LUNAPARKA GÖTÜRÜN BENİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Beni lunaparka götüreceğinizi söyleyin bir gün…
Ertesi gün o ışıklı şehre gidecek olmanın heyecanıyla bütün gece bir damla uyku girmesin gözlerime. Gözümü her yumduğumda ayrı bir rüyada bulayım kendimi ama bütün rüyaların mekânı hep aynı ışıklı şehir olsun… Tek uykusuzluk sebebim bu olsun hayatta, insanların uykularının kaçması için başka nedenleri olduğunu hiç bilmeyeyim…
Bütün gece uyuyamamanın verdiği uyku yoksunluğuyla kalkayım sabahın en kör vaktinde ve içimi kıpır kıpır eden bir heyecanla bekleyeyim akşamdan kararlaştırılan zamanı. Tam da söz verdiğiniz zamanda gelin beni almaya. İnsanlar hep sözlerinde dururlar gibi saçma sapan bir fikre ulaşsın mantığım. Güven gibi bir kelime girsin hayatıma ve bir daha hiç çıkmasın…
Elimden sımsıkı tutup lunaparka götürün beni…
Ülkemdeki tek dolap çeviren adamın lunaparktaki dönme dolabı kontrol eden pala bıyıklı amca olduğuna inanayım. Bin bir dalavere çevirip masum insanları dönme dolaba bindirenlerden bihaber olayım. Dönme dolaba binmiş, ışıklı şehrin üzerinde dönüp dururken ne yolsuzluk ne üçkâğıt ne de hırsızlık kelimeleri bir anlam ifade etsin benim için. Sadece ve sadece o anın tadını çıkarayım.
Bir an için insanlar yumruklarını sadece hediye kazanmak için kullanıyorlarmış gibi gelsin bana… Bir yumruk sallasınlar belirtilen hedefe sonra da yanındakilerin “vay be ne vuruştu, helal olsun sana” sözleriyle omuzları kabarsın ve ben bütün bu olanları yüzümde çocuksu bir gülümsemeyle izliyor olayım… Aynı yumruğu insanların birbirlerine karşı kullandıklarını hiç ama hiç bilmeyeyim…
Elimden sımsıkı tutup lunaparka götürün beni…
Hedef tahtasının başında duran bıyıkları yeni terlemiş abinin her isabet edilen kurşunda bir hediye verdiğine tanık olayım. Kurşunların sadece hedef tahtalarına sıkıldığını zannedeyim… Aynı kurşunun insanları da öldürdüğünü hiç bilmeyeyim… Benim gibi lunaparka gelme hayali olan binlerce çocuğun sırf bir kurşun yüzünden babasız kalarak bu hayallerini sonsuza kadar ertelemelerini hiç ama hiç düşünmeyeyim…
Diğer bölümdeki kaytan bıyıklı amcanın, atılan her halkanın yerine geçmesi sonucu dükkânından bir malzemeyi halkayı atana vermesinin mantığını anlamaya çalışmadan seyre dalayım sadece… Bu da bir eğlence diyeyim… Aynı yöntemle ülkemin değerlerinin halkayı atanlara verildiğini hiç öğrenmeyeyim… Tıpkı o amcanın dükkânının zaman geçtikçe boşalması gibi ülkemin de boşalmasına tanık olmayayım…
Elimden sımsıkı tutup lunaparka götürün beni…
Çarpışan arabalara binen binlerce kişinin birbirlerine kahkahalarla çarpmalarına şahit olayım. Arabaların çarpışmasının sadece insanları eğlendirmek için olduğunu zannedeyim bir ömür boyu. Tıpkı buna benzer çarpışmaların her yıl binlerce canı aldığı aklımın ucuna bile gelmesin o anda…
Palyaçolar sadece lunaparklarda olur diye saçma sapan bir düşünceye inanayım. İnsanları güldürmekten başka işleri olmamasına şaşırayım bir süre ya da nasıl bu kadar komik olabildiklerini aklım almasın bir türlü… Meslektaşlarının ülkeyi yönetiyor olmasını bana söylemeyin sakın. Hep o lunaparktaki halleriyle kalsınlar anılarımda…
Elimden sımsıkı tutup lunaparka götürün beni…
Etrafıma şaşkın bakışlarla bakarken çocuğunu atlıkarıncaya bindirmiş olan bir babaya takılsın gözlerim. Düşme ihtimalinin olmamasına rağmen her an düşecekmiş gibi tetikte bekleyen tedirgin bir babanın gözlerinde, çocuğunun mutluluğunu paylaşmasını göreyim. Öyle bir bakış olsun ki babanın küçücük çocuğuna şefkat dolu bakışları, bir ömür gitmesin gözlerimin önünden. O an hiç ama hiç düşünmeyeyim kucağındaki karton kutunun içerisinde yeni doğmuş çocuğunu taşıyan bir babanın şaşkın bakışlarını… Öyle bir bakışın hiç olmadığını zannedeyim…
Lunaparktan çıkarken bir elinizle benim elimi sımsıkı tutarken diğer elinizle ihtiyacı olan çocuklar için yardım toplayan herhangi bir yardım kurumunun bağış kutusuna gönlünüzden koptuğunca bir şeyler atın… Bir yanım sizinle gurur duyarken diğer yanımda bu yardımın kim bilir kaç kişiyi mutlu edeceğini düşünsün. Çocukça bir saflıkla toplanan her yardımın yerine ulaştığını zannedeyim… Aksine bu yardımların başkalarının cebine gittiğini aklımın ucuna bile getirmeyeyim…
Lütfen…
Elimden sımsıkı tutup lunaparka götürün beni…
Ve elimi bir an olsun bırakmayın…
Çünkü çok ihtiyacım var buna…
Elimden sımsıkı tutun ve hep beraber lunaparka gidelim…
Bir an olsun unutmak için tüm çirkinlikleri…
Pelin…
14 Eylül 2008
YORUMLAR
Alıp beni ansızın, öyle bir gün önceden de haber vermeden içimdeki lunaparka götürdüğün için çok teşekkür ederim sana Pelin...
Öyle sıkı sıkıya tutulmaya ihtiyacı pek yoksa da ellerine dikkat et Pelin, lunaparkta ellerin kirlenmesin...
Kaleme dikkat et Pelin, elinden düşmesin :)
KUTLARIM
sevgiyle
saygıyla
dostlukla
Pelin yazının başlığını okuyunca cocukluğunu yaşayamamış genç yaşta iş okul vesaire düşündüm.Yazını okuyunca hiçde öyle olmadığını anladım gördüğün pisliklerden kaçmak yok Pelin karşı çıkmak var sesimiz duyulmasada yılmamak var bu ülkeyi sırtlanlara bırakmamak var hepimiz ufak ufak ayağımızın altından kayan ülkeye bi şekilde sahip çıkmamız lazım.Pelin Vatan sevgisi dolu yüreğini kutlarım bu güzel yazını bu sitede sınırlı tutup hapsetme başka yerlere ulaştır site yönetimi sizlere yardımcı olacağını düşünüyorum
Allah yardımcın olsun kardeşim.
Günün yazılarını takip edebildiğim kadar ile diyebilirim ki...
Bu güne kadar okuduğum en güzel yazıydı...
Her paragrafta içimize dert olan gerçekler ve bu gerçeklerin çocuk saflığında anlatımı...
Yazım tarzı mükemmel... buna da değinmeden geçemeyeceğim...
İçeriğin harika olmasının yanısıra anlatım bu güzelliği daha da perçinliyor...
Bence aklınızdaki fikir ne olursa olsun... Ne olur yazmaktan vazgeçmeyin...
Böyle bir güzelliğe teşekkür yeter mi bilemem ama en azından yürekten bir teşekkür bırakayım ve sayfanız bu teşekküre şahit olsun...
SAYGILARLA
"İnsanın anayurdu,çocukluğudur" der şair/yazar Amado...
Yazıda anayurda dönüş özlemi gördüm ama benim gidecek lunaparkım yok ki.
Çocukluğumuzda böyle bir kavram yok daha doğrusu.
Yazı çok güzeldi.
Kutlarım ve "mutlu anları anmanın da bir sanat olduğunu" belirtmek isterim.
Ayrı bir dünyanın başlanğıcı ve çoçuksu temizliğin hüküm sürdüğü tek ortam lunapark galiba.
Ben daha çok pala ve kaytan bıyıklı amcalara takıldım, akla profil çizen iki sima, ayrı dünyaların amcaları olsa gerek.
Toplumsal hayatın gerekliliği ve düzenin kirlenmeden devamı için dostlukların yeniden gözden geçirilmesini vurgulayan yazınızı kutlarım.
Saygımla.
Ülkemin iklimine ne de uygun bir yazı.Aslında bu hallerimiz yazılır durumlara düşmemeliydi,ama o denli çokki yanlışlarımız,yazmasak olmaz.
1.Toplum olarak saati kullanmayı bilmiyoruz.En büyük ayıp ve aymazlığımız,bu yüzden randevülerimize sadık değiliz.Ben bu durumda hiç beklemem ve çeker giderim ardıma bakmadan.Dostlarım bilirler.Asla bekletmem ve beklemem!...
2.İkiyüz kişinin sopalarla sokaklarda kavga ettiği şehirlerde yaşıyoruz,ne acı!
3.Bedava olmasına ramen biribirimizi selamsız geçiyoruz ne kötü.Halbuki birlikte yaşamanın anahtarı bu.
4.Duyarlı olmamız lazım ne de olsa ramazan yardım elimiz,beş parmağımızla açılmalı.Çok yakınımızda bizden habersiz kanayan bir yara olabilir.Aldanmamalı fakfuka!
5.Yunanlıların tabak kırması kadar bana anlamsız gelen silah kullanma merakımızı çocuklarımızın hatırı için askıya alalım N'olur!...
6.Hangi lunaparka Pelin? Çocuklar balkonlarda top oynuyor boğuluyoruz sokaklarda,bizim lunaparkımız yok ki! Bir lunapark içinde size nasıl gelebilirim?
7.Olsun ben bugün sizin hatırınız için en güzel ve zararsız yerde kumda oynayacağım!..Kim engel?..
Güzel yazınızı yürekten kutladım.Selam,saygı...