- 864 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
0079 - SÜNNETSİZ BİR İKLİMİN YÜKSEK BASINCINDA NEFES ALIRKEN - ZEMİN HAZIRLAYIN BİZE
SÜNNETSİZ BİR İKLİMİN YÜKSEK BASINCINDA NEFES ALIRKEN - ZEMİN HAZIRLAYIN BİZE
"Babasına getirdiği su kadar aziz olan bir çocuğum
Tanrı beni rahmetinden mahrum etmeyebilir
O halde bu gökyüzüne talibim..."
Adnan SAYIM
KISACA.
Başlık, kültür emperyalizminin tesiri, baskısı, yüklenmesi altında yaşarken’ anlamında kullanılmış. Sünnet meselesinin çok fazla derinine inmeğe gerek duymadım. Diğer anlamı hakkında yazmak ve tartışma zemini hazırlamak istemedim. Konunun sulandırılmaması için sözcüğün diğer anlamına dayalı bir açıklama yapmayı uygun buldum.
Basıncın sebebini yaratan o sünnetsizlerdir. Felaket olarak bize ne geldiyse, batıdan, sünnetsizlerden geldi ama Yahudiler sünnet olurlar. Onlardan, felaketin daha âlâsı geldi ve gelmekte… O nedenle o iki din mensuplarına birden ‘sünnetsizler’ denemeyeceğinden bu konuyu açmamayı yeğledim, sadece İslamiyet konusuna değindim. Sünnete riayet etmez hale gelişimiz, yabancılaşma ve dinden uzaklaşma konularına değinmeyi uygun gördüm. Yahudi, Hıristiyan ve diğerlerinin her türlü faaliyetlerini sebep olarak göstermedim, dışarıda bırakmayı tercih ettim. Şair, bu dizenin dışında, yani şiirin genelinde etkileyenlere değil, etkilenenlere değinmiş, ben de öyle yaptım.
Neticede yine öyle bir başlık atarak iki anlamı da çağrıştırma yoluna gitmişse, Yahudi oyunlarını atlamış demektir ki bu onun için bir eksikliktir. Sadece sünnetsizlerden bahsetmiş, Hıristiyan’ları kastetmiş; kültür emperyalizminin sebep olduğu dinimizden uzaklaşmak, onlar gibi davranmaya başlamak konusuna değinmiş ve yeni nesle geleceği onarmayı önermiş demektir.
***
ZEMİN HAZIRLAYIN BİZE
“Su gibi aziz ol, evladım!” demekte olan bir babanın, aziz olmaya çalışan çocuğuyum. Onun için Allah bana rahmetiyle muamele edebilir.
O halde O’ndan, boş bir sayfa gibi kocaman gökyüzünü isterim. Doğal olarak günahlarımı affederse…
Bir an için, yağmurun yağmadığını kabul edelim. Yani Allah’ın kullarından el çektiğini, bize merhamet etmediğini farz edelim. Ne yaparız o zaman? Biz ki ihtiyaç sahibi, aciz varlıklarız. Aldığımınz nefes için bile O’na muhtacız. Hepimiz her gereksinimimizi O’ndan bekleriz. Gerçi biz, sünneti seniyeye uygun yaşama arzusu içinde olan ama değil sünnetten, farzdan bile haberi olmayan bir toplumun ağırlaşarak ciğerlerimizi sıkan, nefeslerimizi daraltan atmosferinde nefes alamaz haldeyiz ama siz yine de sakın: “Rahmet inse ne, inmese ne!” demeyin! Allah öyle kötü bir durumdan bizleri korusun!
Dedim ya… Ben bir çocuğum. Mübarek bir insan, iyi bir kul olmaya çalışan, fakat bu azizlik arzusu şimdilik sadece babasının duasına takılmış kalmış bir çocuk…
Muhammet ümmeti, tüm renklerini kaybetmekte olan bir din anlayışı içinde… Ne kadar solgun olursa olsun, bana geleceğimi verin! Geleceğimi masum ve umutlu avuçlarıma teslim edin! Bana, farzlara ve sünnetlere uygun bir biçimde dinimi yaşayabileceğim bir ortamdan daha güzel ne hediye edebilirsiniz? Benim için bundan daha anlamlı ne olabilir!
Hem boyama kitabım da yok, boya kalemlerim de… Keşke elimde öyle bir imkân olsa da yepyeni bir dünya çizebilsem, yepyeni bir anlayış resmetsem, İslam âleminin değilse de bari toplumumuzun geleceği için.... İslâm’ın can alıcı renkleriyle boyasam!
Fırsat tanıyın, yer açın, imkân sağlayın da kendi geleceğimi en güzel şekilde hazırlamaya çalışayım. Dünyevi ve uhrevi geleceğimi hazırlayayım ve onu gökkuşağının tüm renkleriyle süsleyeyim!
***
“Dünya, ahiretin tarlasıdır.” Burada ne ekersen, orada onu biçersin. Herkes, kendi geleceğinin mimarıdır. Çocuk, bembeyaz bir kâğıttır. Ona ne yazarsan, ondan onu okursun.
Gökyüzü, ukbayı temsil etmektedir. Dünyevi ve uhrevi geleceği…
Boyama arzusu, iyi ameller işleme; ibadet, yani kısaca kulluk etme arzusunu anlatmaktadır.
Bu şiir, beceriksizce yazılmış anlamlı bir şiirciktir. Yazanın mizanına konacaktır. Yazma konusunda, Allah için sarf edilen efor, mizanda şehidin kanından daha ağır gelecektir.
Orada terazi mi var! Hayır ama orası, hardal tanesi kadar sevabın zayi olmadığı, adaletin tam anlamıyla gerçekleştiği, her güzel amelin karşılığının tam olarak, hatta bazı hallerde sayısını bilemeyeceğimiz kadar katlanarak verildiği bir yerdir ki o gün çok sakınılması gereken dehşetli bir gündür!
“Sünnet de ne demek?” demeyelim! Din Günü, herkes dehşetle açılmış gözlerle çaresiz telaşlı koşuşturmalar içindeyken, yardım konusunda ana babanın evladından, evladın da onlardan kaçtığı, ümmetin kendi derdine düştüğü sırada, mahşerde diz çöküp, gözyaşları içinde avuçlarını açarak:
“ÜMMETİ! ÜMMETİ!..” diye yalvaran bir zat olacaktır. Allah izin verdiği an ümmetinin büyük günah işlemiş olanlarına şefaat edebilecek olan tek kişidir ki mübarek ismi, Hazreti MUHAMMED S.A.V. dır. Göstermiş olduğu yolu takip edenleri, hele hele sünnetine uyanları, Liva- il HAMD altında toplayacaktır.
Cümlemize nasip olması dileğiyle…
***
Onur BİLGE
ŞİİR FISILTILARI - 0079
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.