- 506 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANLARI KANDIRMAK
Yazıma Peygamberimizin bir hadisiyle başlamak istiyorum: “Bizi kandıran bizden değildir.”
Bilirsiniz kandırma her alanda olabilir ama ben ticaret alanındakilerden söz edeceğim. Yalan söylememek, kandırmamak esasına dayalı bir ticaret yapmamız gerekirken küçük mantık oyunlarıyla başta kendimizi kandırıp bir iş yaptığını zanneden küçük insanlar var aramızda.
Mesela, ikinci el arabasını satarken alıcıya: “Sakın bu arabayı kaçırma, ekmek var bu arabada.” diyen satıcının aslında kötü bir arabayı kasmaya çalışırken karşısındakini aldatmak için bu sözü söylediğine şahit oluyoruz. Biraz üzerine giderseniz size arabanın bagajına koyduğu ekmeği göstererek, yalan söylemediğini iddia ediyor.
Yine araba satıcılarının anlaşmalı arkadaşıyla pazara gelirken on bin etmeyecek arabasına on iki teklif ettiriyor ve aslında zaten gerçek olmayan teklife “hayır” diyor. Satarken de “Vallahi bu arabaya on iki veren oldu, ben vermedim.” Diye yemin ediyor. Arabanın yanına gelip on iki bin diye arabaya doğru konuşuyor. Satarken de alıcıya “Bu araba on ikiyi duydu diyor. İşte buna benzer oyunlarla aslında kendini kandıran insanlar elbette badece araba pazarında değil.
Ünlü bir markanın mağazasında satış için yazılan etiketlere bakıyorsunuz, büyük ve koyu harflerle 14.99 tl. yazıyor. Sanıyorsunuz ki, o bölümde olan tüm ürenler bu fiyat. Aman aldanmayın, altında küçük harflerle “başlayan fiyatlarla” ifadesini okumadınız sanırım. Burada 14.99’a ürün var ama ondan çok daha fazla, yüksek fiyatta ürünle dolu.
Buna benzer ifadeler koca koca mağazaların vitrinlerinde rastlamak da mümkün. “kot pantolon 19.99”a kanıp içeri giriyorsunuz. Size bir stant gösteriyorlar. Yüzlerce pantolon var. İçlerinde üçü bu fiyatta, ama o kadar kalitesiz ki, sokakta bulsanız almazsınız. Soruyorsunuz tezgahtara, isterseniz 25’e, 30’a veya 50’ye pantolonlarımız var, size onlardan verelim, diyor. Şimdi sen beni kandırdın mı, kandırmadın mı?
“% 50’ye varan indirim” ne demek? Evet, indirim yapılmış gerçekten ama koca mağazada % 50 indirim içeren ürün oranı % 1 bile değil. Diğerleri % 10, 20 veya 30. Şimdi sen beni kandırmaya çalıştın mı, çalışmadın mı?
Bir de şu “99” gıcıklığı var. Piyasada düz fiyat bulamıyorsunuz. Birileri demiş ki, 15 derseniz 15 algılanır, ama 14.99 derseniz 14 algılanır. İnsanlar ucuz diye alırlar. Bu kuralı yıllardır biliyoruz. Ölçüsünde kullanılsaydı belki, ama inanın şimdilerde herkes gıcık oluyor ve böyle bir fiyat gördüğünde hemen tamamlıyor kafasından. Şimdi yine soruyorum, beni kandırmaya çalıştın mı çalışmadın mı?
Hele “KAPATIYORUZ” yalanı gerçekten müşteriyi incitiyor. Bu kandırmacayı ilk bulduklarında oldukça insanı kandırdılar, ama inanın şimdi gerçekten kapatsanız da kimse bakmıyor.
Bir de “SOSYETE PAZARI” komedimiz var. Edebiyatta “tariz” dediğimiz bir söz sanatı var. Alay etmek amacıyla söylemek istediğimizin tam tersini söyleriz ya işte o sanat. Burada da bu muzipliği yapmış biri. Sosyete Pazarı diyor, içeri giriyorsunuz en garibanların alacağı şeyler en garibanların alacağı fiyatlarla.
Tezgahtarlar da işin başka bir tarafı. Elbette işini çok dürüst yapanlar da var ama, inanın bu mesleği de mahvettik. Biri yalan söylediğinde artık insanlar karşılık olarak: “Tezgahtarlık yapma arkadaş.” diye uyarıyor.
O kadar çok yalan söylüyoruz ki, artık insanlar doğru söyleyene de inanmaz oldu. Yalanın nereyse sermaye olarak kullanıldığı bir alan da emlakçiler olarak biliniyor. Yine ekleyeyim ki, çok dürüstleri elbette var, ama azınlıkta olanlar çok daha fazla göze batmış. Belki de bu yüzden bu meslek de çok yıpranmış.
Şunu da bilmemiz gerekiyor ki, bırakın kandırmayı, müşterinin kanmasına yol açacak yollardan bile sorumludur esnaf. Unutup rafta bıraktığı kullanma zamanı geçmiş üründen, kendi üretmese de sattığı ürünün bozuk çıkmasından, eve giderken delinen poşetten dökülen şekerden, piyasada daha ucuzları bulunduğu halde pahalı sattığı üründen, ürünün daha üstünü çıktığı halde müşteriyi uyarmamaktan, ihtiyacı olmadığı halde müşteriyi israfa zorlayan alış verişten…
Kandırmanın ne kadar kötü olduğunu bilmemiz gerektiğine inanıyorum. Yalanı kanıksamayalım ve diyelim ki:”Yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar.”