- 954 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Sahi siz hiç çiftçilik hayvancılık yaptınız mı?
Birkaç gün önce haberleri izlerken et fiyatlarının artmaya başladığı haberi ile ithal et geleceği konusunu öğrendim. Ne yapsam? Ne etsem? Böyle bir olayın neresinden tutsam diye düşünmeye başladım. Böyle bir durumda ya tüketicinin yanında olacaksın veya üreticinin. Acaba hangisini seçmeliydim. İkisi de haklı olabilir miydi?
Bu sorular ile cebelleşirken, televizyon ekranından birkaç hanımefendinin muhabirin mikrofonuna et almayın. Nasıl düşer görün demeleri artık kimin tarafında olacağımı belirlememe yetti. Ben zor şartlarda bu millete bir şeyler yetiştirmeye çalışan üreticinin yanında olmalıydım.
Hemen mikrofonumu kameramı kapıp soluğu üreticinin yanında alayım dedim. Zihnimi bir yokladım benim bu haberi yaptığım aklıma geldi. Yıl 13 Ağustos 2015 “Besiciler endişeli” şeklinde haberi yapmışım. İsteyen bu şeklde haberi arayıp üreticilere kulak verebilir. Kısacası orada üretici ital et getirmenin çözüm olmayacağını dile getirmişler. En çok yakındıkları konu ise girdi fiyatlarının yüksek olmasıydı. Diyeceksiniz desteklemeler var. O konu ayrı bir makale konusu olmakla birlikte gerçekten üretmek isteyen bir kesime çare olamadığı kanısındayım.
Peki, et fiyatları nasıl düşer dediğinizi duyar gibiyim. Önce akaryakıt fiyatlarını benzin, motorin vb. düşüreceğiz. Gübre, ilaç ve sulama giderlerinde bulunan yüksek fiyatlara bir el atmamız gerekiyor. Bunlar otomatik olarak yem, saman, küpse, arpa, yonca, fii, mısır, yulaf ve bir çok yem bitkisinin fiyatını düşürme yolunda etkileyecektir. Şayet bu şartlarda hayvanlara yedireceğimiz ürünlerin fiyatları düşmüyorsa ne yapmalıyız? Yem üreticisinin ürettiğini hayvan üreticisine ileten aracıların aldıkları yüksek fiyatlara bir ayarlama getirmemiz gerekiyor. Gerekirse devlet yem üreticisinden alıp hayvan üreticisine makul bir fiyattan satmalı.
Tüketici hanımefendilerin cezalandırmak istedikleri üretici nasıl şartlarda üretim yapar? Önce sermaye koyar ahır samanlık gibi bazı yapıları yapar. Sonra sermaye koyar hayvanları alır. Yine sermaye koyar saman, yem vb. birçok yedirecek ürün alır. Sıra makinelere geldi. Traktör, römork tanker yani traktörün arkasına takılabilecek ne varsa lazım oldukça alırsın. Alırsın bir iki yıl sonra yeni bir şey çıkar o elinde hiçbir işe yaramayan makine olarak kalır. Alınacak alet edevat ne biter ne tükenir. Yetmez ilaç makinesi, motorlu tırpan makinesi, çapa makinesi, motorlu bıçkı, arazi aracı vb. diye uzarda uzar gider. Bu alet edevatların fiyatları ise hiç sözü edilecek şey değil. Hatta şehre mehire giderim der bir araba alırsın orta sınıf sizlerin kiminin asfalttan çıkarmak istemediği bir aracı çiftçi bakmışsın tarlaya bağa bahçeye kullanmaya başlar.
Burada saydığım her şeye sermaye koyar sonra kendi emeğini ortaya koyar. En az 3 kişilik bir aile ferdi ile hayvancılığı yapar. Ürettiğini üç beş kuruşa birde aracılara satar. Başka yapacak bir işi yoksa üretici bu işi kendi sermayesinden emeğinden zarar ederek yapar. Ülkemizde çiftçilik o kadar zor bir meslektir ki birçok alet edevat pahalı olduğu için alamazsın kendi gücünle o işi yaparsın. Yağmur demez, kar demez, buz demez, sıcak demez her türlü şartlarda şartları zorlamaktır çiftçilik.
Sahi siz hiç hayvancılık çiftçilik yaptınız mı?
YORUMLAR
Çiftçilik ve hayvancılık yapmadım. Ama yapsaydım iyi bir eğitim alır ve bilinçlenmeye çalışırdım heralde ki olanı anlamak için illa da o işi yapmak gerekmiyor diye düşünenlerdenim.
Ülkeler arası bir yarış mevcuttur her daim bildiğiniz üzere. A veya B konusu ne olduğu önemli değil de başı çekmekte olan bir çok ülke nasıl daha iyiye gidebilirizi sorgularken,diğer ülkelerin yapmış olduğu kazancı nasıl yok ederiz ve sahipleniriz diye de değişik tez'ler üretirler ve uygulamaya koyarlar.
Ülkemiz ne yazık ki üzerinde planlar yapılmış ve yapılmakta olan bir konumda ki...kazancı yüksek olacak ve dünya ülkelerine fark yaratacak olduğumuz bütün hususlar elimizden bir bir alınmış yavaş yavaş ve alınmakta. Mesela bisiklet üretimi, uçak üretimi, tekstil elimizden alınmış olanlar ve izlenilen politika ise şu önce bisiklet parçalarını zararına daha ucuza vererek üretimi durdurmak onu durdurunca da bisikletin tamamını zararına ucuza vermek. Üretim tamamen durduğunda da kar payını on misli almak ve bu konuda kendine bağımlı hale getirmek.
Uyanık olmalıyız her konuda, akıllı ve çok okuyan, inceleyen, düşünen bir nesil için emek sarfetmeliyiz. Geniş bakmalıyız olaya birlik olarak. Diğer ülkeler kendi içlerinde bunu yapıyorlarken biz hala birbirimizi şehirli, köylü/ işi bilen, bilmeyen diye ayrıştırırken Bi bakmışız tavuklar, danalar yan komşunun bahçesinde...:)))
Saygılarımla
Evet ben hem çiftçilik hemde hayvancılık yaptım iyi bilirim her şeyini
çiftçinin gelecek senesi olmasa çatlar patlar ölür
Çiftçinin karnını yarsalar 200 tane gelecek sene çıkar
bu işi büyük çapta yapanları bilmiyorum ama küçük çapta yapanlar çalışır çabalar
aç yatar
Haa aklıma gelmişken birde odalardan bahsedeyim azcık
ziraat odaları esnaf odaları bunlarda soyguncuları bu meslektekilerin
ilçe odaları il odalarına bağlı
il odaları da başkenteki odaya bağlı
Aidat
Aidat Aidat
Aidatlar toplanıyor ne kadar çiftçi varsa hepsinden
O odalar da zannederim dünya odalar birliğne gönderiyor payını
anlıyacağınız erbakan hoca nın dediği gibi ....SİYONİZME hizmet....dünya odalar birliğindeki görevliler de müslüman değil yahudilerdir. paracıklarımızın nerelere harcandığı nı tahmin ediyorsunuz dur
Ve çiftçiye hiç bir faydası yok
Evet,çiftçiliğin ne olduğunu iyi bilirim.Rahmetli anamın giydiği çarıklar da halen aklımdadır...Ancak ben de hep şunu merak ederim.Ziraat odaları ne yapar?
Ya da üretici birlikleri dünyaya açılmayı konuşup,konuşmazlar mı bilmiyorum.Şimdi şehirde yaşıyorum.Ve ekmeği ucuza yemek istiyorum ama çiftçi kardeşlerim de "sübvanse" edilmek istemekteler.
Bayağı zor iş...
Yufkadan yapılan Antepfıstıklı baklava da maalesef çevremizde 58 lira.Yine de bol ürün ve kazançlar diyorum size.