- 1118 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
TU Bİ OR NAT TU Bİ. DET İZ DI KUESÇIN.
23. NİSAN 2017
- Alo. Aliii... Çabuk buraya gel.
-Gelmesine geleyim de sayın reis...
-Reis mi? Oluum ben size kaç defa ’Reis öldü. Bundan sonra bana Başgan diyeceksiniz’ demedim mi?
-Pardon başgan. Gelmesine geleyim de şu anda gazetecilere Galaphagos kaplumbağalarının ve Komodo ejderlerinin şirketimiz üzerindeki menfur emellerini anlatacağım bir basın bildirisi yapmak üzereydim. Basın ordusu benim açıklamalarımı bekliyor.
-Yahu adı üstünde basın. Bas gitsin. Şimdi çok daha acil bir işimiz var.
-Allah Allah. Galaphagos kaplumbağalarının ve Komodo ejderlerinin şirketimiz üzerindeki menfur emellerinden daha önemli ne işimiz olabilir ki?
-Sen hele buraya gel gösterecem sana daha önemli acil işimizin ne olduğunu. Yalnız tek parça olarak gel. Yanına bin tane daha Ali takıp gelme. Seninle başbaşa konuşmamız lazım.
-Sayın başgan. Gazeteciler ne olacak? Onlara ne diyeyim?
-Hımmm. Tamam buldum. Onlara bir fıkra anlat, sonra acele buraya gel.
-Tamam sayın başgan. Onlara şeyi anlatsam olur mu?
-Neyi?
-Hani üç domates yolda yürürken biri aniden karşıya geçmek istemiş ya..
-Eeee?
-İşte o karşıya geçmek isteyen domatesin üzerinden bir kamyon geçmiş ya.
-Eeee?
-Sonra yolun kenarındaki iki domates, o ezilen domatese ’Aaaa salçaya bak’ demiş ya. İşte onu anlatsam diyorum.
-Harikaaa. Hem kısa hem de çok anlamlı. O fıkrayı anlat basın açıklaması olarak, sonra acale buraya gel.
-Başüstüne sayın başgan.
Şirketin Genel Müdürü Ali her ne kadar ’ Başüstüne sayın başgan’ dese de içine bir kurt düşmüştü. Acaba Patron Şuayip Bey’in yani sayın başganın çok önemli ve acil dediği şey neydi? Kendi kendine ’ Yahu ben alt tarfı bir Ali’yim. Sayın başgan beni bin Ali sanıyor galiba. Hangi bir işe yetişeyim ben de şaşırdım’ Diyerek basın mensuplarının karşısına çıktı ve merakla bekleşen basın ordusuna ’Üç domates yolda yürürken’ fıkrasını anlattı.
Bu basın açıklaması üzerine Basın mensupları üç domates ile Galaphagos kaplumbağaları ve Komodo ejderleri arasında bir bağlantı kurmak üzere derhal bilirkişileri toplayarak televizyonlarda, gazetelerde ve hatta sosyal medyada açık oturum, panel, konferans ve biaenaller tertip etmek üzere harekete geçtikleri anda da Genel Müdür Ali , patron Şuayip’in huzuruna çıktı.
Patron Şuayip, Karşısında Ali’yi görünce hemen önündeki lap topu açtı. Google a ’Edebiyat Defteri’ Diye yazdı. Açılan Edebiyat Defteri sayfasında Sami Biberoğulları adlı vatandaşın sayfasını buldu ve laptop’u Ali’ye uzattı. Laptopta Edebiyat Defteri sayfasını gördüğü anda Ali’nin rengi bembeyaz olmuştu zaten. Hele bir de Sami Biberoğulları sayfasını görünce daha da bir soldu sarardı garibim. Gayri ihtiyari bağırdı.
-Of yaaa. Yine mi bu Sami denen musibet. Bıktım anasını satayım. İstifa edicem valla. Yeter yahu...
Başgan Şuayip esefle başını salladı.
-Maalesef yine o.
Genel Müdür Ali öfkeyle karışık sitem etti.
-Sayın başgan. Bu herifi neden itlaf etmiyoruz?
Başgan da öfkeliydi ama yine de sükunetle cevap verdi.
-İki sebepten itlaf edemiyoruz sevgili Ali. Birincisi: Bu dengesiz herif zaman zaman bizim lehimize de güzel şeyler yazıyor. Ama ikinci sebep daha önemli. Herifin oldukça büyük bir okuyucu kitlesi var. Hatta öyle ki Habıl teleskopuyla evrendeki galaksi ve gezegenleri inceleyen uzay adamları yeni keşfedilen gezegenlerde bile bu adamın yazılarını okuyan yaratıklara rastlamış. Düşün bir kere her delikte bu herifin yazıları okunuyor. Hatta evrendeki kara deliklerde bile. O derece yani.
Ali daha da öfkelendi.
-Yine ne yazmış ibrişim?
Başgan Şuayip, laptopu iyice Ali’nin burnuna dayadı. Sami Biberoğulları’nın 22.04.2017 tarihinde yazmış olduğu ’ Happy Bırthday Ya Resulallah’ Başlıklı yazısını göstererek ’ Oku’ dedi.
Ali, yazıyı bir çırpıda okudu ve gözleri faltaşı gibi açıldı.
-Anaaaa. Hapı yuttuk sayın başgan. N’etceez?
Sayın başgan da işte bu sorunun cevabını arıyordu zaten.
-Ben de onu diyorum zaten. N’etceez? Derhal bu soruna bir çare bulmamız lazım. Şimdi bu güne kadar Miladi takvime göre kutladığımız Kutlu Doğum Haftasını tamamen kaldırsak mutasssıp çalışanlar isyan edecek. Kaldırmasak mutaassıp olmayan çalışanların itirazlarından kurtulamayacağız. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Ali Heyecanla atıldı.
-Sayın başgan. Bu sorunu halletmek için bir fıkra anlatsam?
Sayın başgan merakla sordu:
-Nasıl bir fıkra?
Genel Müdür Ali başladı anlatmaya.
’Temel uzun zamandır konuştuğu Fadime’ye nihayet ’ Bu akşam evde hiç kimse yok’ der. Fadime mesajı almıştır. O gece en dekolte kıyafetlerini giyip en şuh makyajını yaparak Temel’in evine gider. Gerçekten de Temel’in evinde hiç kimse yoktur. ’
Başgan Şuayip önce gök gürültüsü gibi bir kahkaha attıktan sonra sordu:
-Ne alaka şimdi?
Ali üzüntüyle boynunu büktü.
-Sayın başgan. Ben bu Sami denen deli dana yüzünden ne halt ettiğimi biliyor muyum ki. Aklıma bu fıkra geldi anlattım.
Aslında fıkralarla uğraşılacak zaman değildi. Şirketin mutaassıp kesimi zaten uzun süredir Ayva Safiye’nin açılması için baskı yapıp duruyorlardı. Şimdi bir de ’ Kutlu Doğum Haftasını kaldırdım’ derse temelli isyan ederlerdi.
Başgan Şuayip ’ Ulan Sami. Senin eline ayağına sı.ayım e mi? Bi elin ayağın durmadı. Başıma açtığın belayı görüyor musun? Ayıkla pirincin taşını şimdi’ Dedi.
Genel Müdür Şuayip ise o anda yeni bir fıkra bulmuştu. Hemen heyecanla anlatmaya başladı:
’ Yörüğün biri ortalığı süpürmekte olan karısına yaklaşır. Niyeti bozuktur biraz. Ancak kadının da hiç keyfi yoktur. Adama ’ I ıh ’ der. Bunun üzerine adam mutfağa girip iki tas getirir ve kadına bu tasları elinde tutmasını söyler. Kadın tasları eline alınca her iki tası da ağzına kadar pekmez doldurduktan sonra kadının beline dolanır. Kadın ikilem içinde kalmıştır ve şöyle der. ’ Eyvah eyvah...Kımıldansam pekmezi döktüreceem. Kımıldanmasam şalvarı diktireceem. N’etsem acep?’
Şuayip başkan ’ Vaziyetimiz aynen Yörük kadının vaziyeti gibi. Acil bir çare bulmak lazım’ Deyince Ali’nin beyninde bir şimşek çaktı.
-Başganım. ’Bu işi çözse çözse benim baş yardımcım Nuran çözer ’ dedi.
Bunun üzerine genel müdür yardımcısı Nuran Bey ( Bey..Orada bir yanlışlık yok ) Çağırıldı ve sorun ona anlatıldı. Nuran Bey cin gibi bir adamdı. ’ Tu bi or nat tu bi det iz dı kuesçın’ ( Yani olmak ya da olmamak. Sallama fazla, kafaya takma ) dedi ve bir kaç saniye durduğu odadan hemen çıktı.
Başgan Şuayip da Genel Müdür Ali de şaşkınlık içindeydi. Nuran Bey ne demek istemişti acaba?
27 NİSAN 2017
Genel Müdür Yardımcısı Nuran Bey bir basın açıklaması için kameraların karşısına geçti ve merakla beklenen açıklamayı yaptı:
- Değerli Basın mensupları !
Sami Biberoğulları denen bir mendebur yüzünden şirket yönetimimiz önemli bir sıkıntı yaşamışsa da çok şükür bu sıkıntıyı aşmanın da çaresini bulduk. Bundan böyle şirketimizde Kutlu Doğum Haftası Miladi takvime göre değil olması gereken zamanda yani Hicri Takvime göre Mevlit kandiline denk gelen günde bir hafta boyunca kutlanacaktır. Kutlamalar Kutlu doğumun olduğu 12. Rebiülevvelde başlayıp bir hafta da devam edebilir, 12 Rebiülevvelden bir hafta önce başlayıp tam olarak Mevlit Kandili günü de sona erebilir. Bunu ileride düzenleyerek Kutlu Doğumu bundan böyle senede sadece bir kez, olması gereken zamanda yani Hicri Takvime göre Mevlid kandiline denk gelen haftada kutlayacağız.
Kıssadan hisse: Sami’nin gücünü yabana atmayın sakın ))))))))))
YORUMLAR
hocam
yaziyi keyfle okudum. kutlu dogum haftasi gercekten hicri takvime gore mi kutlanacak? yoksa yazinin bu kismi da mi fikra idi?
selamlar,
abdullah
merakimi yenemedim Gugul dedeye sordum. kutlu dogum haftasi hicrilesmis. ee hocam, sagol varol :-)
hotamisli tarafından 4/30/2017 12:37:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
senin bu yazın niye kimsenin ilgisini çekmemiş içimizdeki orlandalıların tansiyonunu mu çıkardın ne yaptın
orlanda: böyle bir yer var mı bilmiyorum ben uydurdum galiba yani inşallah başkası uydurmamıştır
sami biberoğulları
Bir önceki yazım da hiç kimsenin ilgisini çekmemiş.
Bu konuda yorum yapmak bana düşmez tabii ki. Zira zevkler ve renkler tartışılmaz.
Orlanda diye bir yer yok bildiğim kadarıyla ama İrlanda var ))))))))))
Selam ve sevgilerimle.