- 580 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYD YA DA NDE NEDİR?
Bu üç harfi internette tesadüfen gördüğümde ilk önce bir dernek zannettim ama merak edip baktığımda çok farklı bir olayla karşılaştım.
ÖYD meğer ’ Ölüme Yakın Deneyim ’ ifadesinin açılımı imiş. ( İngilizce ’NDE - Near Death Experience’ )
Araştırmaya başlayınca karşıma oldukça ilginç şeyler çıktı.
Ölüme yakın deneyim ne peki?
Tam olarak ifadesi şu: İnsanın öteki alemin sınırlarına gidip oradan geri dönmesi ve bu dünyada bir müddet daha yaşaması.
Bunu daha çok insanın kalbinin bir müddet durması, sonra tekrar çalışması ama kalbinin çalışmasının durduğu bu anlarda gördüğü bir takım şeyler olarak da izah etmek mümkün. Yalnız yine peşin peşin belirtelim ÖYD yaşanması ille de kalbin durması ile olan bir durum değilmiş. Mesela bir ameliyat masasında kalbiniz durmadan da ÖYD yaşamanız mümkün olabiliyormuş.
Ameliyat masası deyince oraya da bir nokta koymak gerekiyor zira ÖYD yaşadıklarını iddia edenlerin neredeyse tamamı bunu ameliyat masasında ya da kendilerine hayata dönmeleri için müdahale edilirken yaşıyorlar...
Tabii ki insanlara uçuk kaçık bir şey gibi geliyor öte alemin sınırlarına kadar gitmek ama oradan geri dönmek. Lakin ÖYD vakalarına baktığımızda oldukça ilginç kişilerin çok çok ilginç anlatılarına şahit oluyoruz.
Mesela Dünyaca ünlü aktrist Elizabeth Taylor... Elizabeth Taylor’un, geçirdiği bir ameliyat sırasında kalbi durur. Bu süre sadece beş dakikadır. Elizabeth Taylor tekrar hayata döndürüldüğünde o beş dakika içinde gördüklerini şöyle anlatır: "Michael Todd’un (uçak kazasında kaybettiği 3. eşi) ruhuyla karşılaştım. Ben de onunla burada kalmak istediğimi söyledim, fakat o bana dünyaya geri dönmem gerektiğini ve daha vaktimin gelmediğini söyledi. Onun aşkı ve sevgisi beni tekrar yaşama döndürdü."
Elizabeth Taylor elbette ki bu konuda tek örnek değil. Başka örnekler de vardı. Hele de Türkiye’den öyle bir örnek var ki şaşırmamak elde değil. Yaşar Nuri Öztürk de ÖYD yaşayanlardan biriydi ve yaşadıklarını Saba Tümer’e şöyle anlatıyordu:
“Sınıra gittim. Sınırda teslimiyetimi arz ettim. Bir şey yok. Gayet normal. Kurani imanı, olan insanların, herkesin yaşayacağı, anlayacağı bir şeydir… Ben söylüyorum. Sınıra gittim, bir tül. Bir tül. Arka tarafı öbür âlem, bu tarafı bu âlem… Bu kadar basit… Gittik sınıra, ben atmış yaşını devirmiş bir insanım. Ben öbür taraftan da korkmuyorum. Allah’ın affı, tabi bizi himaye etmesi şartıyla, ben öbür taraf için, hayatımı yaşadım. O hazırlığım var. Onun için dehşete düşmeme filan gerek yok. Tamam dedim geldim. Lebbeyk. Buyurun. Ha. Dendi ki:
– Tamam, hoş geldin. Ama tülün bu tarafına, sınırın bu tarafına geçmeyeceksin.
– E ne yapacağız?
– Eski yerine dön ve devam et
Biz de döndük ve devam ediyoruz. Bu kadar basit…
Daha çok şey dendi de… Onlar bu stüdyoları ilgilendirmiyor, onlar beni ilgilendiriyor. 18 soruma cevap aldım. 50 yıldan beri birikmiş 18 tane soruma cevap aldım. Birisi de önümüzdeki zaman içerisinde çıkacak kitabımla ilgili bir sorudur. Evet onlar (o sorular) kafamda hem de dibine kadar. Onları söyleyemem, çarpılırım sonra. Onu hiçbir zaman öğrenemezsiniz.
Süre mefhumu yok orada. Onu yaşayanlar bilir. Orada süre mefhumu yoktur. O böyle gelir gider, süre, orda, matematik zaman orda geçerli değil ki. Ama ben ameliyat masasında 3 saat 45 dakika kaldım…
Ameliyatın amacı tek değildi, amacı benim midemdeki sıkıntıyı temizlemekti. Zahiri tarafı budur. Batıni tarafı… ya karıştırma oraları, oraları karıştırma.”
Bakınız: www.youtube.com/watch?v=EQFczaMlEAU
ÖYD yaşayan insanların anlatımlarında aşağı yukarı ortak olan özellikler ise şunlar:
1. Bedenin terk edildiği birinci aşamada:
*Huzur ve sükûnet duygusu hissetme.
*Çekilme veya fırlama tarzında yükselme izlenimi.
*Ölüm döşeği görüntüleri denen algılamalarda bulunma (eskiden kaybetmiş olduğu yakınlarına kavuşma, melodi, ışık, renkler, dinsel-mitolojik varlıklar algılama vs.)
*Karanlık bir tünele doğru çekilme izlenimi.
2. Bedenin terk edilmesinden sonraki aşamada:
*Karanlık tünelden geçtikten sonra her şeyin yeniden aydınlanması.
*Fiziksel bedenini (ölü durumdaki vücudunu) ve diğer insanları görme.
*Kendini diğer insanlara duyuramama (sesini insanların işitmemesi ve kendisini onların görmemesi; bu duruma rüyalarda da rastlanır.)
*Kendini hafif ve mutlu hissetme.
*Duvar gibi katı nesnelerin içinden geçebilme.
*Fiziksel bedene geri dönmeyi istememe.
*Fiziksel aleme ilişkin görüntülerin belli bir süre sonra silikleşip kaybolması.
*Tüm yaşamının bir film şeridi gibi gözünün önünden hızla geçmesi.
3. Fiziksel bedene dönüldüğü aşamada:
*Işık görünümünde algılanan bir varlığın tekrar dünyaya (fiziksel aleme) dönmesi konusunda kendisini ikna etmeye çalışması.
*İradi (isteyerek) veya irade-dışı olarak fiziksel bedene dönme izlenimi.
*Fiziksel bedene dönülürken soğukluk duygusu hissetme
Bu ÖYD vakaları ile ilgili bir hayli fazla örnek bulmak mümkün. Ancak çok yakın zamana kadar, hatta zamanımızda bile rüya ya da halisünasyon olarak açıklanmaya çalışılan bu olayları yaşayanlar gördükleri şeylerin kesinlikle rüya olmadığı inancınadırlar. Hatta bunu Peygamberimizin Miracı gibi bir olay olarak izah edenler de vardır. Nitekim Yaşar Nuri Öztürk de yaşadıkları için ’Gayet normal. Kurani imanı, olan insanların, herkesin yaşayacağı, anlayacağı bir şeydir’ demişti.
Ben hayatım boyunca iki defa ameliyat masasına yattım ancak her ikisinde de böyle bir şey yaşamadım.
İlkinde uyandığımda başucumda yakınlarımı gördüğümü ve ’ Burada, işte yanında, ellerini tutuyor’ Diye cevap verdikleri halde ısrarla ’Abim burada mı?’ Diye sorduğumu hatırlıyorum. ( Ya da tamamen kendime geldiğimde bana bunu anlattıkları için hatırladığımı sanıyorum )
İkinci ameliyatımda ise ameliyat öncesi bir odaya alınmıştım. Sedye üzerinde saate baktığımda saat 10.30 filandı. Az bir şey uykum olmasına rağmen uyumadım ve ameliyat odasına alındım. Beni ameliyat edecek ekip güle oynaya müstehcen fıkralar anlatıyorlardı birbirlerine ve bu arada beni tam anlamıyla ameliyata hazırlıyorlardı. Anlattıkları fıkralara ben de güldüm ve ’ Beni güldürdünüz Allah da sizi güldürsün’ Dediğimi hatırlıyorum. Sonra? Sonra kendimi ameliyathanenin dışındaki o bekleme odasında buldum. Kafamı kaldırıp saate baktığımda saat 12.30 filandı. Kendi kendime ’ Yuh bee. Ameliyat odasına girmeyi beklerken iki saat uyumuşum. Ameliyatı ne zaman yapacak bu doktorlar?’ Dediğimi hatırlıyorum.
Velhasılıkelam ben bir ÖYD vakası yaşamadım ama yaşadığını iddia eden bir vatandaşla 2007 yılında mide kanamsı sebebiyle Antalya Devlet hastanesinde karşılaştım. Benim gibi mide kanaması geçirmiş olan Kemal Amca’nın damadı Bahadır’dı anlatan. Bahadır çok feci bir trafik kazası geçirmiş ve bu kaza sonucunda ameliyat olurken kalbi durmuştu. İşte kalbinin durduğu o anda korkunç bir tünelin içinde oldukça hızlı bir şekilde bir anafora kapılmış gibi gittiğini, daha fazlasını anlatamayacağını ancak öteki alemin çok korkunç olduğunu anlatmıştı.
Bir de Kardeşim Raci...Çok çok çocukken benden bir yaş küçük kardeşim Raci ile sözde boks maçı yaparken tam gözünün ortasına şiddetli bir yumruk atmıştım. Raci hemen yere yığıldı. Bayılmıştı. Uyandırana kadar akla karayı seçtik. Uyandığında o da çok güzel, yemyeşil ve oldukça huzurlu bir bahçeye yani cennete gittiğini anlatmıştı.
İnsanın öte aleme gitmesi,’Senin henüz vaktin dolmadı ’ Denilerek geri gönderilmesi mümkün müdür? Bilemiyorum. Bana kalırsa bu bir inanç meselesidir. Tüm bu sorulara bilim henüz net bir cevap verebilmiş değil. İnanıp inanmamak ise tamamen kişilerin tercihlerine kalmış bir şey...
YORUMLAR
Kızimin başına televizyon düşmüştü. Artı lanet tv dolabı. Uzerinden tv yi kaldırıp cam kırıklarını temizledigimde üç yasindaki kızım baygındı. En yakin hastanede de gözlerini acmadı. Ambulansla tıp fakultesine götürürken gozlerini aralayıp "aglama anne" dedi. "Burada cok oyuncak var. Allah beni seviyor." Sonra yine gitti. O sözleri duyunca ölüyor dedim. Çocugumu bu ambulansta birakmayacagim dedim sağlık görevlisi gence. Baktım o da aglıyor. Konustur onu dedi durdu. Ben ise yarım saatten sonra artık yaşamadığını kabullenmistim. Ona bir sürü pembe dondurmalı hikaye anlattım.
...
sami biberoğulları
Aynur Engindeniz
Değerli hocam ben defalarca resüstasyon(canlandırma) sonrası yeniden kalbi çalışıp aramıza dönen insanlar gördüm. Bunların arasında kalbinin durduğunu hiç söylemediğimiz halde o anlarda ilginç şeyler yaşadıklarını anlatanlar oldu. Aslında bunları yazmak gerek isim kullanmadan. Gerçekten şaşırtıcı şeylerdi anlattıkları. Geneli bir tünel tarif ediyordu yazınızdaki gibi ve yoğun ama çok yoğun bir ışıktan bahsediyordu. Gözlerinin kamaştığını hatta gerçekmiş gibi yandığını söyleyenler vardı. Perde ,ince duvar gibi tarifler kullandılar. Tıpkı hocanın anlattığı gibi tül gibi şeylere benzettiler bir sınırı. Bazılarımız gülüp geçti bu dinlediklerine,bazılarımız o an etkilenip unuttu.Bazılarımız yıllarca etkisinde kaldı. Bende yorumsuz size aktardım.
Sevgilerimle..
sami biberoğulları
Evet bu olaylar gerçekten de oldukça ilginç. Peşin hükümle '' Olmaz öyle şey'' Dediğimiz bu durum üzerinde araştırmalar yapılıyormuş. Bilimsel bir sonuç çıkar mı bilemiyorum. Fakat ilginç olduğu su götürmez bir gerçek.
Bence senin bu olayları kaleme alman gerekir. En güzel şekilde sen anlatabilirsin.
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam, bu konuyla ilgili bir filmi hatırladım...
Bir grup bilim adamı, bilinçli olarak, sırayla içlerinden birinin kalbini ilaçla durduruyorlar...
Kalbi durdurulan, burada yazılanlara benzer görüntülerle karşılaşıyor...
Tabii, asıl heyecan, kalbi öngörülen sınır aşılmadan tekrar çalıştırmakta; o sahneler bağlıyor seyirciyi...
Anlatılanlara bakılırsa, durum rüya görmeye çok benziyor...
Kalbimiz uyku halinde daha yavaş çalışmıyor mu zaten?...
Yani kan akışı hızıyla ilgili bir durum bu...
Nitekim, yaşlılar daha sık rüya görürler...
Bir de, bir yerde okumuştum, aptallar ve çocuklar sık rüya görürlermiş...
[Bilinci baskılayan durumların bir tür aptallık yaptını da kabul edebiliriz herhalde...]
Senden n'aber, diye soracak olursanız...
İnanın, çok nadir rüya görüyorum...[Gördüm dediklerimi hsaba katıyorum elbette... Yoksa bilmem kaç dakikada bir rüya görüyormuşuz zaten...]
Kan akış hızı... Yaşlılık... "çok nadir rüya görüyorum" filan dedik...Şimdi buradan "Vay köftehor vay!...Gençlik iksiri filan mı içtin nübarek!" diye bir sonuç çıkarırsanız, ben de "Şeytan kulağına kurşun!" derken, tahtaya vuruyor olacağım...:)))
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Bahsettiğiniz filmi seyretmesem de yazımı kaleme alırken o filmden bahsedildiğini de gördüm.
Rüya konusuna gelince: Lisedeyken Psikoloji Dersi öğretmenimiz her insanın bir gecede en az 12 rüya gördüğünü ama bunları unuttuğunu söylerdi. Genelde uyanmaya yakın görülen rüyalar hafızada kalıyormuş. Yani '' ben hiç rüya görmüyorum'' diye bir şey yokmuş.
Ama yine de ben hiç rüya görmüyorum))))) Ya da çok az görüyorum.))))
Selam ve sevgilerimle.
ooo dün de gelmiştim bu yazıya tırstım geri gittim
nedne mi tırstım
başımıza ne geldiyse bu üç harflilerden geldi zaten ondan dolayı tırstım.
ancak şu var
herkes yani yetişkinler böyle bir olayı yaşamış olsa dahi kolay kolay dile getiremezler. inadıramamak endişesi hatta korkusuyla kendilerine saklarlar. gerçekliğini herkes kabul edemez zaten. Çocuklarda garip karşılanmaz zira çocuktur saçmalamak ya delirmekle damgalanmaz ve özgüven de yüksektir çocukta olanı anlatır. İnanmak ya da inanmamamk muhatabının sorunudur. :-) sağlıkla kal
Filiz Şahin. tarafından 4/13/2017 12:29:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Sayende yorum almamış yazım kalmadı sitede )))))))
Selam ve sevgilerimle.