- 1020 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Bugün Uçurtma Uçurun
Özür dilerim beyaz sayfalarım. Uzun zamandır dertleşemez,hemdem olamaz hale geldik. Bilirim kırıldınız bana. Sizi ihmal ettigim için affedin beni..
Kayboldum bu dünyanın yosun tutmuş sokaklarında. Binlerce insan arasında , kendisine benzeyen,muhabbeti zevk veren, tek kişi bulamazmı insan ? Bulamıyorum. Basit sohbetler, basit insanlar...
Sokakta kimi banka oturmuş borçlarından yakınıyor ; biriktirdigi kaza namazlarını hiç düşünmeden. Kimi çocugunun hayırsızlıgından bahsediyor ; yetiştirirken onu , kız evladından üstün tutup , haşa nerdeyse taptığını unutarak. Kimi kazanamadıgı sınavı için aglıyor hıçkıra hıçkıra ; asıl sınavının hala bitmedigini fark edemeden. Kimiyse sevgilisinden (!) ayrılmış, kendini kaybetmiş gibi haykırıyor ; asıl sevgilinin onu YARADAN oldugunu düşünmeden!
İçimde büyüttügüm , kendimle muhabbete daldıgım konuları , bir beşerle konuşmak neredeyse hayal oldu. ’Bu kadar derinlere dalma evladım, bu meseleler çok derin, kalbini temiz tut sana yeter!’ Sahi Allah(c.c) kalbiniz temiz olsun size yetermi demiş ?O zaman mübarek Kuran-ı Kerim neden inmiş ? Bu safsatayı ilk ortaya atan adamın vay haline! Derin konularmış! Mübarek sen nerden gelir , nereye gidersin? Hiç mi akıl etmez , hiç mi düşünmezsin? Yok beyaz sayfalarım yok , ben bu dünyaya alışamadım hala. Denilmiyor da öyle her gönle düşen. Susuyor insan , cahille girmeyeyim münakaşaya diyor , ama gel gör ki ben bana sığamıyorum , susamıyorum. Haykırmak istiyorum, şu yalan dünyanın ucundan bucağına ,ana kucağındaki bebeğin kulağına , taş tutmuş gönüllerin bağrına..
Huy edindim her sabah namazında balkonda bir fincan kahve içip tevekküle dalmayı , ki çogu zaman kahveyi unutup soğutuyorum.Ne muazzam yaratılmış her şey deyip dalıp gidiyorum, çıkmaz sokaklara , rengarenk uçurtmalara, ilkime , sonuma... Ey kuşlara kanat veren Rabbim , bizimde kalplerimize kanat ver ;ver ki hakikate kanat çırpan gençler olalım. Ey dağlara heybet veren Rabbim,imanlı gönlümüze heybet ver; ver ki küfre karşı heybetle duran Hamzalar olalım. Ey kurumuş ağaçlara can veren , renk veren Rabbim, katılaşmış , taşlaşmış gönüllerimize aşk ver can ver ki ; müslümanlığı dünyaya yayalım.
Çıkartın artık taktığınız şu sahte maskeleri. İçinizdeki çocukla bakın dünyaya. Güneşe , gökyüzüne , yıldızlara... Uçutma uçurun mesela gökyüzünde özgürce. Sizde uçun onunla; özğürlüğe , hakikate...
Sahi herkes içindeki çocuğu öldürmeye çalışmak yerine , onunla dünyaya baksaydı ; ölürmüydü küçücük masum çocuklar, üşürmüydü dışarıda ayakkabısı olmayan, dilenen evlatlar? Söylesene beyaz sayfam ; bu kadar kirli olurmuydu bu dünya ?
YORUMLAR
Güzel sözler; unutulmuşlara, unutanlara umut verici sözlerdi. Dalmışken metaya, kula kuluğa, koltuğa ve hırslılığa...
Ne zamandır "uçurtma" kelimesi bile duyulmamış, kırlara çıkılmamış; sanırım özdeğerlerimizle birlikte sevdiğimiz alışkanlıklarımızı da yitirmiş bulunuyoruz.
Ve dünyayı elbirliğiyle kirletiyoruz
Sevgiyle kalın