- 269 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZAMANE
Çalar saatin alarmı uzun uzun, bıkmadan, usanmadan çalmaya devam ediyordu. Onur, bu sesin kesilmesini umdu. Yastığı kafasının üstüne aldı, kulaklarına bastırdı, olmuyordu. Saatin sesi delercesine giriyordu kulaklarına. Uyumak istiyordu. Öğleye, akşama kadar, belki birkaç gün uyumak istiyordu, hiç kalkmamacasına.
Saatin uzun uzun çalan sesini yan odada uyumakta olan annesi duydu. Onur bunu ilk defa yapmıyordu. Annesi, Onur’un kalkacağından umudu kesince kendisi kalktı, oğlunun odasına geçti, onun uyanık olduğunu yataktaki duruşundan anladı. Zor da olsa yataktan kaldırdı ve tekrar yatmayacağına kanaat getirince de odasına dönüp daha soğumamış, yumuşak yatağına girdi.
Artık evde uyanık tek kişi Onur’du. Okul saati yaklaşıyordu. Onur, önce çorabını aradı, sonra sırasıyla pantolonunu, gömleğini ceketini aradı, buldu. En zoru da çantayı bulmaktı, bulamadı da zaten. Çantayı bulsa da içinin boş alacağı garantiydi. Bir de kitapları, defterleri bulup yerleştirmek gerekiyordu. Arama anında bir defter geçti eline, kalemi de nasıl olsa arkadaşlarından alırdı.
Evden çıkarken karnı açtı Onur’un. Pantolon ütüsüz, gömlek buruşuk ve kirli, ceket de düğmesizdi.
Başı ağrıyordu, uykusunu da alamamıştı. Gözleri kıpkırmızı ve şişti.
Saçını taramamış, kravatını da bağlamamıştı.
Elini cebine attı. Sadece iki sigarası kalmıştı. Paketi buruşturup atarken birini ağzına aldı. Diğerini de cebine koydu. Yakmak için çakmak aradı, yoktu. Çakmağının akşam Nesrin’de kaldığını hatırlaması uzun sürmedi. Sık sık yaptıkları gibi okul çıkışında arkadaşlarıyla buluşarak bir kafeye gitmişler, çok geç saatlere kadar da kalmışlardı.
Nesrin Onur’un en yakın arkadaşıydı. Lise birden son sınıfa kadar hep aynı sınıflarda okumuşlardı. Nesrin çok asabi yapılıydı, çok da sigara içer, sigara bulundursa da başkalarının çakmağını, kibritini kullanıyordu hep.
Geç saatlere kadar süren muhabbetleri bitince kızlar evlerine bırakılmış, erkekler ise hava soğuk olsa da biraz daha gezmişlerdi. Gezerken açık bir büfeden sigara alıp içmeyi de ihmal etmemişlerdi.
Onur’un yanmayan sigarası hala dudaklarındaydı. Bir ateş bulurum umuduyla bakınırken işine giden, memur kılıklı bir adamla karşılaştı, ateş istedi. Sigara içmeyen birine çatmıştı, ateşi alamadığı gibi bir sürü nasihat dinledi adamdan, sigara ile ilgili .
Açık bir bakkal buldu. Sigara ve çakmak aldı, büyük bir açlıkla sigarasını yaktı derin derin içine çektikten sonra büyük bir müjde almışçasına huzurla doldu içi ve okula yöneldi.
Yolda Nazım’la karşılaştı. Nazım, sigara taşımayan tiryakilerdendi. Parası yoktu da ondandır, derdi aklına geldikçe. Sonra parası olsa da almaz bu hergele diye geçirdi içinden. Bir sigara da ona ikram etti. Okula yaklaşanca, sigarasını bitirmek üzere, gözden uzak bir yerde durdular.
Onur, Edebiyattan yazılı olduklarını sigarasını söndürmek için üzerine basarken Nazım’dan öğrendi. Çalışmadığı için canı sıkıldı, Edebiyatı olsun kurtarsa iyi olacaktı. Üzüntüsü uzun sürmedi, biraz sonra boş vermişliğe vurdurdu ve unuttu.
Nazım’la okulun girişinde kıyafet kontrolüne takıldılar. Üstlerine çeki düzen verip saçlarını da kurallara uygun kestireceklerine söz vererek okuldan içeri girebildiler.
İlk ders Tarihti. Onur kendi yerine değil, arkada, gözden ırak bir yere oturdu. Amacı, biraz kestirmekti.
Öğretmen yoklamayı alırken Onur’un halini görünce: yine mi üçlerde yattın Onur, dedi. Onur kafasıyla öğretmeni doğruladı. Öğretmen bu konuda yeterince konuştuğunu, fayda etmediğini düşünerek daha fazla üzerinde durmadı.
Dersin başlamasıyla Onur’un başını sıraya koyması, başını sıraya koymasıyla da uykuya dalması bir oldu.
Günler geçmiş, üniversite sınavına girilmiş, sonuçlar bile gelmeye başlamıştı artık. Onur, birçok arkadaşının durumunu öğrenmişti. Kendisinin sonucu ise gecikmişti. Ev halkı seferber olmuş, sanki evin kapısında nöbet tutuyordu. Postacı ha geldi, ha gelecekti. Komşular da haberdar edilmişti, beklemedeydiler.
Üst kattaki Seher Hanımın bağırtısıyla dışarı çıktılar. Seher Hanım postacının geldiğini haber veriyordu. Onur, koşarak postacıyı karşıladı, elindekilerin kendisine ait olanını buldu. Evet sınav sonucu gelmişti. Büyük heyecan ve merakla zarfı parçalarcasına açtı.
Havalara uçuyordu Onur, kazanmıştı. Hem de, küçüklükten beri hayalini kurduğu okulu kazanmıştı.
Omzundan sarsan bir elle irkildi, Onur. Arkadaşları onu uyandırmaya çalışıyordu.
- Onur kalk, Tarih dersi bitti. Gidip de bir çay içelim.
SON
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.