0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1039
Okunma

60’lı yıllar. Almanya’ya giden ilk Türk kafilesinin içindeydim. Bir tekstil fabrikasında çalışıyordum. Akşamları eve dönmeden önce bir cafe’ye uğrardım.
O’nu orda gördüm ilk kez. Kara iri gözlü, kısa saçlı, dolgun vücutlu afeti. Gri, uzun trençkot altında derin dekolteli koyu renk elbiseyle tabureye oturur, sigarasının derin derin içine çeker, bir yerlere dalardı.
Bazen bana doğru döner gülümserdi. Ben de karşılık verirdim. Almancam iyi değildi. Konuşmaya cesaret edemiyordum. Kendimi yiyip bitiriyordum.