- 842 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA MI? KADER BÖYLE İMİŞ EY GARİP ANA MI? YOKSA 'İZMİR ARTIK HÜRSÜN BU DEĞİL RÜYA' MI?
Ucu her ne kadar günümüzdeki siyasi söylemlere ve tartışmalara dayansa da o kısma girmeden İzmir Marşının hikayesini anlatmaya çalışacağım sizlere.
Yalnız benim anlatacağım İzmir Marşının hikayesi Yılmaz Özdil’in anlattığı İzmir Marşının hikayesinden çok farklı olacak. Zira o aslında İzmir Marşının hikayesini değil İzmir’e 15 Mayıs 1919 da Yunan askerinin ayak basmasından yine Yunan ordusunun 9 Eylül 1922 de İzmir’den denize dökülmesine kadar olan safhada İzmir’de yaşananları anlatırken ben doğrudan doğruya İzmir Marşının hikayesini anlatacağım ama bu arada Yılmaz Özdil’in o konuşmasını dinlemenizi de önemle tavsiye ederim. Şu linkten bulabilirsiniz:
www.youtube.com/watch?v=gfauul37VqM
Benim anlatacağım İzmir Marşının hikayesine gelince:
I. Dünya Savaşı yıllarında Almanya’nın Saksonya Devlet orkestrası şefi olan Kurt Striegler, önce savaşın acılarını daha sonra da kazanacakları zaferin coşkusunu yansıtacak bir eser meydana getirmek için çalışmalara başlar. Gerçekten de iki bölümlük eserinin ilk bölümünü tamamlar ama ikinci bölümü yazmak için 1918 yılına kadar bekler. İllevelakin 1918 yılı Almanya ve müttefikleri için zafer değil yenilgi getirmiştir. Almanya ve müttefikleri , imzalamak zorunda kaldıkları barış antlaşmalarına boyun eğerler. Ancak sadece Türkler savaşı devam ettirmektedir.
1918 de başlayıp 1922 de sona eren ve Türk Milletinin Kurtuluş Savaşı adını verdiği savaş sonrasında zafer Türklerindir.
Alman Besteci, kendi milleti için düşündüğü zafer utkusunun marşını Almanlarla birlikte savaşmış bir başka millet için besteleyebilir artık ancak bu besteye Türkçe bir güfte lazımdır.
Kendisine o sırada Almanyadaki gazetelerde Türkçe yazılar yazan Mustafa Nermi Bey’i önerirler.
Sonuçta Mustafa Nermi Beyin sözlerini yazdığı İzmir Marşı ya da Türk İzmir Marşı bestelenir.
Bu marşın sözleri şöyledir.
Karanlıklar üzerinden çekilince
Ak bir tan müjdeledi ulu bir günü
Hür uyandın, arkanda kanlı bir gece
Gördün güzel İzmir kurtuluş gününü
Bir gün ki solmayan ışıklar önü
Yıldızlar örsün bir zafer tacı sana
O kan, yangın ve tufan görmüş yıldızlar
Akdeniz, Türk denizi senin karşında
Sahiline mağrur dalgalar yuvarlar
Selamlar seni en şanlı asırlar
İzmir artık hürsün bu değil rüya
Türklük dirildi kurtuluyor Asya
Türk İzmir şan gör ebediyen yaşa
Eser ilk olarak 7 Haziran 1923 de Almanya’da Dresten’de sahneye konur.
’Türk İzmir Marşı’ olarak bestelenen bu marş 9 Eylül 1927 de İzmir Tepebaşı Asri Sinemasında da sahneye konur. Eseri Cumhurbaşkanlığı Orkestrası seslendirirken Orkestra şefliğini ise eserin bestekarı Kurt Streiger yapr.
İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 5. Yıldönümü münasebetiyle Türkiye’ye gelen Alman besteciye Atatürk, kendi imzalı bir resmini verirken bestekar da eserin notalarını verir. Bu eser 1932 de Viyanada da çalınır ve oldukça ilgi görür...
Geniş bilgi için : www.muzikegitimcileri.net/forum/viewtopic.php?f=2&t=227
Ancak bizim bu gün bahsettiğimiz İzmir Marşı bu değildir.
Bu gün bahsettiğimiz İzmir Marşı hepimizin bildiği ’İzmir’in dağlarında çiçekler açar ’ Diye başlayan marştır.
Ancak bu marşın orijinalinde sözler ’ İzmir’in dağlarında çiçekler açar’ Diye değil ’ Kafkasya Dağlarında Çiçekler Açar’ Diye başlar.
Evet bizler her ne kadar Türk ordusu 9 Eylül 1922 de ’İzmir’in dağlarında Çiçekler açar ’ marşı ile İzmir’e girdiğini biliyor isek de marş Anadolu’yu çılgın bir savaşa sürükledikten sonra Anadolu dışında Ruslara karşı yine çılgınca bir mücadeleye girişen, başlarda başarılı da olan ama bir Ermeni çeteci tarafından şehid edilen Enver Paşa’ya ithaf edilmiştir.
Enver Paşa 1918 de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra bir Alman torpidosuyla Almanya’ya kaçtı. Daha sonra Rusya’ya geçti. uzun uzun yazmaya gerek görmediğim bir çok maceradan sonra Ruslarla amansız bir mücadeleye başladı.
1922 Şubat’ında komutasında topladığı Basmacı birlikleri ile Duşanbe’yi ele geçirdi ve oradaki Sovyet garnizonunu tutsak aldı. Ardından Horasan üzerine yürüyerek Kızıl Ordu birliklerinin Buhara ve Horasan’dan çekilmelerini istedi. 28 Haziran 1922’deki Kafiran Savaşı’nı kaybettikten sonra dağlara çekilmek zorunda kaldı. 4 Ağustos 1922’de Kurban Bayramı sırasında Tacikistan’da, Belçivan yakınlarında Agop Melkovian komutasındaki Bolşevik Ruslara karşı yapılan bir çarpışmada üzerine düşen havan topuyla hayatını kaybetti.
İşte Enver Paşa’nın Ruslara karşı ilk başlarda elde ettiği bu kısmi başarılar üzerine bu gün İzmir Marşı olarak bildiğimiz marş bestelendi.
Marşın kimin bestesi olduğu, söz yazarının kim olduğu hakkında çok farklı rivayetler olduğu için o konuya da girmiyorum. Kısacası anonim bir eser ve son düzenlemesini Muammer Sun’un yaptığını biliyoruz
Marşın sözlerinde Enver Paşa’nın adı hiç geçmez. Müziği hepimizin bildiği ’İzmir’in dağlarında çiçekler açar’ Marşının müziği olduğu halde sözleri aynen şöyledir:
Kafkasya dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda, sırmalar saçar.
Bozulmuş düşmanlar hep yel gibi kaçar
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım helâl olsun güzel vatana.
Kafkasya dağlarında oturdum kaldım
Sehit olanları deftere yazdım
Öksüz yavruları ben bağrıma bastım
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım helâl olsun güzel vatana.
Türk oğluyum ben ölmek isterim
Toprak diken olsa yatağım yerim
Allah’tan utansın dönenler geri
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım helâl olsun güzel vatana
Kafkasya dağlarına bomba koydular
Türk’ün sancağını öne koydular
Şanlı zaferlerle düşmanı boğdular
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım helâl olsun güzel vatana.
Türk ordusunun 9 Eylül 1922 de İzmir’e girmesinden sonra marşın bestesine dokunulmamak kaydıyla sözlerinde ufak bir iki değişiklik yapılarak söylenmeye başlandı ve marş şu şekli aldı:
İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
İzmir’in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım
Öksüz yavruları bağrıma bastım
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
Türk oğluyum ben ölmek isterim.
Toprak diken olsa yatağım yerim.
Allahından utansın dönenler geri
Yaşa Mustafa Kemal Paşa,yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
Peki hangisi?
YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA MI? KADER BÖYLE İMİŞ EY GARİP ANA MI? YOKSA ’İZMİR ARTIK HÜRSÜN BU DEĞİL RÜYA’ MI?
Hepsi..
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Türk İzmir Marşı için bakınız: www.youtube.com/watch?v=GfTldrCIs_0
’Kafkasya Dağlarında çiçekler açar’ Marşı için bakınız: www.youtube.com/watch?v=iASMFi1H8zw
’İzmir’in dağlarında güneşler açar’ Marşı için bakınız: www.youtube.com/watch?v=2SpNgq7OMlw
YORUMLAR
İzmir marşı bir kuva-i milliye ruhu ile yazılmış ve Mustafa Kemal Atatürke olan bağlılık
Sevgi marşı izmirin kurtuluş tarihi mazisi ,"bazıları izmire gavur izmir desede "
Türkiyenin aydın şehri
Aydınlık geleceği
Cumhuriyetin,demokrasinin kuva-i milliyenin adeta simgesi başkenti
Yaşa Mustafa Kemal Paşa ,çok yaşa ,adın yazılacak mücevher taşa
Tüm izmire,izmirlilere,yüreği izmir ve Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK için çarpan
Asil,bilge cesur yüreklere selam olsun
Saygılarımla
sami biberoğulları
''Gavur İzmir'' sözüne gelince. Zamanında bu sitede bu tabirin hikayesini ve nereden geldiğini anlatmıştım. Okumak isterseniz şu linkten bakabilirsiniz: http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=135758
Saygılar benden.
Değerli hocam, bu marş çalınırken atmosferini huşu içinde soluyanlara baktığımda benim edindiğim izlenim fanatizmden, yani yobazlıktan başka bir şey değil...
Tabii, bu izlenimin temelinde günlük hayatta karşılaştığım somutluklar...
Nuh demek peygamber dememek...
İlle de odunumun parası demek...
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur... vs. vs...
Bu tür sözlerle ifade edebileceğimiz durumun, motivasyon biçiminin bu toplumu getirdiği yer meydanda ve hâlâ söz konusu motivasyonun öznelerinin aynı 'trans hali'nde olmaları bir trajedidir...
Bu trans halinin amiyane bir ifade biçimine evrildiğine şahit olmak da ayrı bir dram...
Haçlıların eteklerinin zillerinin çaldığını da duymak gerek...
İzmir Marşı'nı bilmem de, Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın, derim...
Selam ve saygılarımla.
Den(iz)
Ama gelecekle ilgili artık böyle bir korkumuz da olamaz. Artık bizi ayrışmış,ayrıştırılmış bir toplumla iç savaş bekler kapıda. Bir referandumla bile sizin gibi düşünmeyenlere bu öfkeli tavrınız çok endişe verici...
Sevgilerimle...
sami biberoğulları
Vereceğim cevap her ikinize birden olsun.
Bu marş İzmir'in düşman işgalinden kurtulmasından hemen sonra artık hep '' Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa'' Diye söylenmiş ve o kadar meşhur olmuştur ki o sırada San Remo'da yaşamakta olan Son Osmanlı Sultanı Vahdettin'in yaşadığı konağa kadar gitmiş, orada torunu ve oğlu tarafından bile bu şekliyle söylenmiştir. Ancak bir gün bakın ne olmuş:
Torunu Hümeyra Sultan anlatıyor:
Ertuğrul Efendi ile oynarken ‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa’ marşını söylüyorduk. Kalfalardan biri geldi, ‘‘A cicim, Şahbabanız’ı kızdırmak mı istiyorsunuz? Hiç ‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa’ olur mu, ‘kahrolsun’ deyin’’ dedi. Çocukluk işte... İnandık, ‘‘Kahrol Mustafa Kemal Paşa’’ diye söylemeye başladık. Birden, Şahbabam’ın üst kattaki dairesinin penceresi açıldı. Dışarıya sarkarak, ‘‘Çabuk buraya gelin’’ diye bağırdı. Çok kızgındı. Onu, ilk defa böyle görüyordum. Dayımla beraber korka korka yukarı çıktık.
Odasına girdiğimizde rengi kıpkırmızıydı. Şahbabam’ı (Sultan Vahdettin’i) ilk defa böyle hiddetli görüyordum. O güne kadar hiç kimseye değil bağırdığını, yüksek sesle konuştuğunu bile işitmemiştim. İzmariti önündeki su dolu kaba attı. ‘‘Cızzz’’ diye çıkan sesi, aradan bu kadar sene geçiş olmasına rağmen, hala unutamam. Bize, ‘Bu marşın sözlerini kim değiştirdi?’ diye sordu. Dayımla titreye titreye olanları anlattık, kalfanın değiştirdiğini söyledik. ‘‘Cahil kalfa’’ diye bağırdı. Elleriyle kendi dudaklarının iki yanını tuttu, ‘‘Bana bakın!’’ dedi, ‘‘Bir daha böyle bir şey söylediğinizi duyarsam ağzınızı böyle tutar, kulaklarınıza kadar ayırırım. Mustafa Kemal bir Türk askeridir, Türk paşasıdır ve benim paşamdır. Hiçbir Türk askerine hakaret edilmesine izin vermem.’’
https://www.youtube.com/watch?v=ZUVvxLIv8fM
Bu marşı işte bu ruh ve bu inançla söyler ve dinlersek Allahın izniyle bu ülke bir daha İstiklal Marşı yazmak zorunda kalmayacaktır diye düşünüyorum.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Özellikle bazı marşlarımızda çok var. '' Dağ başını duman almış, Ankaranın taşına bak, Bir başkadır benim memleketim, hatta Tuna nehri akmam diyor'' Diye başlayan Plevne marşı ve şarkıları gibi...Bunları yazmıştım daha önce.
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam marş diğer şekilleriyle de gayet güzel. Ama ben alıştığımız İzmir marşını çok seviyorum. En çok da ''ADIN YAZILACAK MÜCEVHER TAŞA'' sözleri var ya bence mükemmel. Yılmaz Özdil'in yorumunu okumuştum.Buradan da izlerim daha sonra. Yılmaz Özdil'in yazısında da bu sözlere dikkat çekilmiştir. Mücevher taş kalplerimiz olduğundan yazılacak daha mükemmel bir mücevher olabilir mi ?.. Onun bu marş hakkındaki fikirleri daha farklı aslında. Ama tabi ki sizin yorumunuzu da çok sevdim hocam.Bir İzmirli olarak hem şehrimizle hemde yaşam şeklimizle övünürüm her zaman. Bu marş da en çok bize yakışıyor diye düşünüyorum. Buda klasik bir İzmirli egosudur naçizane.. :)))
Enver Paşa hakkında yorum yapmayacağım. ...!
Sevgilerimle..
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle