- 474 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yalnızlık
Yalnızlık nedir deseler binlerce farklı tarifini yapabilirim belki de.. İçinden çıkılmaz gecelerde sarıldığımız tek dosttur o ... Ay ışığı altında parlayan ,sahilde denizden kıyıya vurmuş milyonlarca renkteki taşın içinde beyaz olanı belki de... Kız kulesine karşı gecenin bir yarısı ,köhne yapısından kimbilir nice yalnız silüetleri taşımış olduğu belli olan, boyası yıpranmış o eski bankta, çok uzaklardan zorla seçtiğin o insan figürü gibi geceye karışır işte hüzünümde ... Kanadı kırık bir kırlangıç kuşunun göç mevsimi o donuk bakışları ile gökyüzüne bakan gözleri de yalnızlığın tarifi değil midir?
... Söylesene sen kaç yalnızlık yaşadın ömründe, ya da kaç masum bedeni terk ettin kendi yalnızlığına? ...
... İşte tam da burda başlıyor hikaye, senin benim yalnızlığıma düştüğün yerde ... Amacı olmayan bir adamın hayata karşı yorgunluklarıyla süregelen o büyük savaşın kaybedilmek üzere olduğu zamana.. Tutunacak dal, yağmurdan kaçarken sığındığın bir saçak altı mesela... Tıpkı bir anne kucağı gibi , bir omuzdan süzülecek bir kaç damla anının ihtiyaç duyduğu bir omuz belki ... O kadar çok anlam yüklenir ki kayıpların üstüne gelen bir insana... Yorgunluğu büyüktür yılların, nice darbeden sağ çıkmayı başarmışken tek bir hamlede yıkılacak bir duvar örülüdür aslında üstünde ... Her bir kırbacın izi vardır ruhunda, her zerresinde içine içine işleyen ve en acımasız olduğunu iddia eden çirkin yüzlerin gözlerinde ki bakışları taşır...
Ama bir yandan seni sen yapan yanlızlığın izleridir onlar... Yaşanmışlıkların yarattığı izleri çirkin bir maskeyle kapatmak zorunda olan...
Anlıyorum ki seni "sen" ile başbaşa bırakmanın vakti artık; güzel günlerin ardında doğacak güneşin ışıklarıyla yolunda yürümen umuduyla...
Hoşçakal...
02.05.2017
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.