada barış içinde yaşayabilme olgunluğuna kavuşacağına kesinlikle inananlardanım. Okuyan yurttaşlardan oluşan toplumların özgür ve bağımsız yaşama bilincini içselleştireceği yaşamın tartışılmaz gerçeğidir. Okumak ne kadar güzelse bunun yanına yazma eylemini koymak da bir o kadar saygıdeğer bir eylem.
Son yıllarda iletişim ağlarının yaygınlaşması biz bireyleri daha bir birimize yaklaştırdı. Sanal âlemde nice şair ve yazar arkadaşlar eserlerini paylaşıyorlar. Bir biçimde ben de kendimi sanal dünyanın içinde buluverdim. Yakinen tanıdıklarımdan öte çokça okuyan, yazan arkadaş edindim.
Emeğe ve sanata olan sonsuz saygımla ön yargısız yazan arkadaşlarımı yüreklendirici yorumlar yazmayı kendime misyon edindim. Her insan beğenilmek ister. Yaratılan eserlerin övülmesi eser üretenlere olumlu katkı sağlar. Yaptıkları işlere daha bir hevesle sarılma sürekli iyiye, güzele ulaşma çabasını artırmaya neden olur takdir edilmek.
Böyle yapmakla halkımın aydınlanma eylemine bir nemse katkı yaptığım kanısındayım. Özenerek yazdığım yorumlar nedeniyle yazdıklarına yorum yapmamı isteyen arkadaşlarım da oldu. Bu eylemimde tek isteğim ülkemde okumaya, kitaba ilgiyi canlı tutmak ve artırmaktı. Giderek bana da siz de yazın diye öneriler yapılmaya başladı. Olur, mu olmaz mı derken bir arkadaşın yazdıkları üzerinde bir tartışmaya girdik bir ara. Tartışmaya katılan bir arkadaş, “sizin yazılarınıza hiçbir yerde göremedim!” mealli bir cümlesi ile resmen beni tiye aldı! Bu alay cümlesi de yazma isteğimi iyice kamçıladı…
Geç de olsa bir yıldan biraz fazla zamandan beri yazıyorum. Öykü ve denemelerim yüzü hayli aştı. Ara ara eski yazılarımı okuyorum. Bunların içinde bayağı beğendiklerim oluyor. Bunları ben mi yazdım diye kuşkuya düşüyorum. Biliyorum işin daha çok başındayım. Eksiklerim var haliyle. Sait Faik’in sözü benim yazma eylemim için de geçerli oldu. “Yazmazsam delirecektim!” Öyle bir havaya girdim ki, bir yazımı paylaşıyorum. Aradan biraz zaman geçince kutsal bir göreve geç kalmışçasına, yeni bir yazı yazmakta geç mi kaldım tedirginliği yaşıyorum.
Yazılarımı çok beğenen, olumlu yorumlar yapan arkadaşlarım var. Onlardan övgüden öte eleştiri bekliyorum. Yerinde yapılan eleştiriler elbette eksiklerimi giderme bağlamında çok yararlı oluyor.
Çeşitli edebiyat sitelerinde, bloklarda yazılarını paylaşan umduğumdan çok yazar, şairlerin bulunduğunu gözlemledim. Bir arkadaşım ülkemizde yetmiş binin üzerinde şiir yazan amatör ve profesyonel insanımızın olduğunu söyledi. Bu haber benim için sevindirici bir haberdi. Edebi alanın içinde olanların sayısının daha da artmasını içtenlikle isterim.
Yazma çalışmalarım içinde yazılarımı günü gününe takip edip yorum yapan yazar dostlar edindim. Onların yorumları yazma hevesimi daha da artırdı. Bunun yanında hayal kırıklığı yaşadıklarımda oldu. Benim gibi öğretmenlik camiasından, babası öğretmen olan popüler şiirler ve özgün öyküler yazan bir arkadaşla tanıştım. Yüzlerce şiiri ve öyküsü olduğunu söyleyen sanal arkadaşla arkadaşlığımız hayli ilerledi.
Yalansız, riyasız karşılıklı çokça yazıştık. Eserlerini bastırma çabası içinde olduğunu anlatırdı. Yazışma konumuz edebiyat, şiirler romanlar üzerine oluyordu. İlk zamanlar büyük şairlerimizin şiirlerinden ona beğendiğim şiirler gönderiyordum. Bu eylemime çok mutlu oluyordu.
Beni yazmaya teşvik eden birinci sıradaki arkadaş bu arkadaşımdı. Sık sık yazıştığımız beni yazmaya teşvik eden arkadaşımdan öykülerime eleştiri bekledim. Daha önceleri şiirler, romanlar hakkında uzun uzun konuşmalar yaptığım arkadaşımdan olumlu, olumsuz hiç bir tepki alamadım.
Oysa ben en çok ondan bir edebiyat öğretmeni gibi yazılarıma eleştiri ve yorum bekledim. Beklentim hiç karşılanmadı. Büyük hayal kırıklığı yaşadım. Yazma eylemi içinde olan yeni tanıştığım bazı arkadaşlara yazılarımı gönderip yorum ve eleştiri istedim. Umduğumdan daha da doyurucu dönütler aldım. Kendime çok yakın hissettiğim öğretmen çocuğu arkadaşımdan tık çıkmadı.
Oysa bu şair, yazar arkadaş arkadaşlık ilişkisinin çok önemli olduğunu vurguluyordu. Bir keresinde, “İnsanlar karı koca olurlar fakat arkadaş olamazlar.” Diye de bir savda da bulunmuştu. Ondan yüzlerce şiirinden birisini yadigâr kalsın diye istedim. Maalesef o isteğim de karşılıksız kaldı.
Yazarlık serüvenim hayli ilerledi. Yüze yakın öykü ve deneme yazdım. Bu kez bana bir şiirini vermekten kaçınan arkadaşım yazılarımı sürekli okuduğunu yazdı. Eksiklerim olduğunu söyledi. Konuyu fazla dallandırıp budaklandırdığımı toparlamakta zorlandığımı… belirtti. Yazmaya devam edersem daha da güzel yazılar çıkaracağımı altını çiziyordu.
Bu yazın serüvenimde yardımını umduğum bu şair, yazar arkadaşın son yazığı eleştiri ve yorumu yine de güzeldi. Fakat için benim için hiç bir değeri yoktu artık. O iş zamanında olmalıydı. Hele bir de şu sözlerine ne demeli, “Seni yazmaya hırslandırmak istedim. Bunu söylemek zorunda bıraktın beni!” Oysa yazmaya başladığım günlerdeki ilgisizliğiyle beni büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. Onun bu tutumu; az da olsa yazma eylemimde kat ettiğim başarıda kendine pay çıkarması hiç güzel değildi. İstemediğim halde kırıcı oldum. Sonunda hoş olmayan kızgınlığım için özür diledim. Karşılık alamadım. Hiç ummadığım biçimde edebiyat dünyamdan bir arkadaşımı kaybettim. Böyle olmasını istemezdim. Bazı olay ve durumların istemediğimiz gibi gelişmesini engelleyememek de yaşamın bir gerçeği.
Bunun yanında sanal âlemde çok düzeyli, donanımlı, aydın düşünceli arkadaşlar edindim. Hele yıllar önce okuttuğum öğrencilerimle yeniden buluştuk. Ne kadar güzel bir sürpriz oldu benim için. Öğrencilerimle, adeta birlikte yıllarımızı geçirdiğimiz sınıf havasını yeniden soluduk. Nice tatlı anılardan anlattık. Öğretmen-öğrenci arasındaki unutulmayan sıcak duygularımız yeniden coştu.
Öğrencilerimin beni hiç unutmadıkları ve birlikte yaşadığımız güzel günleri özlemle anımsadıklarını duymak beni yeniden heyecanlandırdı. Benim hafızamda da öğrencilerimden kalan anı kırıntıları yeniden canlandı. Bir zamanlar okuma-yazma öğrettiğim ve hepsinin kitapsever öğrencisi olmasını istediğim goncalarım şimdi çok iyi yerlere gelmişler. Yurdun önemli üniversitelerinde öğrenimlerini devam ettirenlerde var. Abartısız hepsi birer kitap dostu olmuşlar. Onların kitapsever hallerini gözlemlemekle tanımsız uçsuz mutluluk duyuyorum.
Yazın âlemine girmekle okuma tutkumun yanına yazma alışkanlığını da kattım. Bu âlem beni son derece mutlu eden bir dünya cenneti oldu. Yeni edindiğim hepsi bir birinden kıymetli arkadaşlarım bir yanda diğer yanda ortak anılarımız birer altın değerinde sevgili öğrencilerim. Bir fani için bunlardan güzel başka ne olabilir?
YORUMLAR
Yazın âlemine girmekle okuma tutkumun yanına yazma alışkanlığını da kattım. Bu âlem beni son derece mutlu eden bir dünya cenneti oldu. Yeni edindiğim hepsi bir birinden kıymetli arkadaşlarım bir yanda diğer yanda ortak anılarımız birer altın değerinde sevgili öğrencilerim. Bir fani için bunlardan güzel başka ne olabilir? ( Elbette efendim yazmak çok özel okumak çok güzel.Okumayı seven insanlar, okudukça yazmayı da severler. Şu varki ; bazılarımız yorum yazmaya sevmiyorlar oysa yorum yazmak emeğe saygıdır hediyedir. Benim de edebiyat defterinde sayfalarımda yorumlarımda bayan sayıları hep azınlıktadır hatta bazı sayfalarında yoklardır.Genelde siz beyefendilerin yorumlarını almaktayım. Yorum yazmak yazmayı geliştirir okumayı pekiştirir. Bizler yazmaya devam İbrahim öğretmenimiz.. Tebrik ederim derinliklerdi ...Saygılarımla...
İBRAHİM YILMAZ
İlgi içtenliğinize sonsuz teşekkürler.
Emeğe ve sanata sonsuz saygımla selam ve sevgiler olsun yüce gönlünüze.
Çok değerli yazarım;
Aslında bir çoğumuz sizin gibi önce okumaya, sonra da yazmaya meyil ettik. Öncelikle bize okuma zevkini veren çok değerli yazarlara buradan teşekkür ediyorum.
Yazılara yapılan yorumlar sahne sanatçısının alkışı gibi olup yazan sanatçıyı besler. Sahnedeki sanatçı o sıcak ilişkiyi anında hissettiği gibi, biz yazarlar ancak sanal ortamdaki geri dönüşlerle, ya da kitap fuarlarında hissedebiliyoruz. Güzel bir yazı ile bu durum açıklanmış.
Enerjinizi düşürmeden yazmaya devam edin. Çünkü biz sizi okumaya devam edeceğiz.
Saygılarımla...
İBRAHİM YILMAZ
Temiz ve içtenlikli duygularınıza çok çok teşekkür ediyorum.
Emeğe ve sanata sonsuz saygımla selam ve esenlikler olsun soylu gönlünüze.
"Seni yazmaya teşvik etmek için ısrar ettim" cümlesi çok onur kırıcı bence. Konunun önünü arkasını ancak sizin anlattığınız kadarıyla bildiğimiz için çok da tek yönlü bakmak istemiyorum. Fakat bu cümle tek başına bile insanı üzmeye yeter.
Ben sizin yazılarınızı elimden geldiğince okumaya çalışıyorum. Galiba burada okumak yeterli değil, yorum da yazmalıyız ki okuduğumuz belli olsun. Ama bir de şöyle düşünmek lazım: Okuduğumuz her kitabın yazarını bir şekilde ulaşıp tebrik ediyor muyuz? Ya da onlara kitapları hakkındaki düşüncelerimizi aktarıyor muyuz? Üstelik bunu şiddetle istediğimiz halde...Siz emeğinizi paylaşırsınız, gerisi okura kalmış. İster sessizce okuyup gider, ister düşüncelerini belirtir. Önemli olan okunmak bence. Elbette ki eleştiriler bizim için olmazsa olmazlar. Çünkü nerede durduğumuzu görmek istiyoruz. Herkesin okuma zevki farklı. Kimi başarılı bulsa da yazdıklarımızdan keyif almayabilir. Benim bir türlü Descartes'ı sevemem gibi. Şimdi ben sevmedim diye Descartes yazarlığından bir şey kaybeder mi?
Genelde anı türünde yazıyorsunuz. Benim yazamadığım ama okumayı sevdiğim bir türdür. Yazamıyorum çünkü şu dünyada birileri ile paylaşmaya değecek çok anım olmadı maalesef. Yazmazsam delirirdim, diyebileceğim bir durumum hiç olmadı. Delirmek denen durumla kapı komşu yaşadığım halde, bazen uzun süre birbirimizde yatıya kaldığımız halde. Ki yazmayı kafanın ya da ruhunun içini boşaltma aracı görmek de bana göre edebiyat değil. Ben bu oluşuma "ifrazat" derim. Biri neden benim rahatlamak için yazdığım şeyleri okusun ki? Yazı yazmak nasıl bir rahatlama olabilir düşünüyorum. Günümün en sıkıntılı dakikaları yazarken geçirdiğim anlar. Kelimelerle cebelleşmek, ortaya tutarlı bir şey koymak, hele ki uzun soluklu bir şey yazıyorsunuz ta birinci sayfadaki karakter yapısını korumak, tekrara düşmek için onca olayı, hatta cümleyi, benzetmeyi hafızada tutmak kolay iş mi? Velhasıl, o günkü yazı çalışma saatim sona erdiğinde kafam bi milyon benim. Yazarak nirvanaya erişenlere imreniyorum.
Demem o ki hocam siz sağa sola aldırmadan yazınız. Gün gelecek tek yorum olmayacak sayfanızda. Gün gelecek övgüye boğacaklar sizi. Düşünün ki burada büyük bir yüzde sizin gibi yazar şair. Okur sitesinden çok yazar sitesi. Haliyle alınganlık da ego da çok yüksek seviyede.
Su akar yatağını bulur. Devam.
Saygılar, selamlar.
İBRAHİM YILMAZ
Anı türü yazmadığınızı ve birileriyle paylaşmaya değecek anılarım olmadı diyorsunuz. Hele bir geri dönüp yaşanmışlıklarınızı tarayın bakın o zaman bizlerle paylaşacak ne kadar çok ve güzel öyküler çıkacak o anılardan. Sizin zengin hafızanızın derinliklerinde kimbilir nice hoş olaylar saklıdır. bir deneyin. O zengin algı gücünüzle inanıyorum ki, nice güzellikleri ortaya çıkarıp bizimle paylaşacaksınız.
Emeğe ve sanata sonsuz saygımla selam ve esenlikler olsun soylu gönlünüze.
Gülüm Çamlısoy
Yazmakla yazmamak arasında garip bir korelasyon var yine geniş hacimli duyguların zaman zaman kabardığı ve yazmakla sükuta eren bir yürek yine hele ki çarpıntılarını hissettirmek olası iken yazmaya başladığımızda.
Evet, katılıyorum size: Öncelikle rahatlatan bir edim idi ve derken edebiyatı katık yapmakla ömre bir nebze de olsa edebiyatın yükümlülüğünü sırtlanmak yine kaygılarıma eklendi.
Okumak ve yazmak iç içe ve her karesinde ömrün yine bağdaş kurduğumuz mutluluk nasıl ki göreceli belki de her yazıda bir esinti bulmak adına yine yüreğin huzura ihtiyaç duyduğu o sarmalda zora sokmak belki de hayatı yoksa göründüğünden daha basit bir sunum mu kaderin tescillediği?
Deneyiminiz, tüm hayat birikiminiz ve yine sunumunuzla yürek sesinizin nemalanmamak mümkün mü?
Sevgilerimle sevgili Aynur Hanım.
Hocam bence yazmayı asla bırakmayın yazınızın bazı yerlerinde ...( bende çocukluğumdan beri okumayı seven ve asla okumadan yasanamayacagina inan bir insan olarak yeni yazmaya başlamış bulunuyorum ).....hislerime tercüman oldunuz ayrıca yazınızı okudukca mutlu oldum..kaleminiz daim olsun. Selamlar saygılar hocam.
İBRAHİM YILMAZ
Emeğe ve sanata olan sonsuz saygımla selam ve esenlikler olsun yüce gönlünüze.
Heyecanı bitimsiz ve ritmi sürekli değişen bir de okumak kadar kutsal ve rutin bir görev babında nitelendirsek de bunun bir aşk olduğu bilincindeyim.
Bir ömür beni en yoran; mantık ve duygularım arasında gidip gelmelerim olmuştur ki çok zor ve çok yorucu hele ki hayatın türevi duygularla daha da çelişirken gerçek dünya.
Aslında anlatımı en ulvi olan ve saati de belirsiz bir eylem yazmakla haşır neşir olmak kadar morali de yüksek tutmak gerekirken yine tüm duygular yine toplanıyor bir şekilde o boş beyaz sayfada ve paylaşmak yoksa hiç bir anlam ifade etmez yazdıklarımız bir o kadar okumanın da bir kazanım olduğu ve yazmaya dönüşen katkısı.
Değerli hocam ben kendi adıma teşekkür ediyorum çoğumuza tercüman olmanızın verdiği mutlulukla.
Kutluyorum da can-ı gönülden.
Saygılarımla...
İBRAHİM YILMAZ
Emeğe ve sanata sonsuz saygımla selam ve sevgiler olsun yüce gönlünüze.