Sancı Dergi’ nin Ağustos Ayı sayısında Sevgili Aşkın Ayrancıoğlu’ nun sanatı eşliğinde yayımlanan yazım..


Aslolan şudur ki; kadının kurtuluşu öncelikle klasik deyimle söyleyeyim eğitimle başlar. Ve bu eğitim salt kadınlara değil, toplumun tümüne yansıtılmalıdır. Kadın öncelikle birey bilincini kazanmalıdır. Bir değer olduğunun farkına varmalıdır. Bunu da ilk önce öz ailesinde edinmelidir. Ailesi tarafından ’sen değerlisin ve özelsin’ bilinci verilmeyen kadın daha sonraki zamanda bu bilinci kendi çabasıyla edinse bile tutarlı ve sağlam olmuyor ne yazık ki. Ailenin toplumun en küçük birimi olduğu düşünüldüğünde kız çocuğu toplumun kendisine bakışını ailesinin gözlerinde görmektedir. Ve yaşama kendisini o görüşe ve beklentiye göre yetiştirerek hazırlanmaktadır. O yüzden kadının kurtuluşu için öncelikle ailenin kökeninden eğitim gerekmektedir. Feodal ya da yarı feodal, ataerkil ya da baskıcı erkek egemen toplumun bireylerinin gücüyle oluşmuş aile yapılarının, sindirilmiş küçük yaştan itibaren kişiliği, kimliği ezilmiş bireylerinden sağlıklı özgüvenli kişilikli kimlikli kadınlar oluşmasını beklemek hayaldir.
Karakter altı yaşına dek oluşur... ve birey o yaşına dek kimliğinin yüzde doksanını kazanmıştır. Sonrakiler artık ciladır. Ve bu oluşumun üzerine sağlam ve tutarlı eğitim verildiği zamanda kadın artık çok ciddi anlamda birey olma gücünün farkına varmış demektir. Çünkü toplum bireylerden oluşur. Birey gücünün farkında olduğunda toplumun yapı taşının kendisi olduğunun farkında demektir.Yapı taşı olduğu toplumu istediği gibi yönlendirebileceğini bilen bir güç, yapacağı kurtuluş mücadelesini baştan kazanacağını bilir. Kadının kurtuluşu kendi içinde yapacağı savaşla olmaz salt. Bu bireysel kurtuluş topluma tam anlamıyla yansımaz. Aslında eşitlik duygusu erkek kadın tüm bireyleri kapsamalıdır. Ve eğitilmiş, kendi ekonomik bağımsızlığını kazanan kadın hem kendi kurtuluşunu kazandığı gibi tüm toplumu da geleceğe taşır. Kadının kurtuluşu salt kendi çabasıyla olmaz, toplum katmanlarının tümünün ortak mücadelesi ile olur.
Burada yumurta tavuk ilişkisi bir paradoks vardır. Kadının kurtuluşu toplumu da kurtarır. Ya da toplum kadınla birlikte kurtulur.
Hani denir ya;
" YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ.
İşte bu hesap...

Tülay TUNCABOYLU